Hayat.Bazen o kadar karmaşık bir hale bürünür ki.
Yaşadıklarınız,pişmanlıklarınız,istekleriniz,arzularınız,duygularınız.Hepsinin bir an gelip geçmiş bir şey olduğunu düşünürsünüz.Her şeyiniz bir anda öyle bir yerle bir olur ki, hayata dair kırıntılara rastlayamazsınız.Her şeyiyle anlamını yitiren koca bir ‘hiç’ olur hayat.
Nefes almak sanki dünyanın en zor işiymiş gibi gelir.Onun için harcanan çaba.Burnunuzdan soluduğunuz oksijen ciğerlerinizi yakar.Nefes almamayı hiç bu kadar isteyemezsiniz.Bedeninizin bir çöp haline geldiğini hissedersiniz ya ölmeyi hiç bu kadar isteyemezsiniz.
Ölmeyi en çok arzuladığım an..Siyah gür saçları dağılmış yağdan bakılmayacak bir halde, yüzündeki sakallarından yüzü tanınmaz bir halde adamın elleri vücudumun her yerinde.O taksiden sürüklenerek indirilip dizlerim kanayana kadar sürüklendiğim bu kulübe.Çöp kokusu hakimken yerde kırılmış şişeler, sigara izmaritleri, yırtılmış onlarca resim ve duvarlarda yazan anlamsız cümleler.
Üzerimde elleri durmadan gezinen boynumun girintilerini emerek iniltiler çıkaran adam.Üstümden itmek için kullandığım çabalarım artık bir son buldu.Gücüm bitti.Ben bittim.Titreyen vücudum, kanayan dizlerim, başıma aldığım darbeler,yüzüme yediğim tokat.Son olarak bitişimin hikayesini yaşıyorum.
Buraya gelirken yeni bir ben için yaptığım planlar.Her şeyin bir hiç olduğunu anladığım bu an bitişimi izliyorum.Sonumun gelmesini bekliyorum.
Titremekten kasılan çenem ağlamanın etkisiyle daha da titrerken, gözyaşlarım bağımsız bir şekilde dakikalardır akıyor.Saniyeler geçiyor,dakikalar bitiyor.Ve ben ölüyorum.
Bir.
İki.
Üç..
Üstümdeki kıyafetleri yırtarcasına çıkaran adamın o yamuk gülüşünün sesi kulübede yankı yaparken göz yaşlarım kurudu artık.Ve bekliyorum, sonumu getirmesini.
Elleri boynumdan göğüslerime inerken bir yandan yanaklarımı emen adam iğrenç iniltileriyle kulübede yankılar yaratmaya devam ediyordu.Bir eliyle kollarımı sabitleyip diğer eliyle önce yavaş yavaş okşamaya başladı vücudumu.Sonra sert darbelerle.Ve bir tokat daha.
Yanağımda hissettiğim o acı.Sanki yaşayacaklarımın yanında bir hiçmiş gibi geliyordu o an.Sadece fiziksel,geçici bir acı.Ama yaşayacaklarım benim bitişimin son noktası olacaktı.
Dışarıdan gelen birkaç boğuk sesten başka bir şey duyamazken adam durakladı.Yavaş hareketlerle başını cama doğru çevirip sessiz bir küfür mırıldandı.Benimse beynim algılama yetkisini kaybetmişçesine duyduklarım sadece birkaç boğuk uğultudan başka bir şey değildi.
Üstümdeki ağırlığın hızlı bir şekilde yok olduğunu hissettiğimde gözlerim aralandı yavaşça.Üstümdeki adam yoktu.Kafamı zorlayarak sağa çevirdim,sola çevirdim yoktu.Gitmişti, bitmemiştim.Bitirememişti beni.
Bunun üstüne attığım koca kahkahalarım kulübede uzun yankılar yaratırken kahkahalarımın ardı arkası kesilmeden devam ettim.Kulağımın tek algıladığı kendi kahkaha seslerimdi.Duymak istemiyordum.
Hayır.
Hayır.
Hiçbir şey duymak istemiyordum.Bağırarak ellerimle kulaklarımı kapatıp başımı dizlerime doğru bıraktım.Boğazım yırtılırcasına bağırmaya devam ettim.Bağırışlarım tüm kulübede yankılanırken birden tekrar gülmeye başladım.Bu sefer kahkahaların boğuk yankılarını yerini aldı.