1.Bölüm: Boseong

24 1 0
                                    

Son bölüme kadar tek yazar notu:
EXO-Promise live (EXO ve L'lerinin marşı ile başlamak istedim.  EXO'dan farklı olarak ben düzenli veya güzel bir şey yapacağıma söz vermiyorum fakat okusanız da bir şey kaybetmeyeceğinizi umuyorum. Tahminen 10+1 bölümlük olacak. Bölümler haftada bir veya iki gelir. Kurgunun tahmin edilebilir olduğunu düşünüyorum ama bir sürü sürpriz yumurta var ki bu benim gözümde bu fanfici az daha okunabilir kılıyor. Yazım ve noktalama yanlışı varsa lütfen haber verin. Hemen düzeltirim.
İlk iki bölümün sıkıcılığına katlanırım diyorsanız teşekkür ederim :"). Başlangıçlarım biraz uzun oluyor maalesef ama elimden kadarıyla özetlemeye çalıştım.
Bu arada EXO'yu yeni tanıyanlar için küçük bir hatırlatma, isim hafızam kötü olduğundan ben başlarda zorlanmıştım.
Kai= Kim Jongin veya lakabıyla Nini
D.O= Do Kyungsoo
Xiumin= Kim Minseok
Chen= Kim Jongdae
Lay= Zhang Yixing
Suho= Kim Junmyeon
Sanırım başka sahne adı farklı olan yok. İyi okumalar : ) .
-Pengu

Hayatta bazı anılar vardır ki, acı tatlı gülümsersin onlara. Nostaji kiminin sevdiği kiminin ise geçmişini reddettiği değişik bir duygudur. Özlem olamayacak kadar neşeli, mutluluk olmayacak kadar da hüzünlü, zamanın kayıp gittiğini hissetmektir benim gözümde.
Bugün de odamda, zamanın durduğu günlerimde azıcık nostaji yapmaya karar verdim.

İlk hoşlandığım kişi Cho-Lee'ydi. Hakkında çok bir şey hatırlamama rağmen sürekli giydiği sarı çiçekli elbisesi gözümün önümde hâlâ. Ön dişi çıktığı zaman dalga geçenleri dövdüğüm için babam oyun konsolumu elimden almıştı. Okuldan ayrıldıktan sonra hiç görmedim onu.

İkincisi lisedeydi, adı Donghyun'du.
O zamanlarda kabul edememişim erkek tenis klübü başkanını.
İnsanlara güven veren gülüşü ve hafif mizahı bile gözüme batıyor deyip nefret duyduğumu düşünmüştüm. Şimdi bakınca ne kadar aptalım.

Üçüncüsü üniversite zamanı. Arkadaşım tanıştırdı leş gibi alkol kokan bir partide.
Bon-Hwa belalı kızın teki olabilirdi ama birçok ilkimi de onla yaşadım. Verdiği anılar ayrıldıktan sonra bile benim için çok değerlidir.

Ondan sonra hiç kimseden hoşlanmadım. Hiç, hemde hiç!
Bir daha da olabileceğimi düşünmüyorum; çünkü evet, hoşlanmadım fakat aşık oldum ışıktan çiçeklerle süslenmiş Kyungie'me.

O Cho-Lee'den daha kırılgan. Donghyun'dan daha ulaşılmaz.
BonHwa'dan ise çok daha belalıydı  kısacık boyuyla.
Mezarlıkta oturup parlak gözyaşları ile altındaki papatyaları sulayan bir peri Kyungsoo. Sessizlik en büyük dostu, ben ise sevdiği adamdım.
Çakıl taşlarından dizilmiş hikayemiz ise ben yirmi dört yaşıma girdiğimde başladı.

Teyzem Boseong'da küçük çay bahçeleri ve turistler tarafından işgal edilmış bir köyde yaşar. Eskiden benim de yaşadığım gibi.
Yanlış anlaşılmasın, ailem şu an gayet sağlıklı ve keyfi yerinde. Teyzemle yaşamam onların öldüğü anlamına gelmez. Sadece ben ikinci sınıfa giderken annem hastalıkla savaşan bir kadındı, babam ise maaliyeti ile. Beni ve ablamı küçük köyümüze bırakmışlardı yaklaşık sekiz yıl kadar.

Tavuklu teyzeyle bindiğim otobüs de o küçük köyümüzden başka yere gitmiyordu.

"Şu tavuğu kesip yemek istiyorum."
diye mırıldandım.
Otobüste çalan sesli geleneksel müzik ve durmak bilmeyen gıdaklamalar kelimelerimi örtmüştü neyseki.
Ya da ben örttüğünü sanmıştım.

"Bir şey mi dedin yavrum?"
Kadın tavuğunu bebeğiymişcesine sarmış, bana kötü kötü bakıyordu.
"Şey, hayır."
Utanarak karşı tarafa döndüm. Parmaklarım istemsizce bavulun kilidiyle oynamaya başlamıştı. Kadının o yaşta kulaklarının bu kadar iyi duyması ise ayrı bir mevzu.

Papatya HırsızıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin