It's a Shitty Story ㄨKaisoo [Tamamlandı]

x Battaniyeye Sarılmış Bir Deliydim

Lütfen okumadan hikayeye başlamayın.

Warning: Bir konuda anlaşmamız lazım. Bu hikaye aşk, böcek olan bir hikaye değil maalesef. Çünkü öyle şeyler yazmayı sıkıcı buluyorum bu zaman aralığında. Burada ki Kaisoo ilişkisinde mantık aramayın lütfen. Yazdıklarım sinirinizi bozuyor olabilir ama gerçek dediğimiz hayatta da böylesi tutkun ve sapkınca ilişki yaşayan çiftler azımsanamayacak kadar fazla. Şunu da unutmayın, Do Kyungsoo ve Kim Jongin Güney Kore temelli kurulmuş EXO grubunun başarılı iki üyesi. Burada yazılanlar, Do Kyungsoo ya da Kim Jongin'in gerçek kişiliğini yansıtmadığı gibi benim hayal dünyamın bozması. Demem odur ki ben bu işi eğlenmek için yapıyorsam, klavyemden o gün ne çıkacaksa onu yazmak isterim. Çok ciddiye almadan ve ÖZELLİKLE bana özelden küfür etmeyi keserek okuyun hikayeyi. Yok ben rahatsız oluyorum diyen olursa defolup gitmesini rica edeceğim. Şurada avuç kadar okurum var zaten. Ancak ne hikmetse adını daha önce görmediğim, yorum yapmayan, oylamayan insanlar edepsizce sırf bu hikayede yazılanlar yüzünden küfür ediyor bana? Yaptığınız kişilik hakkı ihlaline giriyor ve bu ihlale devam etmeniz durumunda, ergen dünyanızdan çıkmadığınız müddetçe ben de boş durmayacağımı bildiririm. Yineliyorum, burada ki Kaisoo ilişkisi ukenin ağladığı semenin ortalığın amına koyduğu bir hikaye değil. Ona göre okuyun. Kimseye silah zoruyla okutmuyorum yazdıklarımı.

*

Düğme bana ayrılan yatağın sol tarafında. Bana bir yatak vermişlerdi. Yatak iki kişilik değildi. Tek kişilikte değildi. İki kişiliğin yarım insanı alacak kadar bir buçuk kişilikti. Jongin hep sol yanıma yattığı için olsa gerek bu defa yatağın sol tarafını dolduran beden Düğme'nin bedeniydi. Hava sıcak olduğu için üzerimde sadece battaniye vardı ve ben çıplaktım. Baekhyun ve Chanyeol'un yanında geçirdiğim ikinci geceydi. Onları hala bıçaklamamıştım. Kendime olan saygımdandı bu onlara olan tutkumdan değil. İlişkilerinin arasında Düğme ve ben dördüncü tekil kişilerdik. Dinliyorduk onları. Hayatımda Jongin ve benden sonra onları görmüştüm ve duymuştum bu kadar tutkuyla sevişen. Baekhyun'un inlemeleri, Chanyeol'un iç çekişleri öylesine içtendi ki, o seslerin içinde bile birbirlerine sevdiklerine emin olabilirdi insan. Yine de hala onları bıçaklama potansiyeli havuzundan yürüyordum. Yüzmüyordum, yürüyordum.

İçim içimi yemiş ve tüketmişken sol tarafıma dönüp Düğme'nin ifadesiz suratına baktım. Düğme farkındaydı. Ben de farkındaydım. Giderek dibe çekiliyordum. İlaçlar ve Jongin yoktu. O yüzdendi bu dibe batış. Karanlığın en koyusuna düşüyordum Jongin olmadan. Jongin olmadan düştüğüm o yerde kaybolurdum. Kaybolmuştum da ama Jongin gelip çekip çıkarmıştı beni o karanlıktan. Şimdi bir Jongin'im olmadığına göre kaybolacaktım oralarda. Beklediğimden uzun sürmüştü beni bulması. Hala yoktu. Zaman durmuştu ve Jongin belki de beni kovalamaktan vazgeçmişti.

Karanlığın dibini sıyırırken Jongin'in neler yaptığını ya da nasıl korktuğunu anımsamıştım Düğme'nin tombul yanaklarına bakarken. Hava bu kadar sıcak değilken ve bende kendimde değilken başlamıştı her şey. Dişimi sıkabildiğim kadar çok sıkmıştım. Ona fark ettirmeden de olsa bir kaç küçük atak geçirmiştim. O fark etmemişti çünkü beni nasıl tanımlaması gerekiyorsa öyle tanımlardı. Günün yirmi dört saati sadece seks istediğimde bunu garip bulmamıştı. Hatta penisi aşınana kadar benimle sevişmişti bile. Keyfini çıkarmak onun için ödüldü.

Normalden daha fazla neşeli olan halim, sürekli gülme halim, herkesle potansiyel çiftleşmek isteyen halim Jongin için dağların zirvesi kadar güzeldi. Jongin manyaktı, adrenalini severdi ve yanındakininde damarlarına hayat aşılamasını talep ederdi. Bu yüzden olsa gerek hiçbir atağımı anlamamıştı. Anlamlandıramamıştı. Bedenim gidebildiği kadar aydınlığa gitmiş tam ışığa dokunacakken karanlık bir huzmenin içine ağzı üstü kapaklanmıştı.