[Fiillerden oluşan başka bir bölüm daha. Üzgünüm.]• • •
Elleri ceplerinde, sırtını arkasındaki kalorifere yaslamıştı. Yanında birkaç arkadaşı vardı. İçlerinden sarışın olanı gülümseyerek diğerlerine bir şeyler anlatıyordu. Anlatılanları Dylan dinlemiyordu bile. Gözlerini kısmış biçimde Thomas'ı izliyordu, yalnızca ona odaklanmıştı.
Aklı dün gece söylediklerindeydi. Kaya'ya gerçekten gidecek miydi?
Thomas kumral saçlarını gülümseyerek düzeltti. Yanındaki kıza gülümsemişti. Oturduğu sandalyeden hafifçe kumral saçlı kıza eğildi, bir şeyler söylerken saçlarını şirince karıştırdı. Kız onu "Yapma." dercesine bileğinden tutarak itti. Gerçi, kız da gülüyordu. Halinden gayet memnun gibiydi.
Dylan yutkundu. Gözlerini onların üzerinden çekti. Canı yanıyordu, Thomas'ı başkalarıyla uzaktan izledikçe gönlü kavruluyordu. Yanındakilere döndü, göğsündeki ağırlığı hafifletmek adına sohbetlerine odaklanmaya çalıştı. Tyler gözlerini büyüterek ve komik jestler yaparak konuşuyordu.
"Ben kızı havada karada amansızca götürürken Dylan kör kütük sarhoştu." Güldü ve Dylan'ı işaret etti. "Ben de öpsem nolur ki ya, diye sordu bana. O ara aramızda uzun ve o kadar anlamsız bakışmalar geçti ki bir an beni öpmek istediğini sanmıştım." Diğerleri kahkaha attığı sırada Dylan kıkırdadı, Tyler ise yüzünü ekşiten bir ifade takındı. Ardından diğerlerine katılarak güldü. Britt yeniden konuşmaya devam ederken gülümseyerek Dylan'a bakıyordu. Dylan omuz silkti, önüne döndü. Britt'den fazla haz almıyordu lakin jest ve mimiklerinde olmasa da onunla konuşurken kelimelerine dikkat edebiliyordu.
Görme kürelerini yeniden Thomas'a çevirdi ve birden gözleri refleksmişcesine büyüdü, nefesi kesildi. Bu, ilk defa oluyordu. İlk defa göz göze geliyorlardı. Dylan canevini armağan ettiği kişiye bakarken Thomas adeta bir yabancıya bakıyordu. Bu doğruydu. Dylan, Dylan olarak Thomas'a yabancıydı ve Thomas, Turuncu'yu tanıyordu. Turuncu'ya acılarını açmıştı, Dylan'a değil.
Dylan aklından geçenleri bir sıraya koymayı denedi ve çok geçmeden Thomas bakışlarını onlardan ayırdı. Sandalyesinden kalktı ve ellerini ceplerine koyarak kapıya doğru ilerlemeye başladı. Yanında az önceki kız yoktu ve Thomas, parlak bir noktaya bakarcasına gözlerini kısmıştı. Aklında bir şey vardı, bunu Dylan da hissetmişti.
Kapıyı araladı, dışarı çıktı. Dylan Thomas'ı boş bırakmayı düşünmüyordu. Çıktığı gibi dikeldi ve diğerlerine hiçbir şey söylemeden kapıya yöneldi.
• • •
Thomas, sürekli çevresine bakıyordu. Gözleri Turuncu'yu arıyordu. Görse sanki, tanıyacakmış gibi...
Thomas dürüsttü, söylediklerinin arkasında dururdu. Belki söz vermez, verdiği sözleri duyguları değiştikçe tutamazdı ama söylediklerinin tüm gerçekliğiyle arkasında olurdu. Dün gece Dylan'ı Kaya'yı öpmekle tehdit etmişti ve bugünse Kaya'nın yanına gidecekti.
Tehdit konusunda pişman mıydı?
Fazlasıyla. Kaya'yı öpmek istemiyordu. Sırf Turuncu'nun kim olduğunu öğrenmek için boktan bir tehdit savurmuştu ki Turuncu maskesini düşürmemişti bile. Lakin ne kadar öğrenmek için olsa da söylemişti bir kere, yapacaktı.
Telefonuna ara ara bakıyordu. Belki vazgeçer ve maskesini düşürür diye düşünmeden edemiyordu. İçinde garip bir his vardı, yüreğini rahatsızca gıdıklayan bir histi. Belki heyecandandı, belki de ihanetten....
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ANONYMOUS BxB
FanfictionYarı Texting | Dylmas Anonim: Ah, Thomas. SangsterThomas: Ne? Anonim: Eğer gülümsediğinde dudaklarının kenarında oluşan o, küçük V'ler nefeslerimi titretmese bu k...