Kyungsoo evlerinin bahçesindeki çardakta oturmuş sıcak çikolatasını yudumlarken telefondan Sehun'un attığı resimlere bakıyordu. Bugün Luhan ile bebek için alışverişe çıkmışlardı ve Sehun sanırım ne gördüyse almıştı. Aldığı şeyler ve Sehun'un tepkisi çok tatlıydı. Kyungsoo büyük bir mutlulukla Sehun ile mesajlaşıyordu.
"Sevgilinle mi konuşuyorsun?" duyduğu ses ile Kyungsoo irkildi. Telefonunu kapatıp Jongin'e döndü.
"Yeni bir huy edinmişsin: Sinsice yaklaşmak."
Jongin saçlarını karıştırıp çardakta Kyungsoo'dan uzak bir köşeye oturdu.
"Seslendim. Duymadın. Artık telefondan sırıta sırıta ne yapıyorsan."
Jongin kolunu çardağın tahtasına koydu. Başını Kyungsoo'dan ters yöne çevirip çenesini avcuna yasladı ve karşı eve baktı.
"Çocuklar nerede?"
"Yoongi uyuya kaldı. Jisoo da masal okumamı istedi. Bizim odaya yatırdım. Uyuyorlar."
Kyungsoo, Jongin görmese de başını salladı.
"Karşıdakiler yok mu?" dedi Jongin. Geldiğinden beri duygusuz bir ses ile konuşuyordu.
"Taşındılar. Güzel bir ev bulayım ben de taşınacağım. Bir daha geldiğinde o eve geçmiş oluruz."
Jongin dişlerini sıktı ama kendine kızdığı için. Bu evde doğru düzgün yaşamıyordu ki onun fikri sorulsun.
"Baban sabah aradı. Yoongi'nin doğum gününden bir gün sonra geri döneceğim."
Kyungsoo cevap vermedi. Çikolatasından büyük bir yudum aldı.
İkili uzun bir süre sessizce öylece oturdu. Jongin sonunda dayanamayıp sessizliği bozdu. Aylardır içten içe kendisini yemesine sebep olan düşüncesi sonunda doğruluğa kavuşmuştu. Jongin buna katlanamıyordu. Dayanamıyordu ama içinde minicik de olsa bir umut vardı.
"Nasıl biri?" dedi güç bela.
"Kim?"
"Sevgilin." Jongin derince yutkundu.
"Beni boşayıp alacağın kişi."
Kyungsoo ise gözlerini kapatıp derin bir nefes verdi.
"Nazik, tatlı, sevecen ve salak biri."
"Tanıdığım biri mi?"
"Evet."
"Ne zamandır tanışıyorsunuz?"
"Uzun zamandır."
Her cevapta Jongin buz tuttuğunu hissediyordu. Canı çok fazla acıyordu. Nefes alamıyordu. Dudaklarını ağzının içine çekti ve bir müddet ısırdı. Ağlamamak için gözlerini kırpıştırıyordu.
"Seviyor musun onu?" dedi sesi titreye titreye.
Kyungsoo'dan cevap yine gecikmedi.
"Evet, seviyorum."
Ve kendini tutmayı bıraktı Jongin. Minicik umudu yanıp kül oldu ve güçlü bir rüzgarla her yere saçıldı.
Gözlerinden yaşlar süzülmeye başladı. Sessizce ağladı. Çardağa dayadığı kolunu çekti ve kollarını dizlerine yaslayıp yüzünü avuçladı. Tekrar ısırdı dudaklarını. Güçlükle nefes aldı.
"Çocuklarımı bana gösterirsin değil mi? Yani boşanınca."
"Onlar senin çocukların Jongin."
Göz yaşlarının arasında gülümsedi Jongin. Hiç değilse çocuklarını görecekti.
"Adı ne?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
It's Consuming Me
Fanfiction"İçten içe keskin pençelerinle her şeyimi yavaş yavaş parçalayıp tüketiyorsun. Aşkım hariç... Bir onu tüketemiyorsun sevdiğim... Bir aşkımı tüketemiyorsun. Sana inat her gün güçlenip büyüyor."