Bağımsız araştırmacı gazeteci bir çift olan Beril ve Joseph "Soon Doong"mağarasında ki gizemli kaybolmalar ı ve çekilen fotoğraflar da ki görüntüleri araştırmak üzere Vietnam'a gelmişlerdi .Eğer bu iddialar doğru ise hayatlarının en büyük haberini yapmış olacaklardı.Şuan için kayda değer bir kaç fotoğraf ve eski bir ABD askerinin günlüğünü bulmuşlardı . Buldukları fotoğraf
2013 yılında Soon Doong mağarasında çekilmiş bir fotoğraf'dı araştırmalar sonucu fotoğraf da her hangi bir fotomontaj yapılmadığı ortaya çıkmıştı. Büyük ihtimalle bir reptilian olduğu düşünülüyordu . Fotoğraf i çeken turist şunları söylüyor ben ve arkadaşlarım ilginç bir deneyim yaşamak için buraya geldik ve burada güzel vakit geçiyor duk taki 2. gün herkes uyurken arkadaşlarımızla tur rehberi olmadan mağarayı keşfe çıkana kadar .
İlk başta eğlenceli vakit geçiriyorduk fotoğraf çekip , birbirimizle şakalaşıyorduk. Böyle bir yarim saat geçmişti . Mağaranın altından garip bir ses gelmeye başladı o an heyecan la sese doğru yöneldik hağla bir birimiz le şakalaşıyorduk ,durumun ciddiyetini anlayamamıştık.Dar bir yola girdik o an yerden garip bir şey kalkmaya başladı gözleri yemyeşildi o kadar yeşildidi ki karanlık da bile parlıyordu 2 metre den fazla bir boyu vardı bize bir yılan gibi tıslıyordu ne olduğu anlayamamıştık donakalmıştık resmen ardından Emily'nin çığlığı beni kendime getirdi arkamıza bakmadan koşmaya başladık arkamızda dan geliyor mu bilmiyorduk ama Gine de son sürat koşuyorduk.
Kampa geldiğimiz de yerli rehber belinde tabancayı çıkarmış bize sorular soruyordu bizse buradan gitmeliyim diyorduk rehbere bir şey olduğunu anlamıştı hemen toparlanma ya başladık . Bir kaç dakika içinde mağaranın ağzına yürümeye başlamıştık mağaradan çıkınca fark ettik ki ortada Emily yoktu .Kimse içeri girmek istemiyordu hepimiz korkuyorduk mağara dan çıktığımız an telsizlerde çalışmaya başlamıştı yardım çağırdık gördüklerimizi yetkililere anlattık bize burada yaşananların anlatılmaması gerektiği söylediler ve bizi susturdular.
Eve döndüğüm de kamera mi bilgisayara bağladım fotoğraflara bakarken mağaraya ilk girdiğimiz andan itibaren izlendiğimizi anladım bu fotoğrafı mağaranın tahminimce 100 metre derinde çekmiş tim . Eve döndüğüm günden beri tam 5 yıldır Emily'i düşünüyorum onu bıraktığımız o anı aklımdan çıkmıyor diyordu.Daha sonra öğrendim ki mağarada güya çöküntü olmuş ve turizme de kapatılmış.
Beril bu araştırmaları yaparken eline bir de e-posta geçmişti .E-postayı yazan eski bir Vietnam askerinin torunuydu. Dedesini günlüğünün fotoğraflarını çekmiş ve göndermişti .Yazanlar ise şöyleydi;
Tarih:19/04/1970
Dün gece ben ve birliğim gece sızmalarına karşı devriye görevin deydik .Yağmur çok şiddetliydi bastığımız her yer bizi içimize çekiyor ve uzun menzilli telsizler çekmiyordu . güney kanadından bir asker hareketlilik olduğunu anons geçti. Yavaşça oraya doğru yöneldik pozisyon almış bekliyorduk uzun otların arasında bir hareketlenme vardı.Her keze dikkatli olmasını emrettim eğer gereksiz yere ateş açarlarsa yerimiz belli olabilirdi.Böyle bir kaç dakika geçti .Sağımda ki iki askere gidip otları kontrol etmesini söyledim .Otlar çok uzundu askerler otların içine girdi.Bir kaç saniye sonra bir asker çığlık atmaya başladı ardından otların arasından bizim olduğumuz alana fırladı diğeri ise batı yönünde kaçmaya ve rasgele ateş etmeye başladı .Tüm askerlere ileri emrini verdim.
Takibe başladık geride iki asker yaralı ya müdahale ediyordu yer de yatan askere yanından geçerken baktığımda göğsünde çok belirgin dört pençe izi vardı.Bunu hangi hayvan yapabilir diye düşündüm .Ama düşünmeye pek vakit yoktu. Öncü izciler yerlerde garip bir ayak izi olduğu söylüyorlardı izlerin gittiği yere doğru ilerliyorduk .Bir anda vadide garip bir ses duyuldu nerden geldiği anlaşılmıyordu ama çok inceydi sanki kuyruğuna basılmış bir kedi gibiydi.İzler bir mağara ağzına kadar sürdü.
Mağaranın ağzı çok büyüktü yaklaşık 5 katlı bina kadar geniş ve 15 katlı bir bina kadar yüksekti mağaranın ağzına siper aldık .Ben peşine düştüğümüz şeyin ne olduğunu düşünüyordum nasıl bir şey bir insanı bu kadar uzağa fırlatıp böyle bir yara açardı ve Vietnamlı gerillalar neden bu kadar açıkta olmalarına rağmen saldırmıyorlardı korktukları bir şey mi vardı .Biraz korkmaya başlamıştım ama sakin kalmam gerekliyi sonuçta bir timi yönetiyordum.Kararlı bir sesle beyler şu lanet olası mağaraya giriyoruz dedim kimse beni sorgulamadı .
Mağaraya önce ben girdim içeride çok mide bulandırıcı bir koku vardı koku sanki yanmış et gibiydi bir kaç kişi kusmaya başladı .El fenerleri ile mağarayı taramaya başladık .Ayağımın bir sıvıya girdiğini fark ettim yere baktığımda koyu mavi yapışkan sıvının içinde olduğumu fark ettim. Başımı kaldırıp ileri baktığımda iki tane tanımlayamadığım yaratıklar gördüm .Beni fark etmediler .Hızlı ve seri bir şekilde anons geçmeye başladım etraflarını sardık .Biri yerde yatıyordu.Küçük bir ses bizi deşifre etti.Her kez el fenerlerini yaratıklara çevirdi daha önce böyle bir şey görmemiştim ikisinde boyları iki metreden fazlaydı elleri ve ayakları çok uzun ve ellerinde 4 er parmak vardı .Derileri zümrüt yeşili ve pulluydudu. Gözleri de bir yılanı andırıyordu.Biri ayağa kalkamadı rengi daha koyu olan onu kaldırdı . Kaldırdığının karın kısmı mas maviydi galiba yaralanmıştı.
Koyu renkli olan doğrudan bana baktı ve ağzından uzun dilini çıkarıp tıslamaya başladı sanki bir yılan gibi.Orada dona kaldım bedenim buz kesmişti.Acemi askerlerden biri ateş etmeye başladı ardından kendime gelmiştim daha sonra her kez ateş etmeye başladı . Yaratıklar bir anda yok olmuştu sanki görünmez olmuşları.Ateş kes emri verdim bulundukları yeri inceledim ama hiç bir şey bulamadım ve hiç bir iz yoktu sanki tuzla buz olmuşlardı .
Mağara ağzına elimizde ne kadar patlayıcı varsa döşedik ardından buradan bir daha çıkmamaları için patlattık . Yağmur dinmişti uzun menzil telsizleri tekrar çalışmaya başladı helikopter desteği istedik ve üste geri döndük .Üstlerime dün gece ile ilgi olan raporumu verdim hepsi bana savaşın akıl sağlığımı bozduğu söylüyordu onlara yaralı askeri söyledim basit bir ayı saldırısı dediler peki askerler ya onlar dediğimde onlarında akıl sağlığı yerinde değil dediler ve beni görevden adlılar .Yarın akşam evime döneceğim ama beni zorunlu rehabilitasyona yolluyacaklar yada emekli edecekler.Ben orada ne gördüğümü biliyorum onlar bu dünyadan değiller ve biz bunu anladığımızda içimize çoktan sızmış olacaklar.
Beril yazıyı tekrar tekrar okuyordu biraz korkmaya başlamıştı ama artık geri dönmek için çok geçti .Belkide bu gece son rahat gecesi olacaktı yarın için eşyalarını bir kez daha kontrol etti ve bulduğu bilgileri tekrardan gözden geçirdi .Joseph in yanına yattı ve umarım duyduğumuz şeyler gerçek değildir sırdan bir röportaj yaparız dedi .Joseph ise umarım ama gine de bu hayatımızın en büyük araştırması ve en büyük macerası olacak . Hadi uyuyalım yarın çok uzun bir gün bizi bekliyor canım.
Bölümün devamı gelicek şuan yaptığım araştırma lari düzenliyor ve kurtuluyorum lütfen beğen diyseniz beğen meyi eğer bir hata yada düşüncelerinizi söylemek istiyorsanız yorum bırakmayı unutmayın .Her kese teşekkürler:)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Soon Doong "Reptilian Yuvası"
Научная фантастикаHiç aramız da yabancı varlıkların olduğunu hissetti iz m? Eğer hissetmediyseniz bir kez daha düşünün . Çünkü onlar aramız yıllardır bizi izliyor ve bilgi ediniyor lar. Peki kim bu varlıklar biz onlara "reptilian"diyoruz .Onlar bu evren den değil emi...