8- Kore Sakızı

658 54 25
                                    

*

Pijamalarınlaydın. Taksiye son paranı vermiştin. Yaşlı gözlerle havaalanından içeri girdin. Geç saatte uyuklayan görevlileri aşıp çoktan uçağa ilerlemiş ekibe baktın. Cama yapışmıştın. Şeffaf köprüden geri dönüp bakan Teuk ile gözgöze geldin. Ama o seni içerideki ışığın yansıması yüzünden görmemişti. Kendi yansımasındaki ruhsuzluğa bakabilmişti sadece. 

O gidiyordu. Ve sen engelleyemiyordun.

*

Görüşmen bittikten sonra kafede biraz daha kalmıştın. Bu anıyı zihninden def etmek istercesine kafanı salladın. Etrafına baktın oturduğun yerden.
Etraf iç dünyan gibiydi. Biraz da seneler öncesindeki o kafe gibi. Defalarca kez ziyaret etmiştin. Defalarca kez karşısındaki sandalyeye oturup onu ve sıcaklığını hatırlamak istemiştin ama tam o değildi hiçbir yer. Hiçbir erkek.

Bir dolu flörtün olmuştu. Onun izlerini silmeyi o kadar istemiştin ki. Defalarca onun oturduğu sandalyeye başkalarını oturttun. Ama hiçbiri o sandalyeden kalkıp da kalbine yerleşememişti. Büyük bir kısmıyla bir daha görüşmemiştin bile. Belki bir dolu dudak değmişti senin dudaklarına. Fakat kimse tenine dokunamadı. Öpüşmelere o kadar da kaptıramadın kendini hiç. Bir iki kez cidden iyi insanlarla karşılaştın. Ama içindeki boşluğun dolması için yetmemişti bu.

Korkuyordun. Ona kapılıp giden milyonlarca hayrandan biri olup çıktığın endişesiyle telaşlanıyordun. Başka bir erkeğin karşısında en son ağladığında ilk yeğenin doğmuştu. Eniştenle zıplayarak ağlamıştınız. Teuk'a yaslanmanın verdiği huzur hiçbir yerde yoktu.

Birkaç kez ailenin yanına gittin. Orayı öyle sevmişlerdi ki,emekli olunca oradan ev aldılar. Yerleştiler. Sen de yaşamına devam ettin. Öylece. Şehirlerde tat aradın. İnsanlarda tat aradın. Günü kotarsan da yayılamadın bir yere. Habire çalıştın sen de. önlisans,lisans,lisansüstü,lisans altı,pilav üstü lisans..... yan dal,ana dal,söğüt dalı.... Kafanı oyalamak için çalıştın. Teuk hep bir dokunmatik ekran kadar yakındı sana. Her an nerede olduğunun haberini aldın. Olamadığın yer yer için iç çektin. Fakat artık aynı şehirdeydiniz. Onda da zamanlama tutmamaktaydı.

*

Çalıştığın İngilizce kursuna gelen bir dolu takım elbiseli adamla irkildin. Ofisinin kapısında kalakalmıştın. En arkalarından ilerleyen çalışma arkadaşınla kaş göz ederek anlaştın. Bunlar yağlı müşteriydi. Mafyanın tercümanlığı olmasın diye dua ettin. Ardından odandaki telefon çaldı. Müdür seni odasına çağırmaktaydı. Üstünü başını düzeltip odaya girdin.

Müşteriler önemli bir şirketin avukatları ve bir çeşit karar mercileriydiler. Araştırıp en yüksek ortalama ile gelen İngilizce eğitmenlerini bulmuşlardı. Diğer iki aday işi istemeyince sana teklif etmeye gelmişlerdi. Gizli bir iş olduğu için bildiğin tek detay, Kore'de önemli bir grup kişinin tam zamanlı tercümanı, dil eğitmeni ve bu konudaki koçu olacaktın. Yani ktalktan sana yazıp asistanlık isteyeceklerdi. Ekibin çok kibar olduğunu, hatta aslında temel İngilizcelerinin iyi olduğunu ama daha özgüvenli ve kelimelere hakim olmaları için sana ihtiyaç duyulduğunu öğrendin. Ve eğer istenen randımanı gösterirsen, başka bir gruba temel eğitimi verecektin. Çünkü sen Çince de biliyordun. Ekipteki Çinli ortaklara Korece ve İngilizce ders verecektin.

 Ücret hanesinde yazan sıfırlara baktın. Bu daha başlangıç miktarıydı bir de. Hıçkırık tutunca sert duruşlu avukatlar babacan tavırlar içine girip sana su uzattılar. En yakınındaki şirin gülüşlü kişi sana suyunu içirdi.

"Amaaan... baksana Roy.. benim ortanca kıza benzemedi mi kızarınca? Benim ortanca kızım Min Hye de heyecanlanınca ayynen senin gibi oluyor. Sakin ol kızım."

10 Years Delay (LeeTeuk OC)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin