Aldırma

6 0 0
                                    

"Neler biz neler gördük.
Kimleri biz dost bildik."

İlkokulda oldukça yaramazdım. Cam kırar, bahçeden bahçeye; daldan dala atlardım... Cami minaresine çok çıkmışlığım vardır.
Maceracı ve yaramaz bir ruh...

Ne ara bu hallere düştüm. İnanın bilmiyorum. Ne ara dünyadan nefret eder oldum bilmiyorum...

Burada yazarken kendimi egoma kaptırmaktan ve yanlış anlaşılmaktan korkuyorum.

Lise yıllarında geçirdiğim ilk panik atağım beni çok korkutmuştu. Eve geç saatler gelmiştim. Duş alıp yattım. Ve ardından ilk atak.

Olduğum gibi yataktan sıçradım. Kalbim küt küt atıyordu. Soğuk terler atıyordum. Ciğerlerim havayla dolmasına rağmen sanki bana yetmiyordu. Boğuluyordum.
Sesim titreyerek anne babamı uyandırıp; "çok kötüyüm" diyebildim. Ardından numune hastanesinde üç saatin ardından eve gelmiştik. Hastane maceram burad bitmemişti. İleri ki altı ay boyunca göğüs hastalıkları bölümünde tedavi geçirdim. Tonla ilaç ve zaman... zor zamanlardı.

Evet. "Neden göğüs hastalıkları?" Diyecek olursanız eğer; bunun psikolojik bir hastalık olduğunu anlayamamıştık. Bu kısma sonra ki yazılarımda değineceğim.

İlk panik atağımı geçirmeme vesile  olan çok şey oldu. Lisede yalnış oluşum en önemli etkendi. Sigara içmem, aileme layık olmama hissi, birçok kez dayak yemem gibi... Yalnızdım çünkü ticaret meslek lisesindeydim. Şu an altı farklı enstrüman çalabiliyorum. Az da olsa yabancı dil, akıcı bir aksan, farklı ve değerli insanlardan oluşan aile çevresi... Bir de lisanslı bsketbol. Yalnızdım çünkü farklıydım. Muhabbeti kadın, araba, kavga ve ego tatmini olan bir çevrede nasıl yalnız kalmam -Bu arada bende kadın ve arabaları severim ama tofaş ve genelevdekiler hariç-?

Bu yalnızlık beni eve itti. Bu esnada evin maddi durumu da pek içaçıcı değildi. Annem sürekli söylenip az para harcamamızı istiyordu. Babamı pek göremezdik. Ankara-Eskişehir-İstanbul üçgeninde sürekli çlılıp duruyordu. Dört kardeş olarak huzursuzduk. Bu huzursuzluğu da birbirimize yansıtıyorduk.

Erkek kardeşimle sürekli kavga ederdik. Yumruk yumruğa. Zaten gergin olan bir evi daha da gererdik ama elimizde değil...

Daha sonra anlatacağım birisiyle tanışmam beni kitaplara itti. Ben de okudum. Kişisel gelişim kitapları, romanlar, masallar, şiirler ve özellikle tasavvuf... Tasavvuf üzerine yoğunlaştım. Fakat teoride muhteşem olan bu sistemi insanoğlunun uygulaması imkansız diyerekten aldım voltamı...

Bu esnada chp ve bdp hariç neredeyse tüm siyasi partilerin gençlik meclislerinde bulundum -Bu konuyu sonra "Adamlık" bölümü altında açacağım-. Fakat maalesef bu da beni tatmin etmedi.

Şimdi bana "maymun iştahlı" diyebilirsiniz. Ya da "kafası karışık bir genç". "Bu çocuk ne aradığını bilimiyor" vs.

Yıllar önce cahilliğimle etmiş olduğum bir dua vardı. Hayatı ve insanları çözmek üzerine. Bence o dua kabul oldu. Maalesef insanları çözebilmek gibi bir lanet var üzerimde. Ne düşündüklerini, ne düşüneceklerini, yaptıkları bir eylemin zihinlerinde oluşturduğu etki gibi.. Bu yüzden insanlardan iyice soğudum. Ben olumlu taraftan bakmaya çalıştıkça sanki onlar pis yönlerini göstermeye çalışıyorlar.

İnanın kafam çok karışık. Şuan da kullandığım antidepresan sayesinde artık "aldırmıyorum". Bildiğim tek şey tez zamanda çıkış yolu bulmam gerektiği. Bakalım sonumuz ne olacak?

Hoşçakalın.

Kendimce KendimleHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin