Part II

3.8K 112 43
                                    


Hazan uykulu gözlerle salona girdiğinde Yağız'ın kahvaltıyı çoktan hazırladığını gördü. Adamı uyandığında yanında bulamamıştı. Bir süredir, yani o geceden beri Hazan geceleri Yağız'ın yanından başka bir yerde uyumuyordu zaten. Ancak ikisinin de işleri olduğu için günlerdir erken kalkıyor ve ne yapacaklarsa birlikte yapıyorlardı. Ama şimdi, hafta sonu olduğu için Hazan yataktan kalkmayı bir süre reddetmiş ve kalktığında da salonda bunu bulmuştu. Adam çoktan kahvaltıyı hazırlamıştı ve Hazan henüz gözlerini yeni yeni açıyordu.

Yağız, Hazan'ın uykulu haline gözlerini kaydırdığında yüzünde beliren tebessüme karşı koyamadan kocaman gülümsedi ve elindeki son peynir tabağını masanın üzerine koyarak yavaş adımlarla ona uykudan şişmiş gözlerle bakan sevgilisine doğru yürüdü. Bir elini havaya kaldırarak kadının kafasının ortasında topladığı topuzundan yüzüne düşen bir kaç saç telini kulağının arkasına hafifçe iterek, ona doğru eğilip yanağına buse kondurdu ve sıcak bakışlarını sevgilisinin kahvelerine kilitledi.

"Günaydın. İyi uyuya bildin mi? Yorucu bir hafta oldu." Gülümsemesini yüzünde tutarak sakince dudağının altında mırıldandı.

Hazan mahmurca başını salladıktan sonra sol tarafına doğru eğilip adamın bedeninin arkasından hazırladığı masaya baktı. Açıkçası yorucu bir hafta olduğu doğruydu ama ondan çok Yağız için yorucu bir haftaydı ve böyle bir haftanın sonunda yataktan çıkmayı reddetmesi gerekirken kalkıp kahvaltı hazırlamıştı. Üstelik sofrada pancake'e kadar her şey vardı. Hazan pek alışık değildi sabahları bu kadar dolu bir kahvaltı yapmaya. Sporcu rutini gereği peynir, ekmek, yumurta, yulaf, ceviz ve kahve yemeye alışıktı sabahları aslında. Ve Yağız'ın da sabah sadece kahve içmeyi sevdiğini biliyordu. Bu kahvaltı o yüzden kadını çok fazla şaşırmıştı ve hala masadakileri yarı bulanık bakışlarıyla yanlış mı gördüğünü ayırt edemiyordu.

"Bunların hepsini ne ara hazırladın?" diye sordu gördüklerinin gerçeği yansıttığına emin olduğunda. Adam hayli erken kalkmış olmalıydı.

Yağız'ın yüzündeki gülümsemenin yerini utangaç küçük bir tebessüm alırken, kendisi arkasını dönüp masaya bakarak bir eliyle saçlarını taradı. Açıkçası fazla uyku tutmamıştı, o yemekten sonra da geceleri uyumak hayli zorlaşmıştı onun için. Uyuduğunda da rüyalarını Amerika'dan önceki çocukluk hatıraları zapt ettiği için akşam saatlerini pek sevmemeye başlamıştı. O yüzden Hazan'dan habersiz kalkış saatlerini erkene almaya başlamıştı. Hazan'ı boşuna endişelendirmek istemiyordu. Kafası çok karışıktı ve bu halinin de bu yüzden olduğunu kendisi çok iyi biliyordu, geçici bir durum olduğunu biliyordu. Sırf bu sebepten Hazan'a söyleyip de onu meraklandırmak istemiyordu.

"Küçük bir sürpriz yapmak istedim. İş yüzünden seninle doğru düzgün bir zaman bile geçiremiyoruz. Güzel kahvaltı hazırlayıp birlikte zaman geçirelim, sohbet edelim istedim. O yüzden bir az erken uyandım, evet." Yumuşak bir ses tonuyla söyleyerek yeniden sevgilisine dönüp eliyle masaya geçmesi için işaret etti.

Hazan adama bakarken kaşlarını çattı ve gülümsedi. Düşünceli olması hoşuna gidiyordu. Ama onun hayalini kurduğu bir cumartesi sabahı çok daha farklı işliyordu.

"Çok düşüncelisin, ama uyandığımda yanımda olmanı tercih ederdim." dedi ve parmak ucunda yükselip adamın yanağına bir öpücük bıraktıktan sonra tekrar aşağı inip başını adamın göğsüne gömdü ve adamın da ona sarılmasıyla iyice sokuldu adama. "Aslında ben bu sarılmayı henüz ayağa kalkmadan alabilmeyi hayal etmiştim ama." dedi ve yüzüne bir gülümseme oturtarak adama doladı kollarını.

Bir Çocuk SevdimHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin