Hiç yaşamadığın, hayatında söz konusu bile olmayan bir duyguyu yaşayacak olmak garip bir histi. Bir adım atmam gerekiyor ama ya uçurumun kenarındaysam ?
Olduğum yerde kalakaldım. Garip bir yumru oluştu göğsümde. Bu iyi miydi, kötü müydü bilmiyordum. Korkuyordum. Ne olacağına dair en ufak bir fikrim yoktu. Aslında Güney ondan hoşlanmamı gayet sağlamıştı, aşık etmeyi de başarabilirdi. Bana gözünü kapat ve hep yarını düşün demişti ama düşündükçe işin içinden çıkamıyordum, yanlış bir şey düşünmem an meselesiydi. Tuhaf olan ise yanlış düşünmekten, vazgeçmekten korkuyordum. Sanırım Güney'in hayatımda önemli bir yere sahip olmasını istiyordum.
Yatar pozisyona geçtim ve aklımdaki onlarca soruyu zihnimden atmak istesem de çıkmak istemediklerini belli ediyorlardı. Umursamamaya çalışarak telefonu açıp Afra'yı aradım. Artık aramam cidden gerekiyordu.
''Anlat neler oldu arabada." diyerek sabırsız bir şekilde telefonu açtı.
"Sadece araba değil onun dışında da oldu bir şeyler." dedim meraklandırarak. Afra sustu ve hiçbir şey demedi. Bu 'çatlamak üzereyim anlat artık' anlamına geliyordu.
Arabada konuştuklarımızdan gülüşüne nasıl hayran kaldığıma kadar her şeyi anlattım. Anlatırken yüzümde tuhaf bir tebessüm, içimde harika bir mutluluk vardı. Afra'nın arada tepkileri beni güldürse de olayı güzel bir ciddiyetle anlatmıştım. Son olarak mesaj mevzusunu da patlattıktan sonra Afra'dan ses gelmedi.
"Afra kapattın mı telefonu?" dedim. Hala ses yoktu.
"Bak cevap vermezsen kapatıyorum." dedim. Yine ses yoktu.
"Üçe kadar sayıyorum bak. Bir, iki..."
"Tamam, dur." diyebildi. "Size geliyorum sakın bir yere ayrılma." deyip telefonu suratıma kapattı. Sanırım yanıma gelmesi beni bir az daha mutlu edebilirdi. Evlerimiz çok uzak olmadığından koşa koşa gelirse beş dakika içimde burda olabilirdi. Kalkıp salona geçtim ve Afra'nın gelmesini bekledim. Annemle babamın gelmesine bayağı vardı. Cumartesi günleri biraz geç geliyorlardı.
Kapı çaldı ve Afrayla hemen konuşmak istediğimden hızlıca kapıya yönelip kapıyı açtım. Afra'nın yüzünde çok tuhaf bir mutluluk vardı.
"Demek aşık olmayı başarabildin artık, yamuk." dedi ve heyecanla eve girip odamın yolunu tuttu. Ben de kapıyı kapatıp odama doğru ilerledim. Afra çoktan yatağın üstüne çıkıp bağdaş kurmuştu. Yatağın ayak ucuna oturdum ve Afra'ya masum bir şekilde baktım. Afra benden mutlu bir tavırla "Zara yarın ben de gelsem olur mu?" dedi. Güçlü bir kahkaha attım.
"Yok, olmaz. Çocuğu kaçırmayayım şimdi." dedim. Bu dediğime Afra da ben de anlam veremedik ve aynı anda kahkaha atmaya başladık.
Afra "Artık merak ettiğini düşündüğüm ama senin ısrarla istemiyorum dediğin aşk, seni nasıl hissettirdi." dedi. Cevabım hazırdı. Hafif bir tebessüm ile "Henüz yaşadığımı sanmıyorum. Bunu bana Güney hissettirecek. O zaman bu sorunu cevaplayabilirim." dedim. Afra muzipçe sırıttı. "Aman, heyecandan ölme de." dedi.
"Tek korkum da o." deyip güldüm.
Afra "Ya onu bırak da yarın şaka maka Edd Sheeran İstanbula geliyor. Biz de burda çürüyelim." dedi biraz hüzün biraz heyecanla.
Edd Sheeran en sevdiğim sanatçıydı. Geçen sene takıntı haline getirmiştim. Ayrıca en büyük hayranı olduğumu düşünüyordum, bir çeşit manyaktım. Şimdi de aşırı seviyorum ama eskisi kadar takıntılı değilim. Hala çok sevdiğimden konsere gittiğimde en ön sırada izlemek istiyordum. Ama ön sıradaki biletler aşırı pahalı. Uçak bileti de almam gerekiyordu. Yani aşırı pahalıya patlıyordu. Durumumuz kötü değildi ama ailemi zora sokmak istemiyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞK NEYDİ ?
Teen FictionSahi aşk neydi ? Bir şuursuzluk veya dengesizlik miydi ? Yoksa dünyayı unutturacak bir his miydi ? Belki de 'Daha ne kadar batabilirim' dedirtecek bir duyguydu. Ama bence aşk dengesiz bir duygunun tekiydi. Yeri geldiğinde hayattan koparan yeri geldi...