Armin'in Gözünden.
Dün gece geç saatlere kadar uyuyamamıştım çünkü tekrar o cehenneme dönme fikri beni uyuz ediyordu. Bende belki uyanamam ve geç kalırım, sonra da gitmem diye güneş doğana kadar uyanık kaldım. Tamam kalmadım ama demedim. Üç saatlik bir uyku sonrası çocukluk arkadaşım Eren beni uyandırdı. Onu doğduğumdan beri tanırım ve genelde bizde kalır. Of Eren neden kaldırıyorsun sanki ya. Odadan çıkınca kafayı yastığa gömdüm ve tekrar uyudum. Evet, Eren asla ben olmadan evden çıkmaz. Neden bilmiyorum. O yine beni bekledi ve ben okul açıldıktan tam 4 saat sonra uyandım ve hazırlandım. Pastel sarı bir sweatshirt altıma da beyaz bir kot giydim. Eren kapıda beni beklerken çantama bugün okumayı planladığım kitapları aldım ve gözlüğümü taktım.
Eren son zamanlarda biraz tuhaftı, neden henüz çözemedim ama çözeceğim. Siyah Converselerimi giydim ve Eren'in söylenmeleriyle evden çıktık.
"Okuldan neden bu kadar nefret ediyorsun gerçekten aklım etmiyor Armin. Ben bile okulu seviyorum denilebilir." dedi Eren. Şu an Eren'e gıcık kapmaya başladım. "Ben de hep güzel kızlarla flörtleşsem ve sınavlarda hep kopya veren bir arkadaşım olsa daha güzel olurdu. Ha bide zorbalar olmasa mükemmel bir yermiş! Haklısın ben abarttım!" dedim. İki yıldır bir bok olduğu yoktu bu lanet okulda bu yılın ne farkı olabilir ki?
Okula yaklaşmıştık. Arkamda bir el hissettim, büyük ihtimalle bir zorbaydı. Arkamdaki kişinin omzumdaki elini tuttum ve diğer kolumla dirsek attım. Arkamı döndüğümde onun zorba değil, Mikasa olduğunu gördüm. Ne yapacağım şimdi? "Sana da günaydın Armin." sesi sanki bir yılan yutmuş gibi geliyordu "Özür dilerim Mikasa seni başka bir zorba sandım öyle yapınca." diye cevap verdim.
Bu Mikasa, o da çocukluk arkadaşım. Eren ve Mikasa ile büyüdüm diyebilirim. Ne yazık ki ikisi de son sınıf ve yetişkinler. Ben ise daha 16 yaşındayım. Evet bir yaş küçüğüm çünkü öğretmenler çok zeki olduğumu düşünüp bana sınıf atlattırdı. Neyse, Mikasa'ya geri dönelim. Okulda çok popüler ve sert bir kız. Ayrıca beni hep korur bu da beni biraz popüler yapar. Geçen yıl 4. Sınıflar bana gelip Mikasa ile ilgili sorular soruyordu bende hepsini tersliyordum. Şimdi fark ettim de geçen sene çok gıcıkmışım.
Okula girince Eren ve Mikasa'ya veda ettim. Sınıfa doğru bir kaç adım attıktan sonra iki el gözlerimi kapadı. "Ben kimim Arlert?" Bir, gözlerimi iki kişi böyle kapatır. Biri Jean, diğeri ise Reiner. Ama Arlert bir tek Jean der. "Sana da günaydın Krischtein." dedim ve arkamı dönüp Jean'e sarıldım. Sonra biraz kıkırdadık ve sınıfa gittik.
Bu Jean, 6 aydır çıkıyoruz. Okulda homofobik bir iki kişi olduğu için insanlardan çekinmiyorsun Burda. Zaten herkes birbirinin her bokunu bilir. Tabi yakınlarsa. Jean ile hep bu şekilde konuşmuşuzdur. "Krischtein, Arlert." Bunun aslında komik bir anısı var. Bir gün spor salonunda elektrikler gitmişti ve zifiri karanlık olmuştu. Herkes hocaya tutunarak dışarı çıktı ama biz Jean ile yeni açılmış havuzun içine girmiştik, o havuz daha doldurulmamıştı. Hoca bizim yokluğumuzu fark etmiş olmalı ki spor salonunda şu ses yankılandı. "Jean, Armin ve Arlert. Hemen buraya gelin!" Armin ve Arlert farklı iki kişi gibiydi. Jean o günden beri bana Arlert der. Ben de ona Krischtein derim. İlk başlarda horseface diyordum ama o zaman birbirimizden neredeyse hiç ilgi duymazdık ve sürekli birbirimizi iğnelerdik. Jean hep daha flörtleşmeye müsait biri olduğu için gözüm onda. Beni iki kere aldattı ama ben çok sorun etmedim. Sonuçta ben onun her ihtiyacını karşılayamam. Bir kere evine girdim, inleme sesleri geliyordu. Odayı açtığımda Jean, altında bir kız vardı. Çok üzülmüştüm aslında ama aramızda hallettik.
Jean ile biraz gezdik. Yazın hiç konuşamadık çünkü o İsviçre'de tatildeydi. Ben de İtalya'da tatildeydim. Yaz hakkında konuştuk. Çantasından iki bira çıkardı ve bana uzattı birini. Bu yazın içki kotamı doldurmuştum ve bu bana yetmişti. Ayrıca uykum da vardı. Birayı reddettim ve çantamdan kahve çıkarıp içtim. Şu an sınıfta ders olduğu için sınıfa giremiyordum ama birazdan zil çalacak ve öğle teneffüsüne girecektik. O yüzden Jean ile kafeterya ya gittik. O bir sandviç ben de bir lazanya aldım ve klasik masamıza oturduk. Okuldaki en büyük masa bizim. Çünkü okuldaki en büyük ve kalabalık arkadaş grubu bizimkiydi. Herkes bizimle takılmaya çalışırdı. Bakalım bu yıl neler neler göreceğiz. Masaya oturduktan iki dakika sonra Reiner ve Mikasa geldi. Biraz sohbet ettik ve Reiner gözlerimin neden mor olduğunu sordu. Hassiktir kapatıcıyı unuttum.
Yanımda hiç olmadığından diğerlerini bekledim. Bir kaç dakika sonra Annie ve Connie geldi. Bu ikisinde olmazdı. Annie herhalde okulda makyaj yapmayan tek kızdı. Her şeyi ile doğaldı ve kimse onun hakkında ne düşünür takmazdı. Ymir de makyaj yapmaz ama insanların düşüncelerini takmadığından değil, insanların Ymir'le konuşmaya cesareti olmadığından. Evet sıra sıra herkes geliyordu. Sasha, Marco, Bertholdt, Ymir ve kucağında Krista, Levi, Hanji, Erwin. Hepsi geldi ve masaya oturdu. Levi, Hanji ve Erwin kampüstün üniversite kısmında okuyordu. Ben okula ilk başladığımda onlar son sınıftı ve benle arkadaşlık etmişlerdi. Krista'ya kapatıcısı olup olmadığını sordum. O da, var dedi ve kapatıcıyı uzattı. Kapatıcıyı sürdüm ve geri verdim. "Sende kalabilir bende var ondan." dedi. Çok nazik bir kızdı Krista. "Evet artık bir zombie gibi görünmüyorsun Armin." dedi Reiner ve gülmeye başladık.
Eren yoktu. Kimse farketmemiş gibiydi ama Eren gelmemişti. "Eren nerede?" diye sordum. "Antrenmanda kötü performans gösterdiği için koç onu cezaya bıraktı" dedi Annie. İçim rahatladı. En azından iyiydi, yani herhalde. Yemeğimizi yedik ve masadan kalktık. "Burnunda parmesan kalmış Arlert." dedi Jean. Tam burnumu silecektim ki, lafı değiştirdi. "Pardon, dudağında." Ben ne olduğunu anlayamadan beni öpmeye başladı. Normalde buna izin vermem. Öpüşmek hoşuma gitmiyor. Ama bu sefer denemek istedim ve karşılık verdim. Bir kolu boynumdaydı. Diğer eli beline kayıyordu. Bu tuhaf bir histi aslında. Ama o kadar da arzulanılacak bir his değildi. Belki bunun aseksüel olmam ile bi ilgisi vardır. Ama Jean bunu seviyordu. Bende onu bu kadar aradan sonra mutlu etmek istedim ve itmedim. Bir iki dakikadan geçti. "Jean dikkat ette Armin'i yutma." dedi Ymir. Kendimi tutamadım ve Jean'den ayrılıp kahkaha kahkaha gülmeye başladım. Ymir'in bu tarz sarkastik konuşmaları çok hoşuma gidiyordu ve herkes gülüyordu. Reiner ve Connie benden çok güldü. Hatta normalde çok kahkaha atmaya Annie bile kahkaha attı. Sonra hep birlikte kafeteryadan sonra klasiğimiz olan bize özel terasa gitmiştik. Burası bizim sahte kulüp odamızdı. Burası astronomi kulübü ve sadece biz vardık. Kulüp açmamızın nedeni şuydu. Bir gün Krista gittiği çok pahalı ve lüks bir restorandan bahsetti. Canlı klasik müzik ve çok lezzetli sosları varmış. Sonra bizde gidelim diye düşündük ama Krista oranın çok pahalı olduğunu söyledi. Sonra Sasha'nın aklına şu geldi. Okul her kulübe kulüp bütçesi için aylık 1000 dolar vermek zorundaymış. Bizde sahte bir astronomi kulübü açtık (Astronomi olması benim fikrimdi. Hem 1000 dolar alacaktık hem de kendimize özel terasımız olacaktı.) ve en güvendiğimiz öğretmeni rehber öğretmen seçtik. İlk başta bunun yasa dışı ve tehlikeli olabileceğinden bahsetti. Sonra yemeğe gelecekse kabul edeceğini söyledi. İki yıldır her ay orada yemek yerdik.
Terasa çıktık ve bazıları sigara içti. Bazıları kart oyunları oynadı. Ben de bahçeden Eren'i gözetliyordum. Sahada koşmaktan harap olmuştu ve ter içinde kalmıştı. Terasa doğru ilerlemeye başladı. Bir kaç dakika sonra terastaydı ve yemek alan varmı diye soruyordu. Ona aldığım patates kızartmasını çantamdan çıkardım ve ona verdim. Jean de ikinci birasını verdi. Hepsini yedi. Zil çalmıştı. Bu yüzden sınıflara döndük. Bu son dersti. Sonra kulüp saati. Yemeğe gidecektik ve yemek yiyecektik.
1162 kelime.
Eveett bu bölüm bu kadardı. Baya eğlendim ben açıkçası. Krista'nın çilekli donları yakında sizlerle beraber olacak. Diğer bölüm için hatta kalın. Krista'nın çilekli don hattı +101 999-855-Kristanim-cilekli-donu
Tamam tamam hadi bay bayyy.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Somebody to You - EreMin
FanficYazım yanlışı içeren bir SnK lise ffsidir, eremin içerir. İyi okumalar cnm