BÇA-5-

6.9K 329 22
                                    

Özhan Babayiğit

''Öldüm kollarında cenneti gördüm / Senden sonra söndüm yakan yok'' Sabahın bu saatlerinde dahi varlığını koruyan ağır kokusu insanın ciğerlerini etkileyecek türden olan barın kapısından girdiğimde bar tezgahına dayanmış şarkı söyleyen Yekta'yı görmemle sinirlerimin tekrar hareketlendiğini hissettim.Yekta'nın buraya gelip dağıttığı zamanlardan tanıştığımız Sinan 'buraya gel' dercesine el salladı.Yanlarına gittiğimde Sinan elimi sıkıp ''Selam dostum.'' dedi.Ben de başımla selam verdikten sonra ''Çok içti,tek gidemezdi.Güvenebileceğim tek arkadaşı sensin.Hesabı babasına yollarım.Şuna bir baksana,yine n'oldu?'' Eliyle işaret ettiği Yekta'yta bakınca oldukça haklı olduğunu gördüm.Uzun,düz siyah saçları dağılmış,gözleri alkolden dolayı kızarmış halde düğmeleri açılmış gri gömleği ve koyu mavi pantolonuyla amacının buraya gelmek olmadığı anlaşılıyordu. ''Bilmiyorum.Hallederim ben gerisini,saol.'' Sinan omuzlarını silkip bardakları silmeye devam etti.Yekta'nın yanındaki bar taburesine oturup elimi omzuna koydum.Bana anlamayan gözlerle baktıktan sonra gülmeye başladı.''Hey! Baksanıza.Bu bayan bana sarkıyor.'' Bağırarak söylediği sözler üstüne görevlilerden bir kaçı bize baktı.Gözlerimi devirmemek için kendimi zor tuttuğum zamanlardan nefret ettiğimi şu an daha iyi kavramış oldum.

...

Yekta'yı güç bela o kötü kokulu, basık yerden çıkardıktan sonra kahve içmek için getirdiğim bu kafede uyuyakalmasıyla yarım saattir sanki tek başıma burada oturuyordum.Yan masada oturan bir kaç kızın bizim masaya bakarak güldüğünü fark edince çok normal olmayan durumumuzu inceleme şansı buldum.Üstü başı dağınık,kafe masasına yatık halde uyuyan bir adam,dakikalardır uyuyan adamı gözeterek telefonuyla uğraşıp kahve içen başka bir adam...Normalden biraz uzaktık.Normal olmayan başka bir şey ise o kızın Alime olması halinde değişecek hayatımızdı.

Alime Nur Salihoğulları

''Dinliyorum yenge.'' Dinlemek istemiyorum.Saçmalıklarını,nefretini,körü körüne inandığın doğrularını (!)...Benimle konuşacak,benimle.Belki de söz hakkı kullanamayacağım bir konuşma.Benimle. Şule'ye attığı imalı bakışlarında yalnız kalmamızı istediği anlaşılıyordu.Lakin ben Şule'yi biraz tanımış isem buradan asla gitmeyeceğine emindim. ''Ay Elif Abla rahatsız olursan çıkayım ben.'' Ah Şule.Bu kızın eğitim fakültesinde ne işi vardı?! Elif Yengem'in cici gözükmesi için takındığı tavır Şule'yi odadan yollamasına mani oldu.Gözlerine ulaşmayan ve samimi olmadığı oldukça aşikar gülümsemesiyle ''Hiç gerek yok hayatım,sonra öğreneceğine şimdi öğren.Fena mı?'' dedi.Şule, her daim yüzünde bulundurduğu kocaman gülümsemesinden cömertçe Elif Yengeme de yolladı. ''Valla abla fenalığı anlatacağın şeye bağlı.Bu arada zaten çıkmayacaktım,nezaketen sordum.'' İkisinin pek de tatlı olmayan atışmasını kötü sonuçlar doğurmadan engellemeye çalıştım. ''Peki yenge,dinliyoruz.'' Kollarını 'burada ki otorite benim' dercesine birbirine bağladı.Dayandığı çalışma masamdan doğrulup yanıma,oturduğum yatağıma,geldi. ''Bak yengeciğim,üniversite okumak istedin.Baban ve ağabeylerin isteğine ses çıkarmadan kabul ettiler.'' ''Hıı,ne demezsin'' Şule'nin mırıltı halinde söylediği sözlere yengem sinirle boğazını temizleyip cevabını vermiş oldu. ''Şimdi sen de yaşlı babacığın ve kıymetli ağabeyinin bir isteğini yerine getirmelisin.'' Yengemin nereye ulaşmak istediği belli değildi.Ben sözlerini süzmeye çalışırken Şule söze atıldı. ''Ay ablam bölüyorum ama hangi kıymetli ağabeyi bir istekte bulundu?'' Kıymetlinin üstüne basa basa sormuştu sorusunu. Yengem enaniyetle karışık gururunu gözler önüne serercesine göğsünü kabartıp kaşlarını kaldırıdı. ''Tatlım soruyorsun birde.Tabii ki Halil Kerim ağabeyi.Yani benim değerli kocam.'' Şule yanlışlıkla olmasını umduğum bir kahkaha attı. ''Halil Kerim Ağabey mi? Neyse bi'şey demiyorum.Devam et sen konuşmana.'' Yengem bu sefer gerçekten sinirlenmişti.Şule'ye kötü kötü bakarak sözlerine devam etti. ''Adın belli olsun,yoluna yoldaş,canına canan olsun diye seni evlendirmeye karar verdik.'' ''Ney?!'' Buydu işte.Düşünebildiğim,elediğim,sonuca ulaştığım zaman ortaya apaçık çıkan üç harfli kelimecik. Şule'nin söylemeye cesaret edebildiği. Benim gözlerimle söylemeyi seçtiğim, idamımdan önce kılınan iki rekatlık namaz, hükmümün üstüne bir bardak su olan...

Yekta Kemal Güvenel

Ağrıyan başımla yattığım sert zeminden kalktım. Özhan'ın sinirle karışık bakışlarını ve başımı çevirdiğimde fark ettiğim, kıkırdayan kızları görmeyi beklemiyordum. ''Uyandın mı prensesim?'' Özhan'ın imayla sorduğu soruya göz devirdim. Etrafı biraz daha incelediğimde bir kafede olduğumuzu anlamam geç olmadı.''Su yok mu ya?'' Sorduğum soruyla sinirli olan Özhan'ı daha da sinirlendirmiştim. ''Var anasını satayım var.'' Argo konuştuğuna göre bi'sorun vardı.Orta boylu garsonu yanına çağırıp su istedikten sonra bana döndü. ''Ne yaptığını sanıyorsun?Gerizekalı mısın oğlum sen?!'' Kaşlarımı çatıp bana eğilerek söylediği sözleri anlamlandırmaya çalışıyordum.Kahretsin,yine bir şey yapmıştım.Beynimi biraz daha zorlayıp hatırlamaya çalıştım.Ama elimde kocaman bir boşluk vardı.Aklım karışmış bir halde Özhan'a başta sormam gereken soruyu sordum.''N'oldu?'' Bugün söylediğim her söz,her davaranışım Onu daha da sinirlendiriyordu. ''Elinin körü oldu abicim,elinin körü.Bir insan dindar bir kız için gidip barda dağıtır mı ya?! Neyin kafasını yaşıyorsun? Eğer o kız Alime ise ve sen gerçekten Onda seni etkileyen bi'şeyler olduğuna inandığın halde böyle devam ediyorsan adım Özhansa ben de Alime Nur'u sana yar etmem.''

Multimedyada Yekta var :)

Bir Çarşaf AşkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin