2.Bölüm ► Banka ◄

710 41 13
                                    

Derin bir nefes alıp üç saat önce girdiğim banka kuyruğundan hala çıkamamıştım. Altı üstü para yatırmak için bu kadar işkenceye adım atmakla kalmamış arkamdaki yaşlı moruk ile kavga bile etmiştim.  Bu kadar şanssızlığın bana bile fazla geldiğini düşünürken telefonumun şarjıda bitmişti. Tam anlamıyla rezil bir gündü. 

Bitmek bilmeyen banka kuyruğundan ayrıldığım takdirde yerime geçeceklerini bildiğim için son üç saattir milim bile kıpırdamamıştım. Yatıracağım paraya lanetler okuyup kulaklığımı almış ve kendime müzik keyfi çekmiştim. Banka kuyruğunda ne kadar keyifliyse o kadar mutluydum. Acınacak haldeydim.

Önümdeki yaşlı teyzenin sırası bittiğinde bir 'oh' çekip sıranın bana geldiği mutluluğuyla yüzüme mükkemmel gülümsememi yerleştirdim. Sarı saçlı müşteri temsilcisine uzattığım paraları elimden bir çırpıda aldı.

Çalışmaktan yorgun düşmüş ve kızarmış gözlerine baktığımda insanların ne kadar salak olduğunu düşündüm. Para için asla sabahın köründe kalkıp bu berbat işe gelmezdim. En azından ben yapmazdım.

Sarı saçlı bayanın -isim kartına baktığımda adının Ella olduğunu gördüm- bana uzattığı dekontu alıp sürekli yaptığım gibi derin bir iç çektim.

Üç saattir katlandığım eziyetin sonunda bitmesinin verdiği mutlulukla, biraz dinlenmek amaçlı bir banka oturdum. Daha sıraya yeni girenler, acelesi olanlar, etrafa küfür saçanları gördükçe içimin titrediğini hissettim.

Lanet bir pazar günü insanların koşturmasıyla son bulacaktı. Bankada çalışanlar evine yorgun dönecek, sırada bekleyenler evine girdiğinde kendini yatağa atacaktı -en azından ben öyle yapacaktım- . 

Pazar günleri kilise ayinlerine katılmak yerine bankada para çekmeye veya yatırmaya gelen bu aciz kulların sonunun cehennem olacağını ben dahil buradaki tüm herkes biliyordu. Tanrı tarafından kutsanmış insanlar paranın değerinin olmadığını, gerçek değerli olan şeyin insanın vicdanı olduğu gibi saçmalıklar uydurup hayatlarını yaşıyorlardı.

Açıkçası Tanrı onları cennete alacağı hakkında kesin bir şey yoktu. Tanrı konuşmazdı. Biz konuşurduk. Dualarımızla ona yakın olmaya çalışırdık.

Ama ne yazık ki dua edecek hiç boş zamanım yoktu. Şu ana kadar kendi başıma tüm burs paralarımı toplamış ve bazen annemin gönderdiği paralarlada keyif sürmüştüm. Tanrı adına yaptığım tek şey ise bana verdiği bu kutsanmış bedene iyi bakmaktı. En iyi yapabildiğim şeyler listesinde ilk baş sıradaydı. 

Oturdukça daha da gevşediğimi hissettim. Açıkçası bankanın deri ve kırmızı koltuğuna daha da yayılmak istesemde etraftan bana atılan garip bakışlarla karşı karşıya kalmak istemiyordum. Kendimi biraz toparlayıp doğru bir şekilde oturmaya başladım.

Biraz daha burada kalırsam uyuyakalacağım korkusu bedenimi sarıp sarmalamıştı. Her ne kadar eve gidip uyumak istesemde bu gücü bacaklarımda bulamıyordum. Bu nedenle biraz daha oturmaya karar vermiştim. Umarım güvenlik görevlileri beni bankadan kovmazlardı.

Yanıma oturan ve sırada kavga ettiğim yaşlı moruğa kaçamak bir bakış attım. O kadar yer varken kavga ettiği birinin yanına oturmasını oldukça garipsemiştim.

Yerimde rahatsız olduğumu bilerek kıpırdandığımda bana ters bir bakış attı. İçimden onun az kalmış olan saçlarını yolasım gelsede tek yaptığım o kaçamak bakışlardan bir tane daha atmak oldu. İnsanlarla iletişimim müthişti. Gerçekten müthişti.

Bankanın saatine baktığımda, saatin 4'e geldiğini gördüğümde yerimden fırladım. Bu kadar saattir burada olduğuma inanamadım. Hayal kurunca gerçekten hayal dünyama kayıyor ve etrafımdaki herşeyi unutuyordum.

Yanıma koyduğum çantayı elime alıp yerimden kalktım. Eve gidecek ve biraz ders çalışacaktım. Bu bana her ne kadar işkence gibi gelsede annemin tehditleri sayesinde bir zorunluluk gibi kollarıma düşüyordu.

Bankanın tozlanmış zemininden yürüyerek kapıya ulaştığımda  bir bedene çarpıp popomun üstüne sertçe düştüm. Acı bir şekilde inleyerek yerden kalkmaya çalışırken bankada yayılan kükreme sesi kanımın donmasını sağlamıştı.

"Kimse yerinden hareket etmesin! Telefonlarınızı cebinizden alın ve yere bırakın! Kaçmaya çalışan olursa..."

Yüzünü siyah maskeden dolayı tam göremediğim kadife sesli çocuk bankayı sinsi bir şekilde süzdü. Yarım kalan cümlesini tamamlamak için dudaklarını kıpırdattığında olayı az çok anlamıştım.

"...Ölür! "

Trouble (Justin Bieber FanFiction)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin