Bölüm -1 : Uyanış

33 4 3
                                    

30. yüzyılın sonlarına doğru SSLinker (SSL) denilen kasklar icat edildi. Bu, VR Oyun (sanal gerçeklik) dünyasında yeni bir çağ açtı. SSL gözlüğünü taktığınızda, beyninize garip sinyaller gönderiliyor. Bu garip sinyaller vücudu uyku hâline sokuyor ancak beyin ve bazı hayatî fonksiyonlar çalışmaya devam ediyor.

Sanal olarak yemek yiyince tokluk hissi yaratmak, oyunda hasar alınca gerçek gibi hissetmeniz, SSL'nin yapabileceği şeylerden sadece ikisi. SSL'nin çalıştırdığı bir çok oyun bulunuyor. Ama aralarından biri var ki, onun sinematikleri bile MMORPG (açık dünya rol yapma oyunu) severlerin ağızlarını sulandırmaya yetti. O oyun Burning Souls II'ydi

Burning Souls II; ticaretten gemiciliğe, avcılıktan savaşcılığa size bir çok imkân sunuyor. Bu, oyunun oynanabilirliğini arttırıyor. Ayrıca oyunda yemek yeme, yorgunluk ve su içme gibi sistemlerin bulunması da oyuna ayrı bir güzellik katıyor. Bugün ben, Queron da bu oyunu aldım. Serinin ilk oyunu Burning Souls I'in hatırı sayılır oyuncularındandım zamanında. O zamanlar SSL'ler yoktu tabii. Ancak o zamanki oyundan olan tecrübem şimdi de işe yarayacak gibi görünüyor.

Mavi saçlarımı arkaya attım ve perdeyi çektim. Odam bir anda karanlığa gömüldü. İçeriye sadece kapımın üzerinde bulunan küçük pencereden az miktarda bir ışık hüzmesi giriyordu. Yatağıma uzanıp SSL'mi taktım. Oyun olarak Burning Souls II seçimini yaptıktan sonra sinematik devreye girdi.

" Turyon Inc. Sunar...

MAD Co. Katkılarıyla...

Bundan çok çok uzun zaman önce, şimdi bulunduğumuz yerde çetin mi çetin bir savaş oldu. Vahşileri ve insanları birbirine düşüren bu savaş, tam tamına iki yıl sürdü. İki yılın sonunda Vahşiler zafere ulaştı. Gezegenlerinden sürgün edilen insan ırkı, yeni bir gezegen arayışı içine düştü. En sonunda Wooferdown'u keşfettiler. Burası oksijeni, bol yer altı kaynakları, temiz suları ve daha nice şeyi ile insan ırkı için yeni bir umuttu. Ancak insanların gezegenlerine geri dönmek için ellerinden geleni yapacaklarını vahşiler unutmamalıydı.

-Sinematiğin Sonu-"

Açıkçası hikaye klişeydi. İki ırkın destansı savaşı falan filan, aralarından biri sağ kurtuldu falan filan.

Şimdi karşımda iki ekran vardı. Solda mavi kıyafeti içinde, elinde mızrak olan bir insan, sağda ise keskin pençeleri ile kırmızı tenli, kükreyen bir yaratık. Tarafımı seçmen gerektiği belirtilmişti. Sağdaki yaratık bana çekici gelmişti. Zaten oyunun birincisinde de bu ırkla oynardım. Bundan sonra önümde üç seçenek daha belirdi; suikastçı, büyücü ve savaşçı.

Suikastçılar, ellerinde hançerler ile hedefine sinsice saldırırken, savaşçılar kılıç ve kalkanlarıyla yakın dövüşe girişirler. Büyücülerse kudretli büyükleriyle düşmanlarını parçalarlar. Eğer ilk oyunun sınıfları birbiriyle aynıysa büyücünün alt sınıfı olarak ölüdirilten olması lazımdı. Önceki oyunda bu sınıfta dünya ikincisiydim. En iyi yaptığım şeyi, yani yaratık diriltip düşmana saldırtmayı, yapmak için büyücü seçtim.

Alt sınıf olarak elementalist, cadı ve ejderha vardı. Açıklamalarını okuduğumda elementalistin ateş ve buz gibi büyüler yaptığını, ejderhanın şifa becerisi olduğunu ve de son olarak cadının ölüleri uyandırarak değişik yaratıklar çıkardığını öğrendim. Benim aradığım sınıf cadıydı, dolayısıyla cadı sınıfını seçtim.

Sıra karakter tasarım ekranına gelmişti. Ben de benim gibi bir karakter tasarladım. Karakterim mavi saça, hafif beyaz bir tene ve uzun bir boya sahipti. Aynı bana benzemişti. Son olarak da isimlendirme kalmıştı. Kısa bir süre sonra "Oyuncu #2" adını koymaya karar verdim. Sonrasında "oyna" tuşuna basıp oyunun derinliklerine daldım.

Oyuncu #2Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin