∆3∆

435 48 107
                                    

O günden sonra genç adam aradaki mesafeyi korumuştu. Metalik gözlerin sahibi birkaç kez konuşmayı denese de başarısız olmuştu. Genç adam işi olduğunu veya meşgul olduğunu, bazen de direkt konuşmak istemediğini söyleyip gidiyordu.

Ödev teslimine pek bir zaman kalmamıştı. Bu da demekti ki büyük olanın evden gitmesine az kalmıştı. Genç adamın aklının bir tarafı gizemli adamla konuşması için baskı uygulasa da, diğer tarafı ona galip geliyor ve konuşmasını engelliyordu. Evet; o gece neler olduğunu, gizemli adamın hayatındaki gerçekleri merak ediyordu ama hayatında neler olduğunu anlatmak istemeyen, adamın ta kendisiydi. Genç adama güvenmiyordu belli ki.

Genç adam kafasını sıraya gömdü ve ofladı. Neyse ki sınıf boştu, diğerleri henüz gelmemişti. Birkaç gün içerisinde ödevin hazırlanması ve verilmesi gerekiyordu. Ama ortada verebileceği bir ödev yoktu genç adamın. Defterine yazdığı notlardan bir resim çıkarabilirdi ama istemiyordu. Eğer onları kullanarak bu ödevi yaparsa, metalik bakışlı adamın yalanlarını kabullenmiş gibi hissedecekti. Genç adamın istediği bu değildi. Ödev umrunda bile değildi belki de. Şu sıralar aklında dolaşan tek şey, yine o metalik gözlerdi. Histerik bir şekilde gülümsedi genç adam. Tekrar başa dönmüştü.

Sınıfa giren birkaç kişiyle düşücelerini dağıttı. Düşündükçe daha çıkmaz bir yola giriyordu sanki.

•••

Genç adam eve geldiğinde hafif bir korkuyla açtı kapıyı. Metalik gözlerin sahibine kırgın olabilirdi, onunla konuşmuyor olabilirdi ama o gün olduğu gibi birden ortadan kaybolması onu korkutuyordu. Ya da geri döndüğünde yine o halde gelmesinden korkuyordu.

Kapıyı kapattı ve sakin adımlarla içeri girdi genç adam. Tuttuğunu bile fark etmediği nefesini dışarı verdi rahatça. Buradaydı. Her zamanki gibi koltukta uzanıyordu. Kolunu gözlerine kapatmış yatıyordu. Genç adamın geldiğini duymuş olacak ki hareketlendi uzanan beden. Genç adamsa gördüğü hareketlenmeyle hızlıca odasına girdi. Arkasından seslenen bedeni göz ardı ederek.

Odaya girdiğinde çantasını bir kenara koydu ve üzerindeki hırkayı çıkarıp kenardaki koltuğa fırlattı genç adam. Ardından yatağın ucuna oturdu ve kafasını elleri arasına aldı. Birkaç gündür zihni fazla doluydu ve dersler de ağır geliyordu bir yandan. Dirençli bedeni yorgun düşmüştü. Kafasını elleri arasından kaldırıp ellerini geriye yasladı ve kafasını arkaya attı. Bir süre için beynini çıkarıp kenara koymak istiyordu ama bunu yapamayacağını biliyordu, bu onu daha çok üzüyordu. Kapının açılma sesiyle kapattığı gözlerini açtı genç adam ama hemen geri kapattı. Kimin geldiği belliydi.

"Kapı çalmayı bilmiyorsan, öğrenmelisin."

"Benimle konuşmadığın için, çalsam bile cevaplamazsın diye düşündüm."

Genç adam küçümser bir gülümseme yerleştirdi yüzüne. Madem konuşmadığının farkındaydı, odaya niye gelmişti ki?

"Doğru düşünmüşsün. Dışarı çık."

"2 hafta olmak üzere ve hala korkunç bir ev sahibisin."

Genç adam sinirle gözlerini açtı ve kafasını kaldırıp metalik gözlere baktı. Konuştuğundaysa gözlerindeki sinirden eser yoktu.

"Hala sadece bir ev sahibiyim değil mi?"

Derin bir nefes aldı ve devam etti.

"Üzgünüm. Yorgunum ve dinlenmek istiyorum. Odamdan çıkabilir misin?"

Genç adam karşısındaki adama fırsat vermeden tekrar konuştu.

"Eğer açsan dolapta bir şeyler bulabilirsin. Ya da bir şeyler sipariş et dışarıdan. Edersen bana bir şey söyleme yemeyeceğim."

DREAM. | 2minHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin