Yolculuk

24 2 0
                                    

Yolculuk başlamıştı artık. Annem, babam ve kardeşim mutlu mutlu son ses şarkı açıp eşlik ederek dinliyorlardı. Bense kulaklığımı takmış camdan dışarıyı seyrediyordum.Serkan'la konuşmalarımı düşünüp duruyordum. Acaba dinlemelimiydim onu? Ne diyecekti. Neden ben suçluymuşum gibi davranıyordu. Anlam veremiyorum. 2 senedir çıkıyoduk ve evlendiğini öğrenmiştim. Hemde biz çıkarken, benden ayrılmadan yada bir açıklama yapmadan. Çok üzgünüm. Bir senedir çıkmış olsakta ben kendimi bildim bileli onu seviyorum. İlkokuldan beri aynı sınıftaydık, bazen aynı sırada bile. Serkan her zaman cool görünümlü birisiydi hiç yüz vermemişti bana. Ama bir sene önce teklif etmişti ve bende seve seve kabul etmiştim tabiiki. Seviyordu beni, yada iyi oynamıştı ne bileyim. Sevse başkasıyla evlenmezdi heralde..

''Dünyadan Nil'e Dünyadan Nil'e'' kardeşimin sesiyle bu düşüncelerden kurtuldum. Hiç kimseyle muhabbet edecek havamda değildim. Yıllarımın geçtiği, çocukluğumun geçtiği kasabamdan ayrılıyordum. Ne kadar Serkan'dan uzaklaştığıma sevinsemde, bir sürü arkadaşım vardı orda. Ve belki de onları bir daha hiç göremeyecektim..

''Hadi ama Nil kendine gel artık, yeni okul, yeni arkadaşlar kısacası yeni hayat! Sencede heycanlı değil mi?'' dedi babam dikiz aynasından bana bakarak.

''Bana kimse yeni hayat isteyip istemediğimi sormadı baba. Bunlar sizin için geçerli benim için değil.'' dedim gözlerimi devirerek. Babam'a oldukça iyi bir iş teklifi gelmişti İstanbul'dan. Annemle karar verip -bana hiç sormadan- kabul etmişti bu teklifi. Sonuçta benimde hayatım değişecekti. Ama kimsenin umrunda değildim. Kardeşim küçük daha 6 yaşında. Ayrılacağı arkadaşları, yada okulu yok. Ama benim burda kurduğum bir düzenim var! Üstelik lise 3'e gidiyorum. Bir sene daha bekleyemediler mi yani !

''Kızım oraya gidince bu söylediklerine pişman olucaksın! Muhteşem bir hayat bizi bekliyor.'' dedi annem söylediklerimi pek takmayarak. Cevap vermedim. En iyisi sessiz kalmaktı. Belkide dedikleri gibi olurdu. Huzurlu bir hayatım olurdu. Serkansız mutlu olurdum belkide..

Ben bunları düşünürken birden kulaklığımdan çalan şarkı durdu. Ceren arıyordu. Ah tanrım! Sesini duyarsam hıçkıra hıçkıra ağlayacağımı biliyordum, ama yinede açtım telefonu sonuçta o benim en yakın arkadaşım!

''Alo Nil'' dedi. Şuan ağlamamak için zor durduğunu anlayabiliyordum.

''Efendim'' dedim. Bir süre sessiz kaldık.

''Ceren, yapma böyle şuan ağlamamak için zor durduğunu anlayabiliyorum. Hiç görüşemiycez diye bir şey yok! Gelirim tatillerde. Hem sende gelirsin bak hep İstanbul'u görmek isterdin. Bize gelir kalırsın gezeriz. Lütfen böyle düşün dayanamıyorum sana biliyorsun'' dedim. Açıkcası bu söylediklerime pek inanmıyordum. Ceren'i asla istanbul'a yollamazlardı. Daha evinden bile çıkmasına doğru dürüst izin vermiyor ailesi. Bende tatillerde gidebilirmiyim bilmiyorum. Annem hep nefret ederdi eski evimizden. Hatta evden çıkarken bu kasabaya bir daha adımımı bile atmayacağım demişti. Kimsenin duymadığını sanıyordu, ama ben duymuştum. Bu şartlar altında görüşmemiz imkansız gibi bir şeydi sanırım. Ve buda benim canımı çok yakıyordu.

''Ah Nil! Ne yapacağım ben sensiz..'' dedi. Bir süre sustu sonra tekrardan konuşmaya başladı.

''Neyse kendine iyi bak dostum, her fırsatta ara beni. Bende seni arayacağım. Bir telefon kadar uzağındayım unutma!'' dedi kısık bir sesle.

''Evet yavrum biliyorum, sende kendine iyi bak!'' dedim ve kapattım. Daha fazla konuşsam telefon salya sümük olabilirdi.

Annemler gözlerini dikmiş bana bakıyorlardı. Ceren'le olan samimiyetimizi biliyorlardı. Heralde ağlamamı bekliyorlardı. Ama dayandım, ağlamadım. Bundan sonra ağlamayacağım, alışacağım. Hem ayağıma Serkan'ı hayatımdan çıkarmak için bir fırsat gelmişti.Ve ben bu fırsatı kullanacaktım. Ne kadar canım yansada, dayanacaktım. Çünkü ben buyum. Herşeyi hatta zamanında kanseri yendiğim gibi Serkan'a olan aşkımıda yenecektim..

Bi kaç saat sonra babam birden arabayı durdurdu. Sanırım artık İstanbul'a gelmiştik. Kulaklığımı çıkardım. Zaten artık telefonumun dayanacağını sanmıyordum şarjım çok azdı.

''Ah evet gördüm baba İstanbul yazan tabeleyi gördüm. Geldik değil mi?'' dedi kardeşim heycanla bağırarak. Çok heycanlıydı ufaklık.

''Evet oğlum yarım saate yeni evimize varacağız, ama şimdi biraz benzine ihtiyacımız var.'' dedi babam yüzündeki tebessümü kaybetmeyerek.

Evet gelmiştik, artık İstanbuldaydık. Ve ben şimdiden onu çok özlemiştim..

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jul 04, 2014 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

HİCRANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin