Merhaba güzel insan.. öncelikle kitabıma bir şans tanıdığın için teşekkür ederim. Lütfen kitabı okumadan ön yargılı davranma. İlk bölümlerde sıkılsan da sonradan seveceğini umuyorum. Bu kitap benim ilk deneyimim. Hatalarım olursa şimdiden affola. Neyse çok uzatmadan hikayeye geçelim.
Keyifli okumalar...
**********************
"Eda hadi artık geç kalacağız! İki saattir seni bekliyorum. Ağaç oldum meyve veriyorum artık" diye evin içinde adeta böğürdüm.
Çok sevdiğimiz (!) Okulumuz iki gün sonra açılıyordu ve bunun üzerine okul başkanı moral partisi veriyordu. Parti daha çok 11 ve 12. Sınıflar için. Biz de 12. Sınıfa geçtiğimiz için biz de davetliydik. Ve bu sene lanet olası bir üniversite sınavı vardı. Neyse ki derslerim iyi..
Abartısız söylüyorum yaklaşık 2 saattir Edayı bekliyordum. Hanımefendi dizi izlemeye dalmış ve hazırlanamamıştı. Salak kız.
Mutfağa gidip dolaptan elma aldım ve yemeye başladım.
Bu arada Eda benim çocukluk arkadaşım. Hatta arkadaştan daha öte. Kız kardeşim. Küçükken o bizim yan komşumuzdu. Beraber az oğlan çocuklarına sataşıp toplarını patlatmamıştık.
Edanın ailesi suan yurtdışında yaşıyor. Edaya her ay yüklü miktarda para gönderiyorlar. Kısacası zengin biçız.
Bende az zengin değilim hani. Ülkenin ileri gelen zenginlerinden Halil Soykanın ilk ve tek torunu Mira Deniz Soykanım. Benim ailem mi?
Annem ben 10 yaşındayken vefat etti. Babam ise.... O da beni annem öldükten yaklaşık 3 gün sonra anneannme bıraktı ve beni terk etti. Suan 18 yaşında reşit bir genç kızım. 3 yıl önce edayla bu yeni evimize taşındık.
Merdivenlerden topuk sesi gelince o tarafa döndüm. Kankam diye demiyorum efsane güzel olmuştu. (Multi: siyah olan edanın lacivert etekli olan miranın)
Mutfak amerikan olduğu için onu görebiliyordum. Yanıma geldi.
"Hadi hazırım ben" elimdeki elma çöpünü onun eline tutuşturdum.
"Bu ne be?"
"Seni beklerken meyve verdim ve verdiğim meyveyi yedim. Simdi sende onu çöpe atıyorsun ve geliyorsun. Arabadayım" dedim ve onu beklemeden arabaya bindim. Siyah Porsche. En sevdiğim.
Eda da gelip yanıma oturduğunda gaza yüklendim. Bizi alacak bi kavalyemiz bile yok. Lonet girsin. Gerçi üç tane var ama üçü de davar olduğu için bizi iki saat bekleyemeyeceklerini söylediler.
Okula geldiğimizde bahçe harika görünüyordu. Bahçe kapısında kocaman harflerle "SOYKAN KOLEJİ" yazıyordu. Evet okul bana ait ama ne gerek var yazmanıza okul binasının üzerinde yazıyor zaten. Neyse. Azıcık gözlerimi devirem.
Arabadan indiğimizde tüm gözler bize döndü. Valla okulum diye demiyorum. Hiç öyle bankaların üzerinde, kıyıda köşede yiyişenler olmuyordu. Ha bu okulda sürtük ve abaza olduğunu da değiştirmiyor. Okulda iki sene önce ben tarafından anons yapılmıştı. Böyle yiyişenlerin okuldan atılıcağıyla ilgili. O günden sonra bir kaç kişi okuldan atılmıştı. Daha da yiyişen olmadı.
Ama ayıp canım. Burda 9. Sınıflarda var ve onlar daha çocuk sayılırlar. Gidin evinizde yapın fan fini fon fonunuzu.
Bahçedeki çardaklar çok güzel bir şekilde süslenmiş ve aralarda bar masaları eklenmiş. Ortası da boştu. Dans falan için herhalde.
Bizim her zaman oturduğumuz çardağa gittiğimizde üç davar da burdaydı. Gözlerimi kısıp onlara baktığımda hemen bize yılışmaya çalıştılar.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Üvey İkizim
Teen Fiction*küfür içerir* ~~~~~~~kesit~~~~~~~~ "Şimdi sana çok özledim desem, vereceğin cevabı bilmiyorum. Ama çok özlüyorum. Anlatılır hâl değil inan. Yazamıyorum, arayamıyorum, sarılamıyorum, hiç öpemiyorum. Fakat öyle özledim ki, yer gök şahit. Herkes üzülü...