yolunu kaybetmiş bir kuş misali günlerimi geçiriyordum. niye mi? o gittikten sonra bende oluşan boşluk günlerimi siyaha boyamaya başladı. ben de bu siyahlıktan yararlanıp kendimi daha çok karanlığa kaptırdım. karanlığı daha çok benimsedim...
o benim her şeyim olmuştu. o benim diğer yanım; yaşayan ruh ikizim olmuştu. şimdi ise o ruh ikizim dediğim kişi beni terk etti. ben onu beni terk ettiği için onu affetmeme kararı almıştım. ta ki o güne kadar.
yine sıradan bir gün olarak okulun bankında çetem ile oturuyorduk. çetem Bilal'in saçma sapan soğuk esprilerine maruz kalıyordu. ha bide sabahtan belli kırmızı mercimeğin neden turuncu olduğunu tartışıyorlar. lan biz nasıl bir çeteyiz de böyle bir muhabbet ortada dönüyor. en sonunda dayanamadım.
-lan Bilal sus! yeter lan! hem sanane mercimeğin kırmızımı turuncu mu olmasından?
-abi biraz modern olup hayatın renkli yönlerinden bakmalıyız.
-ne rengi lan
-abi mesela şaçma tablolara bakıp dünyanın karmaşalarını görmeliyiz.
-Bilal bak biliyorsun ben seni tuval niyetine boyar; tablo niyetine duvara asarım. beni çileden çıkartma.
-tamam abi köpeğin olayım kızma. kölen olayım beni dul bırakma.
-Bilal!!!
-tamam abi özür dilerim. ha bu arada Can kocacım sen dün gece hangi karının kollarındaydın?
-Bilal senin var ya gelmişine geçmişini................. ne kocası lan sen benimle kafa mı buluyorsun? hem sanane benim kimin kollarında olduğum. seni mi gerdi lan? (resmen kükremişti.)
(Bilal biraz tırsmış ve rotasını Cüneyt'e çevirmiş)
-Cüneyt kankacım san bir şey sorabilir miyim?
-tabi sor gereksiz.
-kanka adamın biri Hindistan da yürüyormuş. kafasına buda heykeli düşmüş. ne demiş?
-ne demiş?
-işte ben de sana soruyorum ne demiş?
-olum bilsem sorar mıyım.
-tamam kanka kızma . bak demiş ki: başıma buda mı gelecekti?(Bilal kendi yaptığı espriye kahkalarla gülerken)
- ben anlamadım
-buda heykel ama cümlede olay olarak ya...
-lan anlamıyorum.
-lan ben senin zeki dediğin kafanı ............. bir de ortalıkta zekiyim diye geçinirsin. sen var ya hiçbir bok bilmeyen malın tekisin.
-lan Bilal!!(Cüneyt Bilal'i kovalamaya başladı. ama daha Bilal hızlanamadan Cüneyt onu yakaladı ve dövmeye başladı.buna katlanamayan sert çocuk Can ikisinin yakasından tutup yerlerine oturttu.)
-hele bir buradan kalkın ben Emir abiden izin alıp sizi döverim. döverken de hiç acımam bilirsiniz. (ikisi kafasını sallayıp onayladılar. daha sonra Can Emir'İn yanına oturdu. Emir kolunu Can'ın omzuna attı ve)
-aferin benim koçuma.
-sağol abi.
biz içimizde yine sohbete dalmışken dikkatimi güzelliğiyle etrafına renk saçan biri çekti. ben daha dikkatli baktığımda Azra olduğunu anladım. Azra buradaydı. bana nefes almayı öğreten kadın buradaydı. ama neden beni terk ettikten sonra yine bana gelmişti. daha dikkatli baktığımda yüzünde, kollarında, bacaklarında yaralar vardı. ne olmuştu? benim Azra'ma ne olmuştu. bir anda gözleri beni buldu ve ben hemen bakışlarımı sertleştirdim. o benim bakışlarımdan korku ve kafasını çevirdi. nasıl yani? Azra benim sadece bakışlarımdan mı korktu? birden yanına bir kız geldi ve onu sınıfa doğru çekmeye başladı. ama bana hiç bakmadı. ben beni tanımamasına mı şaşırayım yoksa benden korkmasına mı şaşırayım. neyse zil çaldı ve sınıfa girdik. Azra kendini tanıtmak için tahtaya çıkarken söyledikleri karşısında afallasam da inanmayıp bunu tenefüste bu konuyu ona soracaktım. tenefüs zili çaldı ve onu kolundan tuttuğum gibi dışarıya sürüklemeye başladım.çünkü mantığım yine bana oyun oynadığını söylüyordu. bende ondan bunun hesabını soracaktım.onu her zaman oturduğum banka oturttum. ufak bir çığlık attı. ben sert bir bakış atınca sustu. ben gözüm dönmüş bir şekilde ona sorular sordum. o bana kafa tuttu ama bir değişiklik vardı.bu değişiklik benim Azra'ma göre değildi. ben işte o zaman onun hafızasını kaybettiğine inandım. yüz ifademi sert tutmaya çalışsam da içimde bir şeyler koptu. buna emindim . bu hissi en son o gittiğinde hissetmiştim.bu da iki olmuştu. ben üç olmasına izin vermeyecektim. ben bu duygudan bıktım. arkamı dönüp gittim. sanki sonsuzluğa gidiyormuş gibi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MAVİ GÖZLER
Storie d'amoreHAYATTA SİZLERE NEFES ALMAYI ÖĞRETEN OLDU MU? AZRA'NIN VE EMİR'İN OLDU. AMA BULANA KADAR NE ACILAR ÇEKTİLER!!!!!