XVIII: Geminin Ele Geçirilişi

313 10 0
                                    

XVIII: Geminin Ele Geçirilişi

Biz planlarımızı bu şekilde yaparken ve öncelikle sular yükseldiğinde dalgalar götürmesin diye sandalı var gücümüzle kumsala çekip, dibine çabucak onarılamayacak büyüklükte bir delik açtık; sonra oturup başka ne yapacağımızı düşünürken, gemiden bir el ateş edildiğini ve geri dönmesi için sandala işaret verildiğini duyduk, ama sandal kıpırdamadı; onlar da birkaç kez daha ateş edip sandala başka işaretler gönderdiler.

Sonunda bütün işaretleri semeresiz kalınca ve sandalın kımıldamadığını görünce başka bir sandalı suya indirdiklerini ve karaya doğru kürek çektiklerini perspektif camımdan gördük; yaklaştıklarında içinde en az on adam bulunduğunu ve yanlarında ateşli silahlar olduğunu fark ettik.

Gemi kıyıdan aşağı yukarı iki mil açıkta durduğundan gelirlerken onları tam anlamıyla görebiliyor ve hatta yüzlerini bile açıkça seçebiliyorduk, akıntı onları öteki sandalın azıcık doğusuna kaydırdığından, ötekinin kıyıya çıktığı yere doğru kıyı boyunca kürek çekiyorlardı. Bu sayede onları tümüyle görüyorduk; kaptan da sandaldaki adamların kişiliklerini ve huylarını biliyordu. Dediğine göre sandalda, bu komplonun içine geri kalanlar tarafından baskı ve gözdağıyla çekildiklerinden kuşku duymadığı, üç tane son derece namuslu adam vardı, ama içlerinde elebaşı gibi görünen lostromoya ve geri kalanlara gelince, hepsi de mürettebatın geri kalanı kadar zalimdi ve kalkıştıkları işten dolayı ümitsiz durumda olduklarına dair hiç kuşkusu yoktu; bize göre sayıca üstün olmalarından dolayı da fena halde endişeliydi.

Ona gülümsedim ve bizim durumumuzdaki insanların korkunun çok ötesine geçtiklerini; hemen her durumu içinde bulunduğumuz koşullardan daha iyi saydığımızdan ister ölüm, isterse yaşamak olsun, sonucu kurtuluş olarak ummamız gerektiğini söyledim. Ona benim yaşam biçimim hakkında ne düşündüğünü ve bir kurtuluş için riske atılmama değip değmeyeceğini sordum. "Peki, bayım," dedim, "Az önce sizi yüreklendiren, benim burada sizin yaşamınızı kurtarmak üzere alıkonulduğuma dair inancınız nerede kaldı? Benim açımdan," dedim, "Bütün bunların içinde gözden kaçan bir şey var gibi görünüyor." "Neymiş o?" dedi. "Şimdi," dedim, "Söylediğinize göre aralarında canlarını bağışlamamız gereken, namuslu üç dört kişi var; eğer onlar da mürettebatın geri kalanı gibi tümüyle günahkâr olsalardı, Tanrı'nın bu adamların hepsini sizin elinize düşmeleri için seçtiğini düşünürdüm, çünkü buna göre karaya çıkacak her adamın kaderi elimizde ve ölmesi de yaşaması da bize nasıl davranacağına bağlı."

Bunu yüksek bir sesle ve neşeli bir yüz ifadesiyle söylediğim için onu oldukça yüreklendirdiğini gördüm; böylece canla başla işimize koyulduk: Sandalın gemiden ayrıldığını gördüğümüz anda tutsaklarımızı ayırmayı düşündük, sonra onları istediğimiz sonucu verecek biçimde güvene aldık.

Kaptanın ötekilerden daha az güvendiği ikisini, Cuma'yla teslim aldığımız üç kişiden birinin yanına katıp, yeterince uzakta ve işitilip fark edilemeyecekleri, ya da kendilerini kurtarsalar bile ormanın içinde yollarını bulamayacakları mağarama gönderdim. Onları orada bağlı bırakmışlar ama yanlarına erzak vermişler; ayrıca ses çıkarmadan otururlarsa, bir iki gün içinde özgür bırakmaya da söz vermişlerdi. Yalnız kaçmaya kalkışırlarsa acımasızca ölüm cezasına çarptırılacaklardı. Verilen hapis cezasına sabırla katlanacaklarına söz vermişlerdi ve kendilerine erzakla ışık bırakma iyiliklerinden dolayı son derece müteşekkirdiler, çünkü Cuma onlara rahat etsinler diye mum da (kendi yaptıklarımızdan) bırakmıştı ve onların haberi yoktu ama mağara girişinde başlarında nöbete kalmıştı.

Öteki tutsaklar işimize yaradı; ikisinin elini ayağını bağlı tuttuk, çünkü kaptan onlara güvenemiyordu, ama diğer ikisi kaptanın önerisi ve bizimle birlikte yaşayıp öleceklerine dair ant içmeleri üzerine benim hizmetime girdiler; böylece bunlar ve üç namuslu adamla birlikte iyi silahlanmış yedi kişi olmuştuk. Kaptanın gelenler içinde de üç dört kadar dürüst adam bulunduğunu söylediğini dikkate alınca, on kişiyle pekâlâ baş edebileceğimizden kuşkum kalmadı.

Robinson CruoseHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin