bölüm 16

45.8K 3.9K 10.3K
                                    

Duende 20K olmuş, ben de mutluluk sarhoşu... Teşekkür ederim. Yorum yapan parmakları da öperim.

Birlikte geçirdikleri güzel birkaç saatin ve beklenmeyen anıların ardından ikili ıslak ayaklarını sürüyerek arabaya doğru yürüdüler. Jimin'in kıkırdamaları geceye eşlik eden en güzel şeyken Jungkook da gülümsemesini kesemiyordu.
"Suyun içinde böcek var mıdır?" diye sordu Jimin ellerini gülmekten acıyan yanaklarına bastırırken.

Jungkook bir şey söylemeden henüz dakikalar önce oturup yemeklerini yedikleri yerdeki örtüyü aldı ve çöplerini poşete doldurdu.
"Sence böcekler suyun içinde nefes alabiliyor mudur Jimin?" derken örtüyü ve poşeti arabanın arka kapısını açıp oraya bıraktı, yüzündeki oldukça eğlenen ifadeyi gizleme gereksinimi duymadan Jimin'in şaşkın yüzüne baktı.

"Belki." Kaşlarını çatarak gülümsedi. Yüzündeki ifade tam bir şapşala benziyordu. "Belki su böcekleri vardır, yok mudur?"
Jungkook kahkahasını bastıramadan dudaklarından firar etti ve Jimin'in kulağına ulaştığında o da gülümsedi.
Jungkook'un böylesine gülmesi sık rastladığı bir şey değildi ve bugün bu kahkahaya ya da gülümseyen suratına, ışıldayan gözlerine birkaç kez tanık olduğu için oldukça mutluydu. Ve içinden daha fazlasını arzu ediyordu, Jungkook bir gülme krizine girse ve garip sesler eşliğinde nefes almaya çalışsa nasıl olurdu merak etti.

"Eğer su böcekleri bu gölde yaşamlarını sürdürüyorsalar, eminim ki biz içindeyken birkaçı kıyafetlerinden içeri girmiştir ve-"

Jimin ani bir şekilde "Ne diyorsun be? Doğru konuş." derken kaşlarını çattı ve yumruk yaptığı minik eliyle Jungkook'un omzuna hafifçe vurdu. "Hem su böceği diye bir şey yoktur Jungkook."

Arabanın ön kapısını açıp Jimin'in binmesini bekledi Jungkook. "Bunu ilk önce sen söyledin."
"Yoo." diyerek Jungkook'un kapıyı tutan eline farketmeden değerek koltuğa yerleşti Jimin. "Ben öyle bir şey demedim ki." diyip güldü.

Jungkook gözlerini devirirken Jimin'in kapısını kapadı. Bugün fazla gülmüştü ama bundan şikayetçi değildi. Gözleri koltukta kafasını arkasına yaslamış onu hala gülerek izleyen Jimin'e değdi. Jimin işaret parmağıyla camı tıklatınca kafasını iki yana salladı ve kendi yerine geçti.

Birkaç dakika bir şey demeden oturdular. Jimin sürekli kıkırdıyordu. Eğer kendisinin Jungkook olduğunu bilmese Jimin'in ona kur yaptığını düşünürdü, aslında evet ona kur yaptığı düşüncesi oldukça hoştu ve Jungkook'un bir saniyeliğine falan aklı Jimin'in dudaklarını büzerek ona naz yaptığı birkaç hayalimsi görüntüye gitti. Pekala hayalimsi...

Gerçi, neden böyle şeyler düşündüğünü anlamlandırmak Jungkook için o an zordu. O erkeklerden bile hoşlanmıyordu.

Ama zaten olay erkeklerden hoşlanmak veya hoşlanmamak değildi. Olay tamamen Jimin'in ve üstüne dikilen gözlerin güzelliğiydi.

"Neden sürekli gülüyorsun?" Jungkook arabayı çalıştırdı ve camını açarken bir elinin parmak uçlarını dudaklarına bastıran sarışına baktı. "Kapat o camı Jimin, zaten ıslağız hasta olursun."

Jimin daha çok gülerek durakladığında ona ne kadar yakın olacağı gerçeğini umursamadan uzanıp camı kapattı. "Hala neye böyle gülüyorsun anlamış değilim."

"Ama sen de gülüyorsun." dedi Jimin. "Hem gülesim var, gitmiyor ne yapayım?"
"O zaman daha çok gül. Gelen tüm isteği bir seferde gül ki arabayı sürerken dikkatimi dağıtan başka bir şey olmasın."
Gülüşüne bakarken kaza yapmayayım da yazar hanımın ellerine bıraktığımız kaderimizi yaşayalım Jimin, ben ona güveniyorum yaşayacağımız çok şey var diye düşündü Jungkook. Yani, en azından birazcık buna yakın bir şeylerdi düşündükleri.

duendeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin