Gelmiştim işte.Yeni hayatıma başlama zamanıydı artık.Titreyen ellerimi yok saymaya çalışarak bavulumu kavradım.Ve otobüsleri umursamadan yola şöyle bir baktım.
İstanbul.Hayallerin şehri.
'Ne zamandır önemser oldun kendi hayatını?' dedi iç sesim.Cevap vermedim.Barış'ı görmek için kendimi zorlamam gerekmedi.Zaten turuncu kafasıyla her zaman farkedilirdi.Sanki onca Türk'ün içinde bir yabancı biziz gibiydi.O da beni farketmiş olacak ki yanıma yaklaşıp sırıttı.
"Merhaba,turunçgil." Aynı anda hem sinir olduğum,hem hoşuma giden hem de bende kusma isteği uyandıran tek lakap buydu.Barış'tan da başka bir şey bekleyemezdim.Fakat onu suçlayacak değildim.Ne yaşadığımdan haberi yoktu.
"Selam,havuç kafa.Nasıl gidiyor?"
"Sen yokken cehennem kuzen ya.Tipik İstanbul ne beklersin işte.O kadar çalıştım üniversiteyi burada kazanayım diye,meğer bütün bokluk buradaymış."
En son 1,5 yıl önce gelmiştim buraya.Nitekim pek bir şey değişmiş de değildi.Barış bir şeyi küfürlü niteliyorsa kesin doğruydu o.Tipik İstanbul işte.
"Eh,devir değişti Havuç.Ee yengemler nasıl?"
"İyiler..Sanırım.Yani,kızma ama onları pek ziyaret ettiğim söylenemez.Biliyorsun,ayrı eve taşınmayı her zaman muhteşem bir olay olarak görmüşümdür."
Bunları konuşurken çoktan yürümeye başlamış,boş taksi bulmak için yolun kenarına gelmiştik.Eliyle bir taksi çevirdi.Bindiğimizde de yengemlerin evini tarif etti.Yengemlerle de bir özlem giderme seansını geride bıraktıktan sonra benim için hazırlanmış misafir odasına çekildim.Kendimle baş başa kalmak bana her zaman iyi gelirdi.Efsun yengem ve Rıza eniştemi düşündüm bir süre.Ben en uzun ilişkime 4 yıl vermişken onlar 30 yıldır beraber uyanıyorlardı.Atakan'la henüz iki taraflı bir sonlanma bile yaşamamıştık.Gözlerimin dolmasına engel olamadım.Muğla'dan İstanbul'a..Ben ne yapmıştım böyle?Birden nasıl çekip gitmiştim?Gidişim kolay değildi elbet ama dönüşüm daha zor olacaktı.Hatıralarımız vardı.Her gece ağlayacağımı bildiğim halde düşündüğüm hatıralar...
"Karanlıktı.Kibriti elimden alıp hızlıca yaktı.
'Korkuyorum Öykü.Seni kaybetmekten,ışıksız kalmaktan korkuyorum.Bir daha sana sarılamayacak olmaktan,dudaklarınla yeni bir devrim yaratamayacak olmaktan.Sensizlikten korkuyorum.'
Kibritin ateşi söndü.Başka kibrit de kalmamıştı yanımızda.Pencereden vuran ay ışığı sadece yüzünün yan kısmını aydınlatıyordu.Bana yaklaştı.Gözlerinin dolu olduğunu gördüğüm an sarıldım ona.Basit bir hastalık nasıl bu kadar ciddi bir hale gelebilirdi?Onu kaybedeceğimi bilmek canımı yakıyor,her geçen gün solduruyordu beni.Sarılarak uyuduk o gece.Yorgunluktan sızmıştı besbelli.Yanından kalktım yavaşça.Ve kapıyı açarken yemin ettim.Bu gece bu odaya son gelişimdi."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HİSSİZ
RomanceHayatım boyunca hep bu olmak için uğraştım.Hep hissiz olabilmek için çabaladım.Kim olduğumu anlamak için.Sonra yazmaya karar verdim.Çünkü ne zaman birine güvensem sırtımdan bıçaklıyordu beni,ama sayfaların bunu yapmayacağının bilincindeydim.