bölüm 2

50.9K 3.8K 9.6K
                                    

Günümüz/ Park Jimin

Elimdeki pembe gömleği ona uzatırken kendimden yeterince emin olduğumu düşünüyordum. Onun ise gözleri korku doluydu.

"Yapma Jimin." dedi. "Bari bu sefer yapma."

"Jung Su noona, koy şunu çantana." dedim gömleği ona daha fazla yaklaştırırken.

"Bunu niye yapıyorsun Jimin?" Gömleği uzattığım koluma koydu elini. "Kolun sargıdan yeni kurtuldu zaten. Acıya karşı bağımlılık mı kazandın anlamıyorum."

"Kendi doğrularım için savaşıyorum ben."

 
Gömleği elimden alıp çantasına koyabileceği en düzgün şekilde yerleştirdi ve kırmızı çantayı koluna takarken ekledi. Yaptığının iyi bir şey olduğunu düşünmüyordu. Yine zarar görmemden korkuyordu. "Senin doğrularının onun için hiçbir önemi yok ama."

Omuz silktim ve koluma girebilmesi için büktüğüm kolumu ona uzattım. "Yapmak istediğim şeyi yaptığımda yüzündeki ifadeyi görmem bana yetiyor." dedim ve kıkırdadım.

Pembe gömleği gördüğünde yüzünde oluşacak o ifadenin vereceği memnuniyet, sonrasında hissedeceğim bütün acılara değecekti, biliyorum.

"Desene, yarın kahvaltıda 'Bayan Park' hakkında yazılan haberlerle böbürlenemeyecek, yazık oldu." dedi ve kahkahalarını benimle aynı anda serbest bıraktı.

Alt kata indiğimizde babam telefonundan birkaç saniye gözlerini ayırıp ablam ve benim giydiklerimi kontrol etti ve yaptığı işe umursamazca geri döndü.

Üzerimde siyah gömlek ve siyah takım elbise vardı. Tam onun istediği gibi.

Yani, şimdilik.

Annem merdivenlerden inmeye başladığında ayakkabılarının topuklarını yere sertçe vuruyordu. Bunu bilerek yapıyordu çünkü saatlerce hazırlanmasının bir karşılığı olarak yüzümüzde hayran ifadeyle ona bakmamızı istiyordu ama bu isteği hiçbir zaman gerçekleşmiyordu. Babam hiçbir zaman dönüp yüzüne bakmıyordu. Ablam onu memnun etmemek için bilerek bakmıyor ve hatta 'nasılım?' diye sorduğunda bile 'her zamanki gibi,' diye cevap veriyordu. Benimse ebeveynlerimden herhangi birisine hayran kalma gibi bir ihtimalim zaten yoktu.

Yanımıza vardığında yüzünde kendini beğenmiş bir ifadeyle "Nasıl olmuşum?" diye sordu. Kimse cevap vermedi. Bozulduğunu belli etmemek için hafifçe güldü ve "Gecenin en güzel kadını yazacaklar yarın adımın altına, şimdiden söylüyorum size." diye ekledi.

Babam annemin geldiğini yeni fark etmiş olacak ki kafasını telefondan kaldırdı ve telefonu cebine koyarken "Hazırsanız çıkalım." dedi.

Ve Park ailesi bir gece daha dış dünyaya muhteşem bir aile olduğunu göstermek için oynayacakları rollerine kendini hazırladı.

***

Pembe saten gömleğimin düğmelerini iliklerken ablam kollarını belinde bağlamış yüzüme bakıyordu. "Ne?" dedim yüzümdeki kocaman sırıtışla.

Davete iki araçla gidiyorduk. Annem ve babam diğer araçtaydı, bu yüzden rahatça üzerimi değiştirme şansı yakalamıştım fakat ablam bu durumdan huzursuz olmuştu.

"Bu çok önemli bir davet biliyorsun, değil mi?"

"Biliyorum, bu yüzden bu gömleği tercih ettim ya," Söyledim ve rahatlatmak amacıyla öne çıkıp elini tuttum. "Noona, karşısında sustukça daha fazla acı çekiyorum ben." dedim gözlerine kitlenirken. Derin bir nefes alıp ellerimi ellerinin arasına aldığında devam ettim. "Ben olduğum şeyden utanmıyorum ve onun bunu kabullenmemesi olduğum şeyi değiştirmiyor. Onun gözünde bir 'ucube' olabilirim ama ben kendimi seviyorum." Gülümsedim. "Gay olduğum için kendimi eksik ya da yanlış hissetmiyorum."

duendeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin