Cadı Akademisi

41 3 0
                                    

"Hoş geldin, Angel!" Yaşlı kadının kulak tırmalayıcı sesini işitmiştim. Dükkandaki her şey neredeyse kırmızıydı. Bu rengi seviyor olmalıydı.

"Auran çok güçlü, onu hissedebiliyorum. Ah, gelsene otur şöyle." Seksenini bulmuş bir kadının böylesine enerjik olmasına şaşırmıştım. Çünkü benim yaz tatilimdi ve ben bile bu kadar enerjik değildim.

Eliyle gösterdiği kırmızı koltuğa oturdum. Şimdiye kadar görmediğim bir yere ne diye girmiştim bilmiyordum ki.

"Konuşmayacak mısın?" diye sordu. Hafifçe gülümsemiştim ancak gözlerim masanın üzerinde, küre şeklinde bir şeye takılmıştı. Filmlerde çok görmüştüm. Cadılar büyü yapmak için kullanıyorlardı. Burada ne için kullanılıyor olabilirdi, bilmiyordum.

"O benim iletişim aracım gibi bir şey. Bazı yerleri onunla görebiliyorum." Kadının cadı olma ihtimali beynimde büyük şok yarattı.

"Sanırım yanlış geldim." diyerek kalkacakken beni durdurdu. Uzunca baktı.

"Hayır. Bütün o ışıklar seni buraya çekmek içindi, doğru yerdesin." Bir tuzak mıydı? Yoksa oyun mu? Nereye düşmüştüm ben böyle?!

"Bana bir şey mi yapacaksınız?" Kadın kahkaha attı. Duvarlara çarpan ses kulaklarıma yankı olarak dönmüştü.

"Sana bir şey yaparsam ölürüm." Boğazımı temizledim.

"Neden beni buraya çekmek istediniz öyleyse?"

"Çok uzun hikaye. Sadece seni buradan başka bir diyara yollayacağım, görevim bu."

"Diyar derken?"

"Orada eminim başka görevliler vardır bunun için. Şu kağıdı incele." Önüme sararmış bir kağıt parçası attı. Üzerinde büyük harflerle 'WITCH ACADEMY' yazıyordu. Kendi kendime güldüm. Yaşlı başlı kadınlarla oyun oynamaya utanmıyorlardı.

"Hanımefendi, sizi kandırmışlar. Burada 'cadı akademisi' yazıyor." dedim.

"Sen benim kandırılacak kadar aptal olduğumu mu düşünüyorsun? Emin ol senden daha akıllıyım, küçük cadı." Cadı?

Derin bir nefes alarak kağıdı incelemeye başladım. Güçlerden bahsediyordu. Fakat ben bunları biliyordum zaten.

"Okuman bittiğinde parmak izini basacaksın."

"Ben buraya gitmek istemiyorum." dedim kararlı tutmaya çalıştığım sesimle. Kadın uğraştığı işini bırakıp bana döndü ve upuzun tırnaklarıyla yüzümü kavradı.

"Sana fikrini sormamıştım ki." Tırnaklarını çeneme sürte sürte elini yüzümden çekti. Resmen Leon yüzünden bir Cadı Akademisine gitmek üzereydim.

"Buraya gitmek için gücümün olması falan gerekli. Bende yok öyle bir şey."

"Zekanı kullan. Sence seni oraya boşuna çağırırlar mı?"

"Ama ben..."

"Uzatma, ver şu parmağını." Sağ elimin işaret parmağını alıp küçük bir iğneyle delmişti. Vücuduma yayılan acı dalgasıyla çığlık attım.

"Parmak izini kanınla basacaksın şuraya." Gösterdiği yere isteksizce bakarken parmağımı tutup oraya bastırdı. Kağıt aniden yok olmuştu.

"Hey! Nereye gitti?" dedim etrafıma bakınırken.

"Boşuna arama. Akademiye ulaştı bile." Şu beş dakika içerisinde olup biten hiçbir şeyi anlamamıştım. Kimseye haber veremeden bir okula kayıt olmuştum. Nerede olduğunu, oraya nasıl gideceğimi bilmiyordum ve bu bunak kadınla aynı çatı altında olmaktan kesinlikle rahatsızlık duyuyordum.

"Ben bir yere gitmiyorum." diyerek kalktım ve bir hışımla kendimi dükkandan dışarı attım.

Eve geldiğimde kendime sert kahve yapıp cadılar hakkında bilgi veren kitaplar okumaya başlamıştım. Önceden de okuyordum ama tamamen bir kurgudan ibaretti. Şimdiyse içinde gerçeklik payı vardı ve satırları bunu bilerek okuyordum. Yarım saat kadarlık bir süre zarfında uzun ve kalın kitabı yarıladığımda gözlerimin kapanmak üzere olduğunu fark ettim. Dayanamayıp kitabın kapağını kapattım. Tam uykuya dalacağım sırada kapı çalındı. Zar zor kalkıp kapıyı açtım. Karşımda kırmızı saçlı, kıyafeti de kırmızı olan bir kız duruyordu. Siyah pelerini ayak bileklerine kadar uzanıyordu ve onu asi gösteren kahkülü vardı. Burnunda da yuvarlak ve kırmızı hızma takmış dümdüz bana bakıyordu.

"Birine mi baktınız?" dediğimde ayılırcasına bana döndü.

"Angela Collins." Kapıyı o an yüzüne kapatmak istesem de yapamadım ve kızı içeri davet ettim. Koltuğa oturduktan sonra derin bir nefes alarak konuşmaya başladı.

"Ben Cadı Akademisinden geliyorum. Adım Linda Davidson. Kaydını yaptırdığına dair bir kağıt geldi ve seninle ilgilenmek üzere beni gönderdiler."

"Ben kayıt..." Lafımı kesen şey, o yaşlı kadının kağıdı oraya göndermesinin aklıma gelmesiydi. Sustum ve konuşmasını sürdürdü.

"Seni götüreceğim. Ben de ilk başta olanlara inanmamıştım ama gelince seveceksin." dedi gülümseyerek. Ben de hafifçe gülümsedim. Ama bu gülümseme mutluluktan çok uzak bir gülümsemeydi.

"Ailem, dostlarım... Herkes burada."

"Haber verebilirsin." Gitmeme gibi bir ihtimalim olmadığını anladığımda telefonumu elime alıp annemin numarasını tuşladım.

"Efendim, tatlım."

"Nasılsınız?"

"İyiyiz. Bir şey mi oldu, sen bizi kolay kolay aramazsın."

"Benim gitmem gerekiyor, onu haber vermek istedim sadece." dedim kıza bakarak. Destek verircesine baş parmağını gösterdi.

"Nereye?"

"Bir akademiye seçildim."

"Bu harika! Nasıl bir yer anlat bakalım."

"Güzel." diyebildim. Çünkü orası hakkında en ufacık bir fikrim yoktu.

"Peki, neredeymiş?"

"Bilmiyorum. Henüz gitmedim."

"Tamam, canım. Dikkatli ol öpüyorum seni. Görüşürüz, kapatmam lazım." Yüzüme kapanan telefonla rahat bir nefes aldım. Annem biraz daha okul hakkında bir şeyler soracak olsaydı şüphelenebileceği cevaplar verebilirdim.

"Gidiyor muyuz?"

"Cadı Akademisi olduğundan bahsetmedim. Gidiyoruz." Linda ayaklandı ve beni de elimden tutup kaldırdı. Bu cadılarda enerjik olma durumu geçiciydi sanırsam.

"Mükemmel! Hadi, hazırlan o zaman. Sana güzel bir yolculuk yaptıracağım."

    —

    —

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
The WitchHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin