Güneş daha dışarıya ışığını vermeden önce ,yatağında göz yaşlarına boğulmuş Aurolyn uyandı.Her zaman ki gibi ağlamıştı,bu zalim dünyanın haline.Onu kıran , zorbalık yapan insanlar için bir şey yapamıyordu.Tek yapabildiği yatağında sessizce ağlamaktı.Bazen intihar etmek istiyordu fakat kendine dokunamıyordu,incitemiyordu.Yatağından kalkıp yüzünü yıkadı.Yüzü kıpkırmızıydı.Acele ile kıyafetlerini giydi.Yarım saat geçmesine rağmen yüzü hala kıpkırmızı,gözlerinin yeşilliği kendini sunuyordu.Her zamankinden farklı gidiyordu okuluna....Birtek okulu mutluluk verirdi ona.O da o insanlar yoksa...Arkadaşları vardı.Ailesi vardı.Ama sevgi hissedemiyordu.Devamlı sevgi hissetmek istiyordu.Kimse ona içten sevdiğini söylememişti.Her ayağı yere değdiğinde kalbi acıyordu bilmediği bir sebepten.Ya bir hastalıktı ya da kalp kırığı her ayağı yere değdiğinde daha da kırılıyordu.Gökyüzünü koruyan bulutlar gitmeye başlamıştı.Aurolyn kiraz ağaçlarından düşen çiçekleri alıp bakıyor hatta resimlerini çiziyordu.En sevdiği şeylerden biriydi kiraz ağaçı.Aurolyn'ın hep o renk kalmasını istediği ağaçtı. Hayatına renk katan ağaçtı o. Onu kaybetmek istemiyordu.Okulunun kapısından girdiği gibi içi kapkaranlık oldu.Her gelen ona gülüyor veya dedikodusunu yapıyordu.Aurolyn, annesinden kalan kolyesine hep bakarak bu kötü düşünceleri yok etmeye çalışır,mutlu olurdu biraz.Sınıfına girip masasına oturdu.Hocası girdi,ardından tanımadığı bir çocuk..Öğretmen:
-Çocuklar yerinize lütfen.Yeni öğrencimiz Alexsander geldi.Size kendisini tanıtacak,dedi:
-Merhaba adım Alexsander.Ünlü birinin oğluyum.Eminim iyi geçiniriz,dedi Alexsander.
Aurolyn takmadı.Çünkü onunda kendisiyle dalga geçeceğini bal gibi biliyordu.Öğretmen Alesander'ı Aurolyn'ın yanına oturtturdu.Alexsander,ilk başta itiraz etsede,oturabileceği tek yer orasıydı. Alexsander , Aurolyn ' ın yanına oturdu.Aurolyn küçükken zorla çalıştırılmış olduğundan bütün konuları biliyordu.Bu yüzden derse katılmaz,resim yapardı.Aurolyn resim çizerken, Alexsander bir kağıda "Niçin derse katılmıyorsun?" yazar.Aurolyn bir tepki vermez.Daha fazla zorbalık çekmek istemediğinden Alexsander'ı takmamaya çalışmıştı.Alexsander , Aurolyn'ı dürtmüş, fakat herhangi bir yanıt alamayınca Aurolyn'ın önündeki resim kağıdını alıp yırttı.Aurolyn Alexsander'a hala tepki vermeyince Alexsander tenefüste onunla konuşacağına karar vermiş.Biraz sonra zil çalmış ve öğle saatine gelmişlerdi.Aurolyn kendi hazırlamış olduğu bentoyu önüne koyup yemeye hazırlanırken,Sınıfın zorbacı kızları önüne gelip zorbalık yapmaya başlayınca Alexsander sinirden onlara bağırmış ve durmalarını istedi.Alexsander birden bütün kızların favorisi olunca zorbacı kızlar Alexsander'ı dinlemiş ve oradan gitmişlerdir.Aurolyn şaşkınca Alexsander'a bakıp ağlamaya başlamış.Sessizce "t-teşekkür e-ederim." dedi.Alexsander Aurolyn'ı ağlarken gördüğünde çok şaşırmış:
-Niçin ağlıyorsun,dedi.Aurolyn,
-Kimse beni bu güne kadar bu insanlardan korumamıştı,diyince Alexsander bu durumdan yararlanmanın iyi bir yol olduğunu düşündü.Alexsander :
-Arkadaşım olur musun peki, dedi. Aurolyn'ın saflığından yararlandı.Aurolyn teklifi kabul etti.Alexsander, Aurolyn'ı o gün korudu ve Aurolyn'ın güvenini kazanmış olarak düşündü.
Aurolyn, kendisinin ilk ve son mutlu günü olacağından haberi yoktu.Ertesi gün Okula can atarak gitti.Alexsander okula geç gelmişti.Derslere ilk defa katılmış ve mutlu olmuştu.Hayatına son düğüm atılmış gibiydi.Kullanılmamış ve yepyeni görünümlü...Öğle saatinde hem Alexsander'a hemde kendisine bento hazırlamıştı.Alexsander'a bentosunu uzatırken,Alexsander hızla elinden alıp Aurolyn'ın kafasına dökdü.Aurolyn birden tekrar yaralanmış hissetti.Beklemediği birinden bir darbe yemişti.Bunun ne anlama geldiğini sorunca Alexsander kis kis gülerek,
-Tanıdığın kişi değilim.Yeni Cehenneme hoşgeldin!
Herkes Aurolyn'ı çekip sosyal medyaya atınca Aurolyn ağlayarak sınıftan çıktı.Lavaboya gitse de herkes oradaydı.Hemen saçını temizleyip kendi gizli yerine gitti.Okulun arkasında bir yeşilliğe açılan bir yerdi.Oraya gidipYatıp ağlamaya başladı.Yenilenmişken birden bir darbe ile darmadağın olunca kendini asla gerçek dünyaya açmayacağına söz verirken.Alexsander onun arkasından gelmiş ve ona tokat atmıştı.Bundan zevk alıyordu.Aurolyn'ın göz yaşlarına aldırış etmiyor,Aurolyn'a tokat atıyordu.Aurolyn birkaç tokattan sonra bayıldı.Her yeri kanıyordu.Alexsander kanları görünce kendini tutamayıp kanları içmeye başladı.1-2 saat sonra Aurolyn uyanmayınca Alexsander Aurolyn'ı kaldırıp revire götürdü.Hemşire Aurolyn'a bunu kim yaptığını Alexsander'a sorarken,Aurolyn uyandı.Gözleri açılırken o kişinin sesi hala kulaklarındaydı,Alexsander'ın...Alexsander'ı önünde görünce Kulakları kanatacak şekilde bir çığlık attı.Korkmuştu.Hemşire olanları anlayıp Alexsander'i kolundan çekip müdürün yanına götürdü.Hemşire Müdüre,
-Müdürüm,Okulumuza yeni gelen bu çocuk bir kişiyi öldürüyordu,dedi.Müdür:
-Kim kimi??
-Alexsander,Aurolyn'ı müdürüm,derken Aurolyn kapıdan koşarak ve ağlayarak içeri girdi,
-YETER,Derken göz yaşları yanaklarından akıyordu,devam etti.HERKES NİÇİN BENDEN BU KADAR NEFRET EDİYOR YETER!
Aurolyn elinde bir tabanca ile müdürün önünde resmen kendi ölümünü mühürleyecekti,
-YETER.BU ZALİM DÜNYADA DAHA FAZLA YAŞAMAK İSTEMİYORUM!'arkasına döner'Alexsander keşke öldürseydin :)
Aurolyn aklından kiraz ağaçlarını ve hayalindeki beyaz atlı prensini düşündü.Kararı netti.Kendini orada öldürecekti.Dünyaya son kez elveda ederken Alexsander Aurolyn'a gidip sarılınca Aurolyn'ın korumasız yerinden vurmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşkın Tarih Yolculuğu....
Любовные романыHayata her zaman elveda diyen Aurolyn Diğer tarafta tanınmayan Alexsander Bu ikilinin Tarih boyunca olmuş olan ve olacak hikayesi..... Yazar : Aurolyn