8💐

409 40 24
                                    

  TIKANDIM ARKADAŞLAR okuyan yok ama garip hissediyorum bölüm atamadıkça... 


 En güzel hafta sonu diye geçirdi aklından, Jimin ile olduğu her günü, en güzelleriydi. Hiçbir günde kalamazdı, her günü güzeldi ona göre.

  Tam da şu an kolları arasında uyuyan bedenden daha güzel ne vardı ki? Başka ne isterdi? Jimin'in yüzü göğsüne dayalı, kolları beline sarılı ve bacakları kendi bacaklarının arasındayken başka bir şey dileyemezdi. Sağ kolunu , kucağında uyuyan bedenden çekip , elini sarı tutamların arasına bıraktı.

  Jimin birkaç saat önce mızmızlanarak Hoseok'un evine gelmiş ve profesörün verdiği proje yüzünden şikayet edip uyuya kalmıştı. Gerçekten iki gün okulunu gitmemiş sadece proje üzerinde çalışmıştı. Sonunda büyük ilerleme kaydedince koşarak kendisini sevgilisinin kollarına atmıştı.

  O çok sevdiği yavaş yavaş uyanmaya başlarken , Hoseok da kıvranışlarını izliyordu. Uyanmamak için yüzünü buruşturup tekrar uyuması ve rahat konumunu kaybetmemek için kedi gibi dönüp durması...Sonunda bilinci yerine geldiğinde, Hoseok gülerek ona bakıyordu. Utanıp kafasını tekrar sevdiğinin göğsüne sakladı. Kıkırtıları kulağına geliyordu ancak bakarsa güçlenirdi ve tekrar çalışmak için dönmesi gerekirdi. Gülüşünden enerji almamak için, bakmaması gerekliydi. Kendi kendine aslı olmayan kararlar veriyor ve bu sayede dersten yırtıyordu.

"Kapa ağzını , sıpa."

  Sesi boğuk çıksa da Hoseok duyabilmişti. Ancak tüm ikazlara rağmen daha da çok gülmüştü.

"Hadi kalk da , bir şeyler yiyelim."

  Jimin kafasını hafifçe yukarı kaldırdığında, bükmüş olduğu dudakları ve dolu gözleri hiç mi hiç Hoseok'un kalbine iyi gelmiyordu. Sevgilisinin yüzünü avuçları arasına sıkıştırıp sordu. "Ne oldu?Bir sorun mu var?"

Jimin burnunu çekip kafasını aşağı yukarı sallayarak onayladığında, büyük olan kesinlikle endişeden hayatını kaybedecekti. O duruma kadar gelmişti şu an.

"Neyin var bebeğim? Hemen hastaneye gidelim mi?"

  Jimin tekrar bir şey demeden ona bakmaya devam etti. Hoseok da korkudan ağlamaya başladığında ortam iyice garip bir hal almıştı. Jimin gözlerini kocaman açıp ne yapacağını kestiremeden etrafa göz gezdirdi. "Hyung! Neden ağlıyorsun? Bak ben de ağlarım."

  Hoseok elini yüzüne kapatıp kendini dizginlemeye çalışıyor , Jimin ise endişeyle az önce neler olduğunu sorguluyordu. Birbirlerine karşı bu kadar duygusal olmaları normal miydi? Jimin küçük ellerini , sevgilisinin yüzünü saklamak için kullandığı ellerinin üzerine yasladı. "Seni çok sevdiğimi ve özlediğimi söyleyecektim Hobi, neden ağlıyorsun?"

   Yüzündeki ellerini ters çevirip , küçük elleri tuttu hemen. Yine de arada hıçkırıkları duyuluyordu. "Jimin, endişelendim. Onca şey yaşıyorsun, hissediyorsun , aklından binlerce şey geçiyor ancak ben hiçbirini durduramıyorum."  Burnunu çekip , küçük olanın gözlerine odaklandı. "Mutsuzsun bir süredir, hissediyorum. Ancak hiçbir fikrim olmadan yanında put gibi dikiliyorum. Jimin ben senin sıradan bir flörtün değilim, ben senin eşin olmayı istiyorum. Benden bir şey gizleme."

    Avuç içlerindeki , kendi ellerine oranla, küçük elleri dudaklarına yaklaştırdı. Birkaç kelebek öpücükleri bırakıp kucağındaki bedene daha sıkı sarıldı. Endişelerini gizlemek Hoseok'a uyan bir davranış değildi. O içinde tutmak yerine, konuşup anlaşmak taraftarıydı ve sevgilisinin de böyle olmasını dilemekten  başka bir şey yapamıyordu.

  Hoseok hem ağlayıp hem de ellerini öperken , bu adama daha ne kadar aşık olabilirim ki , diye düşündü Jimin. Belindeki kolların sıkılığından o kadar memnundu ki , bir an aklını kaçıracağını bile düşündü.

  "Hyung,"  kafasını gömdüğü esmer boynuna öpücük kondurup devam etti. "Ben seninle o kadar mutluyum ki , tüm o endişelerimi unutuyorum. Sana anlatmamam hep bundan kaynaklanıyor. Kendini üzme. Ben seni o kadar çok seviyorum ki," bunu söylerken sarıldığı belden kollarını çekip , küçük bir çocuk gibi iki yana açmış ve tekrar sarılıp konuşmaya devam etmişti. Hoseok onun bu hallerini gülerek izliyordu. " Aklımı kaçırıyorum karşında. Yani sıkıntılarımın hiç de önemi kalmıyor, gerçekten."

  Jimin cümlesini bitirdiğinde onay istercesine büyüğüne baktı. Onun fikirlerini önemsiyordu. Eğer sorunsuz bir ilişki istiyorsa , birbirlerinin fikirlerini önemsemenin ne kadar gerekli olduğunun da farkındaydı. 

  "Bundan sonra , aklını bile kaçırsan derdini bana anlatacaksın." Küçüğünün yanağından bir makas alıp , makas haline getirdiği parmaklarını öpüp onu güldürdü. 

 Hoseok ve Jimin bir aradayken , çocuklar kadar şendi. 






Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Thanks ☆ Jihope  ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin