FARKLI

505 20 23
                                    

İnsanların savaşlar ile dünyayı yok etmek üzere olduğu bir an, Tanrı onu yarattı. O güçlüydü, hızlıydı ve normal bir insandan farklı olarak bazı şeylere hükmedebiliyordu O, her şeyin düzenini sağlamak için vardı ancak insanlar, zamanla onu dinlemeyi bıraktı. Onu yoketmeye çalıştıklarında o kaçtı, hiçkimsenin bilmediği bir gezegene kaçtı.Tanrı, onun için birini yarattı, ona eş olacak birini. İkisi yeni bir dünya ve yeni bir düzen kurdular, burada çoğaldıkça çoğaldılar. İnsanlar bunu öğrendiler, kendi dünyalarını yaşanmayacak hâle getirdiklerinde bunu kıskandılar ve savaş başladı. Savaş sonunda, iki taraf da çok ağır kayıplar verdiler ve başlarındaki insanlar öldü. Yetenekli insanlar buna çok sinirlendiler ve insanlar üzerinde baskı kurarak bugüne kadar süren düzeni oluşturdular. Onlar, kendilerine ''Asiller'' dediler ve diğerlerine de isim bile vermediler.

GÜNÜMÜZ:

Hücreme son bir defa göz attım,bir daha onu hiç göremeyecektim ve kim bilir kimin hücresi olacaktı.16 yılımı burada geçirmiştim ama ayrılmanın zor geldiğini söyleyemezdim,bütün hücreler yatak sayıları dışında aynı sayılırdı. Hücremle paylaştığım son gece 16. yaş günüm olacaktı. Metal ve soğuk yatağımdan aşağı kayıp yere oturdum,yerler de her şey gibi metalik rengindeki ince bir halı tabakasıyla örtülüydü. Yer yer sökülmüş halım altındaki metali gösteriyordu, her taraf metal kaplıydı. O kadar çok metal vardı ki diğer renkleri kıyafetlerimizde görmesem unuttum bile derdim.

At kuyruğumdan çıkan saçları kulağımın arkasına sıkıştırdım ve ayağa kalktım. Hücremin havalandırmasının önündeki komodini çektim ve havalandırmanın yanına bağdaş kurup oturdum. Burayı 7-8 yaşlarımdayken keşfetmiştim,birilerinin bağrışmasını duyup havalandırmanın yerini tespit etmiştim. O zamandan beri her gün buradan insanları dinlerim,genellikle resmi konuşurlar ve buranın yöneticileri veya koruyucularındandırlar. Asillerin dünyasında olan şeyleri,bu dünyada olan şeyleri buradan duyarım.

Bazı insanlar burada deliriyor,bunu da buradan öğrendim. Benimse delirmek gibi bir lüksüm söz konusu olmazdı bile,ilgilenmem gereken bir kardeşim vardı ve onu bırakamazdım. Onunla her gün yemekhaneye gittiğimiz zamanlarda,su içme zamanlarında konuşurdum,hatta bazen hücre kapımızın küçük penceresini açar ve oradan konuşuruz. Onunla aynı bölgeye düşmemiz tamamen tesadüftü ve ben şimdi çalışmaya başlayacaktım,yetişkin yerinde.

Havalandırmadan ses gelmeyeceğini anlayıp ayağa kalktım ve hücremin kapısında bulunan küçük,parmaklıklı pencereyi açtım. Kardeşimin de penceresi açıktı ama içeride görünmüyordu, uyumuyor olduğunu biliyordum. Genellikle yatağında uzanır ve hayal kurardı, ben de hayal kurmayı severdim ama burası gerçek dünyaydı,hayallerin olmadığı yer.

''Sam ?'' Sam'e seslendikten sonra biraz bekledim ama hiç ses gelmedi.

''Hey?''Bir kez daha şansımı denediğimde Sam'in sarı saçları göründü, çok geçmeden de benimki gibi mavi olan gözleri.

''Merhaba.''Bana gülümsediğinde,ben de ona karşılık verdim.

''Merhaba.''Gülümsemem biraz daha genişleyince, o da kıkırdadı. Sam kıkırdayınca panik oldum ve gülümsemem yavaşça kayboldu.

''Şş,sessiz ol bizi duyabilirler.'' Ben bunları dediğimde,o da dudaklarına fermuar çekme hareketi yaptı ve dudaklarını birbirine bastırdı.

Daha sona dayanamayıp ikimiz de kıkırdadık ama sessiz kıkırdayışlardı bunlar,tıpkı bakışlar gibi.

''Buradaki son günün nasıl geçiyor ?''Sam bunları fısıldadığında, gerçekten bu sorunun cevabını düşündüm.

''Her zamanki gibi,''derin bir nefes aldıktan sonra ''sıkıcı.'' diyerek lafımı tamamladım.

FARKLIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin