Alime Nur Salihoğulları
''Nihayet'' Şule'yi kapıda gördüğümde tüm sinirim gitmişti.Kocaman kahverengi gözleriyle her zaman ki gibi ışıldayarak bakıyordu. ''Ay hafız, çok mu özledin beni? Kıyamam.'' Dudaklarını büzerek söylediği sözler üstüne kocaman sarıldı.Şule kimseye sarılmazdı ki.Kesin bi'şeyler peşindeydi ve ben planını anlamakta geç kalmamıştım.Kulağıma doğru ''Hmm,birileri seni sinirlendirmiş,gözlerin ateş ateş bakıyor. Görev bende patron.007 Kasap, Şule Kasap'ta.'' Şakayla karışık ciddi sözlerine gülmemek için dudaklarımı birbirine bastırdım. ''Soyadın çok havalı Şule,tam bu iş için.'' ''Kanayan yarama bir de sen vur, vur vur inlesin sağır kulaklar.'' Bu kız ciddi olmayı hiç bir zaman tam anlamıyla beceremeyecekti.Şarkı söyleye söyleye girdiği salonda herkesi başıyla selamlayıp ''Selamünaleyküm cemaat-i müennes*'' dedi. Şule'yi garipseyen misafirlerimiz eşliğinde annem sevecenlikle ''Ve aleykümselam kızım,hoşgeldin.Gel bakalım yanıma.'' Annemin üçlü kanepede eliyle hafifçe vurduğu yere gidip oturdu. ''Eee nasılsınız gönlünü bilemediğim yüzü güzel insanlar?'' Şule'nin uslu durmayacağı çoktan belli olmuştu.Bana laf sokmada geri kalmayan Nebahat Teyze göğsünü gere gere cevabını vermeye hazırlandı.''Şükür gönlümüz de yüzümüz kadar güzeldir hanım kızım,iyi diyelim iyi olalım. Sen nasılsın peki?'' Nebahat Teyze'nin altta kalmayarak verdiği cevap üstüne Şule başını eğip mahmur mahmur bakmaya başladı. ''Ah ahh,nasıl olayım teyzem.Yedi bitirdi üniversite bizleri.Oysa kız kısmı okumaz ki! Varmı tanıdığın bildiğin eli yüzü düzgün işinde gücünde bi'oğlan,he kendi oğlun falan varsa da olur!'' Söylediği sözler üstüne bana dönüp 'işte başlıyorum' dercesine gözünü kırptı. Annem de Şule'nin niyetini anlayıp hafifçe kıkırdamıştı.Kadınların bana görücü gelip gelmediğini en iyi bu şekilde anlayabilirdik ve Şule rahatça bu görevi üstlenmişti.Nebahat Teyze bembeyaz olan yüzü ve titrek çıkan sesiyle ''Bilemedim ki kızım şimdi var mı yok mu.Bir tane oğlum var ama onu da başkasına düşündüydük.'' Nebahat Teyze'nin yengeme bakışları üstüne plandaki ilk adımın başarıyla tamamlandığını anlayıp arkama yaslandım.Bu kadınlar bana görücü gelmişti ve Şule onları gidesiye kadar rahat bırakmayacaktı.Tam söze girmişti ki çalan telefonuna bakıp ayağa kalktı.''Çok özür dilerim açmam gerek'' Salondan tam çıkacakken Nebahat Teyze'nin omzuna vurup ''Kız ben seni çok sevdim.'' demesini ben dahil kimse beklemiyordu.
Yekta Kemal Güvenel
Kapıda gördüğüm yüzle birlikte içimde soğuk rüzgarlar esmeye başadı.Soğuk,kuru...Her esişinde ruhumu alıp götüren türden.Gözlerimin önünde beliren hayalle kayboldum kendi içimde .Adını dahi bilmediğim bu kızla gelecek hayalini imkansızlaştıran mantığıma inat bedenim titredi.O titreyiş beni bilinmezliğe hapsetti, kurtulmak için çırpındığım bilinmezliğe. Titrek çıkan sesimle bir araya getirdiğim harflerle ifade etmeye çalıştım durumumu ya da durumsuzluğumu. ''Özhan,o kim?'' Ne istiyordum ki cevap olarak? Ne geçecekti elime ya da umudumu köreltme yönünde adım mı atacaktım? Cevabını bilmediğim sorulara yenilerini ekleyerek o'na, o kıza karşı düşüncelerimi biraz daha ilerletiyordum. Yapmamam gerektiği halde. ''Kim?Göremedim ki ya.N'oldu ki?'' Cevap verebilir miydim? Bende bilmiyorum ne olduğunu diyebilir miyim? Özhan kayboldum diyebilir miyim? Elimle gözlerimi kapatıp ''O olabilir,gördüğüm kız olabilir.Öğrenmemiz lazım.'' dedim.Dedim de bittim,eriye eriye bittim.Neden lazım,niye, niçin?Saçmalıyordum,evet tek açıklaması saçmalık. ''Abi,of n'aptın sen? Bi'saniye.'' Özhan'ın sitemlerinden çok kendi sitemlerimi dinliyordum.Yaptığıma dair sitemleri.Ne yapmıştım ki ben? Saçmalamıştım sadece.Ya da sadece kendimi tatmin ediyordum. ''Alo...Şule sana kapıyı kim açtı?'' Bu soruydu hayatımın pusulası.Hissetmiştim.Bulmuştum o kızı,aklımdan çıkaramadığım minik yüzlü kızı.Melek bakışlı kızı. ''Anladım,anlatırım ben sonra sana.Görüşürüz.'' Telefonunu kapattıktan sonra Özhan'a baktım.Nasıl baktığım,neyi duymayı beklediğim değildi önemli olan.Önemli olan neydi onu da bilmiyordum ya! ''Alime Nur açmış kapıyı.Emin misin o kızın Alime olduğuna?'' Alime,Alime Nur...Duymak istediğim bu muydu hala bilmiyordum. ''Kim bu kız ,tanıyor musun?'' Özhan'ın garip bakışları altında sormuştum bu soruları. ''Anlatacağım ama burada olmaz.Hadi bi'şeyler içmeye gidelim,o zaman konuşuruz.'' Bekleyemem Özhan,sabredemem ama bunları sana söylemeye cesaretim de yok.Anlasan,ruhumun donduğunu anlasan ne de güzel olur!
Alime Nur Salihoğulları
Şule geri döndüğünde kaşlarını çatmış anlamayan gözlerle bana bakıyordu.'N'oldu' dercesine başımı salladığımda ellerini havaya kaldırıp çiçek gibi açtı.Ah,bu kız ve hareketleri...Sanki salonda kimse yokmuş gibi yerine geçip çayını içmeye başladı.Gözleri tekrar hınzırca bakmaya başladığında oyununa geri döndüğünü anladım. ''Ee Nebahat Teyze daha daha nasılsın?'' Nebahat Teyze'nin yanındaki ismini bile bilmediğim kadının an itibariyle sadece bedeni buradaydı. ''Daha daha iyiyim kızım.Nuran Abla bu kekin içinde ne var?'' Nebahat Teyze'nin Şule'yi basit bir cevapla geçirmesine alınmışçasına uzun bir nefes aldı Şule.Gülmemek için göz göze gelmediğimiz dakikalarda annem kekin tarifini veriyordu. ''Ay Nuran Abla kız,ne güzel iki gelinin bir de kızın var.'' ''Ben de varım ben de!'' Şule'nin lafa atlamasıyla yeni bir kurgu göz kırpıyordu. Nebahat Teyze iki kaşını da havaya kaldırmış şekilde anneme döndü. ''Abla yeni gelin aldığını duymamıştık.'' Kendi kendine yanan Şule'ye acırcasına baktım.Yediği kek boğazında kalmış öksürüyordu. ''Ay bak tüh,yeni gelin işte.Utandı.Su getirin,su'' Nebahat Teyze Şule'yi kurtarma çabalarında bizleri de örgütlemişti.Salondan çıktığımda eve yeni gelen Abdullah Ağabeyimi görünce kahkahamı bastıramadım.
Yekta Kemal Güvenel
Yarım saat sürmüştü anlattıkları.Lafını kesmeden dinlediğim yarım saat...İlahiyat'a başlamış bu yıl.Açık öğretimmiş kendi isteğiyle oysa notları yüksekmiş.En küçük ve tek kız kardeşmiş.Ailenin göz bebeğiymiş.İmam hatip mezunuymuş.Şule en yakın arkadaşıymış.Abisi imam hatipte öğretmenken tanıştırmış Şule'yle.mış mış mış.1.83 boyunda 75 kilo bir adamdan öğreniyordum tüm bu bilgileri.Çarşaflının gözlerine bakarak dinlemeyi istediklerimi...Neydi peki bu içimde ki his? Yettiremiyordum bu kadar bilgiyi.Daha neyi istiyordum ya da daha mühim bir soru neden istiyordum? Sorularımla boğuşurken dalıp gittiğim yerden Özhan elini yüzüme doğru sallayarak çekti beni. ''Aga bak canımsın,kardeşimsin ama n'oluyor sana? O kız olmaz.Düşünceleriniz,hayat şartları engel bi'kere.'' Gerisini dinlemedim.Hayat şartlarım.Annemin partilerde övgüyle anlatabileceği,babamın 'aferin oğlum,iyi iş çıkardın' sözlerinin muhatabı,koluma takıp kibirle gezebileceğim,bana sevgili olmak yerine iş ortağı muamelesi yapacak bir gelin... Gerçekten bunu mu istiyordum ? Ellerim başımda ,sadece gözlerimi kaldırarak verdiğim cevap benim dünyamı değiştirecek , hayat şartlarımı zorlayacaktı.
.
Alime Nur Salihoğulları
Şule'nin Nebahat Teyze'yi bekar olduğu konusunda ikna etme çabaları olumlu sonuçlanmış , Nebahat Teyze Şule'ye inanmış biçimde yeni bir konu açmıştı. ''Nuran Abla gelin dedik de sen ne güzel hiç iş yapmazsın.Elif gelinin yanında,kızın yanında,Sevgi gelinin yanında değil ama olsun.Bayramda seyranda geliyordur.Maşallah oturursun hanım ağa gibi verirsin emirleri.'' ''Ay ben biraz söze karışır gibi oldum ama ırgat mı alıyorsunuz gelin mi belli değil.'' Şule'nin tek kaşı kalkık verdiği cevaba Nebahat Teyze kem küm edip susmuştu.Annem gözleri yere bakar vaziyette hafiçe gülüyordu.Diğer misafir teyzede hala ses yok.Kendinde mi acaba? Salondakileri inceleme görevimi hakkıyla yaparken pencereden Abdullah Ağabeyimin hızlıca bahçeye çıktığını gördüm.Gelen araba,yoksa onlar mıydı? Mücahit Ağabey! Çığlık atarak yerimden kalkmamla herkes irkildiğinde Şule peşimde bahçeye fırladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Çarşaf Aşk
RomanceÖzgürlüklerin içinde tutsak kalmış iki hayat...Ailelerin gölgesinde iki farklı düşünce...Çoktan başlamış bir aşk...Engellere rağmen engellenemeyen bir tutulma...Alime ve Yekta...Onlar birbirini aşabilecek mi? ''İnsanlar bir adamın bütün hayatının b...