Burnuma gelen güzel kokularla gözlerimi açtım uzun zaman sonra ilk defa bu kadar huzurlu uyanmıştım.
Yatağımda oturmuş boş boş bakarken kapımın açılmasıyla irkildim
-Byun Baekhyun! Seni uykucu. Çabuk kalk ve kahvaltıya gel.
Karşımda mutfak önlüğüyle ellerini beline koymuş Kyungsoo'ya baktım.
Kahkaha atmaya başladığımda o da karşılık vermiş ikimiz de karınlarımızı tutuyorduk.+Tamam omma!
Kyungsoo daha çok gülmeye başladığında ben yataktan kalkmış banyoya yönelmiştim.
~~~~~~~~~~~
-Nasıl?
Kyungsoo bana meraklı gözlerle bakarken kahvaltıyı kastettiğini anlamıştım
+ Emin olabilirsin hayatımda yaptığım en mükemmel kahvaltılardandı.
-o kadar diyorsun.
+O kadar diyorum.
İkimiz de gülüştükten sonra aklıma gelen şeyle Kyungsoo'ya döndüm.
+Chanyeol nerde?
-aslında kahvaltıya Kalmasını söylemiştim ama hastaneden acil bir telefon geldiği için sen uyanmadan yarım saat önce çıktı
Anladığımı belirtecek şekilde kafa salladım
-Baekhyun benim birazdan çıkmam gerekiyor.
Kafamı kaldırıp yüzüne baktım gitmesini istemiyordum kal desem çok mu bencil davranmış olurum.
-Annem....o biraz hastalanmış. Çok önemli birşey olmadığını söylediler ama yine de insan endişeleniyor.
Tabi ya. Benim aksime insanların aileleri vardı.
+Kyungsoo
-hm?
+Bu gün ayın kaçı
-4 ü.
Doğru ya... Kafama dolan düşüncelerle boğuşurken Kyungsoo meraklı gözlerini bana çevirmişti
- Bir sorun mu var?
+Y-yok
Beceriksizce gülmümsemeye çalışığımda üstelemek yerine sadece elini omzuma koyup hafifçe sıkmıştı.
~~~~~~~~~~
Kyungsoo gideli bir saat oluyordu.Kanepede yayılmış boş boş tavanı izlemekten vazgeçip bahçeye çıkmaya karar verdim üzerimdeki pikeyi sırtıma aldım ve adımlarımı kapıya yönelttim.
Bahçeye adımımı attığım ilk dakikadan sayamadığım kadar korumanın bana dünyanın en büyük suçunu işlemişim gibi bakmalarını umursamayıp arka bahçeye doğru yürümeye başlamıştım.
Burası büyük bir bahçeydi büyük demek az kalırdı hatta. Bir koca bina bile sığardı bu yeşil alana.
Sadece yeşillerle kaplı olan bahçenin tam ortasına oturmuştum. Gökyüzüne baktım sonsuzluğu içinde saklayan mavilik insanı rahatlatıyordu.
Kulağımın dibinde hissettiğim nefes sesleriyle sıçramıştım kafamı çevirip baktığımda bana masmavi gözlerle bakan en az gökyüzündeki bulutlar kadar beyaz bir köpek beklemiyordum.
+ Sen nereden çıktın böyle
Elimi ipeksi tüylerine daldırdım. Biraz daha yanıma sokulan tatlılığa baktım. Üzerimdeki pikenin bir ucunu da onun sırtına atmıştım
ŞİMDİ OKUDUĞUN
[>SAVE ME<]
FanfictionSadece şunu öğrenmem lazım. İçimdeki karanlığa ışık tutabilecek, bu kelebeği özgür bırakabilecek birisi var mı?