18- Kuantum Fiziği İle?

729 45 16
                                    

Teuk ile eve sessizce gittiniz. Birbirinize garip garip bakıyordunuz. Evde sen hareket ettikçe sana şaşkınlıkla bakıyordu. Sanki hareket ediyor olman mucizeymiş gibi bakıyordu sana.

Öğretmen çantandan NCT'nin sınav kağıtlarını çıkardın ve okumaya başladın. Johnny'nin kağıdı örneklik duruyordu. Sahi, niye senin dersine geliyordu ki? Ego? Merak? Grup aktivitesi olsun diye mi? Lucas ise inci gibi bir yazıyla yazmıştı. Kibar mı kibar bir çocuktu. Kocaman gülümsemesini kağıdın sonuna çizmişti.

'Kolay gelsin öğretmenim.. :) '

Gülümsedin. Jaehyun'un kağıdında ise tuhaf cevaplar ve numarası yazılıydı. Telefonunu alıp yazdığı numaraya mesaj attın.

'Sınav sonucun 5 puan. O da adını latin harfleriyle yazabildiğin için.'

Sırıtarak kağıtları okumayı bitirdiğinde oturduğun ofis sandalyesi mutfağa doğru ilerledi. Tezgahtaki sağlıklı olduğunu haykıran bir sunumla nefis kokuyordu. Seni ofis sandalyesinden kaldırıp tezgah sandalyesine oturttu. Sandalyeyi çalışma masasınuın yanına bırakıp geldiğinde birlikte yemeye başladınız. Sana ürkekçe bakıyordu. İçi içini kemirse de doktorun muayenehanesinden çıkarken kibarca rica ettiğin için konuyu açamıyordu. Çok endişeliydi.

-

Yatağa yattığınızda sana arkadan sarıldı ve yüzünü senin saçlarına gömerek ağlamaya başladı. Sen ona dönmek istesen de buna izin vermedi. 

"Lütfen.. sadece endişelerimce gözyaşı dökmeme izin ver. Ben... şu an konuşmaya hazır değilim. Ağlayayım bir."

"Neden böyle yapıyorsun Teuk... Bak.. ben şu an gayet iyiyim. Şu an buna odaklanamaz mısın?"

"Ama ya zaman ilerlediğinde ne olacak? O zaman.. o zaman... off.... lütfen. Yaşamak herkesin hakkıdır... senin de.."

"Teuk... bırakır mısın?" kollarından kurtulup başucu ışığını yaktın. İkiniz de yatakta oturur hale gelmiştiniz. Teuk ısınan havalar, iç ısıtma sistemi ve endişeleriyle yandığı için tişörtsüz yatmıştı ve yüzünü kapatarak ağlarken seksiden çok şirin duruyordu.

"Bana kafanın içindeki senaryoları anlatır mısın bir?" dedin saçlarını tatlı tatlı okşayarak.

"Sen.. sen... yaşama izin vermeyeceksin. Kestirip atacaksın. Vazgeçeceksin. İkimizden de vazgeçeceksin.... ve ben seni yavaş yavaş kaybedeceğim..."

"Anlamsız konuşuyorsun.." dediğinde bunu 'anlaşılmaz konuşuyorsun' anladığı için tane tane konuşmaya başladı.

"Doktorun ofisinde haberi aldığımızda bayıldım diye bana güvenemeyeceğini düşündün sanırım. Bu yüzden sertçe bu konuyu açmamamı istedin. Ve yarın gidip..."

"Gidip?"

"Gidip bebeğimizi aldıracaksığauın..." cümlesinin sonunda sümüklü çocuklar gibi ağlamaya başlayınca gülmeni bastıramadın. Ama o fark etmedi. "İkimizin bir parçası o Dany, onca korunmaya rağmen bir şekilde başarmış. Küçük afacan bize katılmak istemiş. Düşünsene Dennis, sen ve ben yaptık onu. Aşkla yaptık. Yüzde yüz aşkla. Tutkuyla. Kesin başarılı bir evlat olacak. Lütfen.. yaşamasına izin ver.... Gidip onu aldırınca benden de uzaklaşacaksın. Dennis, nolursun. Ben evladımın sorumluluğunu alacağım. Ne istersen yapacağım. İşimden olsam da, tüm dünya arkasını bana dönse de senin ve evladımın yanında olacağım. Lütfen aşkım, lütfen..." 

Karnına yasladığı kafası ve sana sardığı kollarıyla burnunu çekiyordu. Sen sadece ilk şoku atlatmak istemiştin sadece. Fakat onu yaşadığı şoku gözardı etmiştin. Bencilliğine diyecek söz bulamazken onun sana bakmasını sağladın. Dudaklarını dudaklarına davet ettin, o da davede icabet etti. Yavaşça kucağına oturup onu uzun uzun öpmeye devam ettin. Sertleşmeye başladığında sakinleştiğine kanaat getirdin ve dudaklarınızı ayırsan da kollarını ondan ayırmadın.

10 Years Delay (LeeTeuk OC)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin