2.bölüm

1.1K 6 8
                                    


Aras posta arabaları imparatorluk devrinden kalma modası gecmis, asınmıs arabalardı. O

gece Montroy sur Mer istikametine gelen bir posta arabası, bir kavsakta iki tekerlekli bir

araba ile carpısmıstı. Bu kucuk arabada, paltosuna sarılmıs orta yaslı bir erkek vardı. Araba

bir hayli hırpalanmıs, posta arabasının surucusu yolcuya durmasını oğutledi, ancak yabancı

adam onu dinlemeden yoluna devam etti.

Boyle acele yoluna devam etmek isteyen bu yolcu acınacak bir adamdı. Nereye gidiyordu,

bilemezdi? Neden acele ediyordu? Onu da bilmiyordu. Herhalde Aras'a gidiyordu, belki de

baska yere gidiyordu.

Bir ucuruma saplanır gibi dalmıstı bu karanlık geceye. Kendisini iten bir seyin, varlığından

haberli idi.

Aslında daha henuz hicbir karar almamıstı.

Neden gidiyordu Aras'a?

Sonuc ne olursa olsun, durusmada bulunmak, kendi yerine mahkum edilecek adamı gormek

istemisti. Evet belki o sefil hırsızı gordukten sonra onun yerini almadığını anlayarak daha da

rahatlayabilirdi.

Kaderine hakim olduğunu bilmek kendisini guclendiren bir dusunceydi. Aras'a gitmese de

olurdu. Yine de gidiyordu.

Bu arada atını kamcılıyor, arabasını daha hızlı surmeye calısıyordu. Gun doğarken acık

kırlarda olduğunu gordu. Montrey sur Mer kentini bir hayli ardında bırakmıstı. Bir kıs

sabahının safağın hayret dolu gozlerle baktı. Sabahleyin de geceleyin olduğu gibi hayaletler

dolasır, ancak yolcu bunları gormuyordu.

Yol kıyısında tek tuk ciftliklerin onlerinden gecerken kendi kendine o evlerde uyuyan saf ve

mutlu insanların olduklarını tekrarlıyordu.

Atın nal sesleri, kosumun cıngırakları yollarda tekerlek gurultusu tatlı ve tek duze bir ses

cıkartmaktaydı.

Hesdin koyune geldiğinde iyice gun doğmustu. Bir han onunde durarak atına nefes aldırdı ve

ona azıcık arpa yedirdi.

At iyi bir cinsti. Gorunusu pek guzel olmamakla beraber en dayanıklı beygir soyundandı. Đki

saatte bir hayli yol almıs olmasına rağmen, terlememisti bile.

Yolcu arabasından inmisti. Atına arpa getirmis olan seyis birden sordu:

— Uzağa mı gidiyorsunuz? Yolcu dalgın dalgın cevap verdi:

— Neden sordunuz? Seyis yine sordu:

— Uzaklardan mı geldiniz?

— Bir hayli uzaktan, asağı yukarı bes fersah yaptım. Fakat neden bana soruyorsunuz

bunları?

Seyis tekerleğe eğildi ve kendi kendine konusur gibi soylendi.

— Belki bu tekerlek bes fersah yapmıs olabilir, ancak ne var ki bundan sonra bes dakika bile

goturmez sizi.

Yolcu arabasından asağı atladı:

— Ne dediniz dostum?

SefillerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin