İçim titreyerek almıştım elime kağıt ve kalemi. Küçük penceremden bakıyordum Sema'ya Birgün gelecekti. Sonsuz gökyüzüne mavisini özlediğim denize uzun uzun iç geçirerek bakacaktım. Tel örgülerin arkasından bakıyordum hayata. Ah ahretliğim sende olmasan kimin için yazacaktı bu yürek. Sensizlik hakimdi koğuşumda rutubet ile Özlem kokan havayı çekiyorumdum ciğerlerime. Parke parke taş duvarlara bakıyordum. Seni özlediğimi bu hasretin Birgün biteceğini vuslata kavuşacağımız günü yazıyordum sana, nakış gibi işliyordum sanki, kağıda yazmıyordum satırlarımı, yüreğime dikiyordum. Bir gün daha bitti kadınım adalet Birgün tecelli eder diyordum. sonra da iyiden iyiye tükeniyordum. Peş peşe yanıyordu sigaram. Dumanını bulut yerine koyuyor seni izliyordum. Gök yüzünde gözlerin belli belirsiz bana bakıyordu ve benim baktıkça bakasım geliyordu. Her yani tel örgüler ile sarılmış gönlüm, hafiften bir kulak çınlaması ve o müthiş ses. Diyordu usta hapisanelerde güneş doğmuyor.