49||Bir Aşk Hikayesi

14.4K 567 158
                                    

İşte geri döndüm.ZeyKerin aşk itirafıyla süsleneeen bölümümüze hoşgeldiniz.Lafı uzatmadan direkt hikayeye geçelim o zaman umarım beğenirsiniz... :)

Bu bölümü @elifkublay adlı okuyucuma ithaf ediyorum :)

Bu arada mesaj bölümünde sanırım bi sorun yaşıyorum , bazılarınıza mesajlarım ulaşmıyor.O yüzden kim hikayesinin önerilmesini istiyorsa yorum olarak yazsın , diğer bölümlerde öneriyim :)

Ve ve ve @yaziyoruuz adlı twitter hesabımda Güneşi Beklerken hakkında aktif paylaşım yapıyorum , oradan da bana ulaşabilirsiniz . Takip ederseniz seviniirim :)

Ya şu eyeliner çekmek ne zor iş kardeşim , tam heh oldu diyorum ucundan bi bozukluk oluyor.Dur onu düzeltiyim diyorum göz kapağıma falan bulaşıyor.Tam bir Çin işkencesi yani. Diyosun ki heh bak ne güzel oldu , sonra diğer gözüne bakıyorsun oradaki eyeliner kalın olmuş sonra inceltmeye çalışıyosun falan ohooooo.Saatler alıyor düzeltmek.Hayatta eyeliner çekmek gibi bir şey bence.Hep bi pürüz çıkıyor ortaya , onu düzeltiyim derken başka bir şey çıkıyor tekrar.Yok yani dümdüz olana kadar baya emek harcıyorsun.Ama sonunda ortaya çok şık bir şey çıkıyor ki paha biçilemez.

"Zeyneeeağp! Altı üstü bi yemek yiyicez yani kaç saattir hazırlanıyorsun?" diye söylenen Keremi duymazdan gelip oflaya oflaya eyelinerımı düzeltmeye devam ettim.Hayır anlamıyorum , o 'Eyeliner nasıl çekilir?' adlı videodaki süslü kokana hemen dümdüz çekip , işini bitiriyordu.Ben mi çok beceriksizim o mu çok becerikli bilemiyorum artık.

"Zeyneeeağp!"

"Ay tamam geliyorum bekle biraz" Silip silip tekrar sürdüğüm eyelinerımı en sonunda düzgünce sürmeyi başarınca halay çekmeyi düşündüm ama bunun için pek vaktim yoktu.Aşağıda yeni doğmuş bebek gibi zırlayan koca bi kas yığını beni bekliyor.İçimde yıllarca besleyip büyüttüğüm Urfalı Zeynoyu sineye çekip mor , şifon etekli mini elbisemi son bir kez düzelttikten sonra yatağın üstünden küçük çantamı alıp merdivenlere yöneldim.

Ben merdivenlerden adeta bi Prenses Diana edasıyla inerken Kerem de bana şapşik şapşik bakmaya devam ediyordu.

"Vaaaov ! " Kısacık bi an saatine bakıp tekrar bana döndü. " 3 saattir hazırlanıyorsun ama değmiş."

"Abartma Kerem , maksimum yarım saat olmuştur."

"Kurt gibi açım , dakikalar yıl gibi geldi valla" diyen Kereme aldırmadan içeride açık bıraktığı televizyonu kapatıp koltuğun üstündeki beyaz ceketimi giydim. "Canım sen hep açsın , seni doyurmak Afrikadaki aç insanları doyurmaktan daha zor"

"Eh zahmetli bir erkek olduğum doğrudur , her kız taşıyamaz beni" diyip kasım kasım kasılan Kereme bakıp gözlerimi devirdim.

"Hadi madem çok açsın gidelim" Keremin koluna girip , kapıdan çıktım ve Kerem kapıyı kilitledikten sonra birlikte yeni aldığı beyaz , üstü açık spor arabasına binip rezarvasyon yaptırdığımız Sarıyer sahilindeki boğaza karşı restauranta doğru yola çıktık.

Şu herkese herşeyi açıklama mevzusuna gelirsek gösteriş yapar gibi basın açıklaması yapıcak halimiz olmadığı için , gazetecilerin cirit attığı mekanlarda el ele dolanarak açıklamak ikimiz için de daha kolay olucaktı . Plana bu akşam start verip , İstanbulun en gözde mekanlarından birinde boğaza karşı güzel bir masa rezerve etmiştik.Gazetecilere yakalanmak işten bile değildi zaten.

Kerem el frenini çekip arabanın anahtarını alıp valeye uzattı ve arabadan inip benim kapımı açarak dışarı çıkmam için elini uzattı.Etrafta herhangi bi kamera var mı diye göz ucuyla çevreyi taradım ve elindeki cep telefonuyla bizi görüntüleyen genç bi adamı farkettim. Heh iyi bari ! Şov başlasın diyerek Keremin uzattığı eli tutarak arabadan dışarı çıktım.Şimdi biz gösteri yapıyoruz ya bu gazetecilere , hani bizi çekicekler internete yayıcaklar herkes öğrenicek oh bizim bir şey yapmamıza gerek kalmıycak diye düşünüyoruz tabi.O yüzden de sevgili olduğumuzu belirticek her ayrıntı bizim için çok önemli.

HayalperestHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin