c2-1

738 14 0
                                    

Burnumdan akan kan tişörtüme  damlarken gözlerimden yaşlar süzülüyordu. Ayağı kalkıp banyoya ilerlerdim. Kanları temizlerken tişörtümü çıkarıp makinenin önüne attım. Burnumu iyice yıkayıp aynadan kendime baktım. Yolun sonundaydım. Devam etmek için hiç bir sebebim yokken ne diye daha ayakta dikiliyordum? Kapı yumruklanmaya başlayınca gözyaşlarımı sildim. "Mehmet yalvarırım rahat bırak kızı!" diye bağıran annemin sesiyle banyonun kapısını açtım. Babam bana nefretle bakarken annemi yana itti ve saçımı tutup beni kendine doğru çekti. "Kime söyledin benden dayak yediğini!" diye bağırdı. "Kimseye söylemedim!" diye bağırdım bende. "Yalancı!" deyip kafamı duvara vurdu. Gözlerim anlığına kararırken "Yemin ederim kimseye demedim.." diye fısıldadım. "O zaman o şerefsiz nereden duydu ha?" derken kafamı iki yana salladım. "Bilmiyorum." demem ile saçımı bırakıp elimi duvara vurdu. Anneme bir bakış atıp odadan çıktı. Annem ağlayarak yanıma gelirken gülümsemeye çalıştım. "Kızım.." derken alnıma bakıyordu. "İyiyim anne. Biraz dinlenebilir miyim?" derken burnunu çekti, kafasını olumlu anlamda sallayıp "Tamam yavrum." deyip odadan çıktı. Olduğum yere çöküp sessizce karşıya baktım. Ay ışığı odamı aydınlatırken ben hıçkırarak  gözyaşlarımı döktüm. Hayatın bu kadar acımasız olması şart mıydı? Yoksa bu acımasızlığını tek bana mı gösteriyordu? Telefonum çalınca yorgunca bir nefes alıp verdim. Ayağı kalkıp yatağıma ilerlerdim. Yatağın üzerine oturup arayana baktım. Biraz daha çaldıktan sonra telefonu elime aldım ve açtım. "Ne diye telefonu hemen açmıyorsun?" "Uyuyordum.." diye yalan attım ortaya. Yoksa bu yorgun ve çatallı sesimin bir açıklaması olmazdı. "İlayda yalan söylediğini biliyorum." deyince gözlerimi sımsıkı yumdum. "Yalan söylemiyorum." dedim titreyen sesimle. "Aşağı in. Aşağıdaki parkın oraya geliyorum. Konuşalım." deyince o görmese de kafamı salladım. "Tamam geliyorum." deyip telefonu kapattım. Yavaş adımlarla banyoya ilerleyip elimi yüzümü yıkadım. Dolaşmış saçlarımı tepeden topuz yapıp bıraktım. Alnımda ki morluğa hiçbir şey yapmadan banyodan çıktım. Pijamamın üzerine siyah hırkamı geçirip annemin yanına ilerlerdim. "Anne, babam yok mu?" diye sordum yavaşça. Annem bana bakıp "Yok kızım. Gel rahat rahat otur. Meyve getireyim de yiyelim." dedi. Mutluymuş gibi davranıyordu. Üzülmemi istemiyordu. Gülümseyip "Aşağı inmem lazım. Hemen gelirim sonra beraber yeriz." dedim. Kafasını 'Tamam' anlamında sallayıp "Geç kalma." dedi. Evden çıkıp spor ayakkabılarımı ayağıma geçirdim. Aşağı inip dışarı çıktım. Soğuk hava içimi ürpertirken gülümsedim. Yavaş adımlarla parka ilerlerledim. Parkın girişinde ki iki kişiye bakıp gülümsedim. O iki kişi benim hayatımda ki en güzel şeylerdi. Hızlıca yanlarına gidip önlerine dikildim. Nisa beni görür görmez sarıldı. Kerem bana kaşlarını çatmış bakarken omuz silkip gülümsedim. Nisa benden ayrılınca "Sadece Kerem gelecek sanıyordum." dedim. Kerem ağzını açıp birşey demeyince Nisa'ya baktım. "Neler oluyor İlayda?" diye sordu. Gülümseyip "Bir şeyler olmuyor." dedim. Kerem birden işaret parmağı ile alnımdaki şişmiş morluğa dokununca acıyla bağırdım. "Bir şey olmamış hali bu mu? Niye dövdü seni ha?" deyince kaşlarımla Nisa'yı işaret ettim. "Artık hepimizin bilmesi gereken şeyler var İlayda. Neler oluyor anlat." diye bağırdı Kerem. Nisa bana şaşkınca bakıp "Kim dövüyor seni?" diye sordu. Gözlerimi sımsıkı yumup "Babam.. daha fazla anlatamam. Lütfen sormayın.." deyip gözlerimi açtım. Gözyaşı yanağımdan süzülürken "Lütfen beni anlamaya çalışın." dedim. Geri geri adım atıp "Gidin artık." dedim ve arkamı dönüp onlardan koşarak uzaklaştım.

🌺

Alarmın sesiyle gözlerimi araladım. Telefonumu yerden alıp alarmı kapattım. Gözlerimi sımsıkı yumup tekrar açtım. Yataktan kalkıp banyoya ilerlerdim. Elimi yüzümü yıkayıp okul kıyafetlerimi giydim. Aynaya bakıp saçlarımı karıştırdım. Saçlarım belime geliyordu. Saçımı tarayıp yukarıdan at kuyruğu yaptım. Banyodan çıkıp yatağımın kenarında ki çantamı aldım ve evden çıktım.

🌺

"İlayda!" sesiyle arkamı döndüm. Nisa yanıma koşarak geldi. "Dışarıda kavga var. Gel de izleyelim." deyip gülümsedi. Kafamı olur anlamında sallayıp Nisa'nın beni çekiştirmesine izin verdim. Bahçeye çıkınca yuvarlak oluşturmuş toplumun arasına girdim. Elimde ki simidi Nisa'nın ağzına tıkıştırıp "Kim kavga ediyor?" diye sordum. "Bahadır ile Engin." dedi Kerem. Arkamı dönüp Kerem'e baktım. Kerem kolunu omzuma atarken gülümsedim. Bir kız çığlığı gelince oraya baktık. Bahadır'ın sevgilisi Elif koşarak buraya geliyordu. Kavganın ortasına dalıp Engin'in kolunu tuttu. "Bırak Bahadır'ı!" diye bağırınca Engin onu itti. "Defol git lan!" diye bağırdı. Elif okulda sessiz kızlardandı. Fazla arkadaşı yoktu ama bizimle arası iyiydi. "Nisa gel Elif'i alalım" deyip Kerem'in kolunun altından çıktım. Kerem kolumdan tutup "Durun şurada." deyince "Kız dayak yiyecek Kerem." deyip kolumu çektim. Kavganın içine girip Elif'in kolundan tuttum. Elif bana bakıp "Ne olur durdur şunu. Öldürecek onu." derken ağlıyordu. "Elif, aralarına girmeyelim." demem ile iki koluma da asıldı. "Yalvarırım İlayda. Al Engin'i, ne olur.." deyince Nisa'ya baktım. "Elif.." dememe kalmadan Nisa koluma dokunup "Elif ile ben ilgilenirim sen durdurmaya çalış.." deyince "Ben nasıl durdurayım!" diye bağırdım. "Ne olur İlayda.." güçsüz çıkan sesine karşılık Engin'in koluna dokundum. Hırsını alamamıştı ki daha da hırslanıyor daha da hızlı vuruyordu ona. "Engin bırak Bahadır'ı!" diye bağırdım. Kolundan tutup çekmem ile bana baktı. Kolunu çekmeme izin verip Bahadır'ın üzerinden kalktı. "Dua et Elif var lan!.." deyince onu kavganın ortasından çektim. Okulun arkasına ilerleyip kolunu bıraktım. Tam arkamı dönüp gidecekken kolumdan tutuldum. Boynum da hissettiğim nefes ile irkildim ve yerimden kıpırdayamadım

"Beni kavganın ortasından çekmeni ödeteceğim küçük hanım."

🌸

Vuah bu kitabın da ilk bölümünün sonuna geldiiiiik. Değişik ama güçlü bir kurguyla karşınızdayım. Umarım beğenmişsinizdir. 😂💕



c2 // Texting (Tamamlandı..)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin