Karanlık ve aydınlığın arasında sıkışmış kanlı gözler...
O gözler arafta olmanın verdiği yenilgiyi hiç bir zaman kabullenmediler.Kabullenemediler.
Savaşçı ruhları kırmızının en koyu tonundaki yangınları anlatmakta.
İçinde zerreler halinde kalmış olan küller huzuru,sevinci ve güveni temsil eder.
Küllerinden yeniden doğmayı bekler Zümrüdü Anka misali.
Özgü değildir ona,ama asla umudunu kaybetmez.Yalnızca ruhunun kilidini açabilen tanır o gözlerdeki çaresizliği ve yenilmişliği...
Ruhlar birbirine kenetlenmişse bir kere uzayıp giden sarmaşıklar gibi,dudaklar kıpırdamaz o yelkovandan itibaren.
Akrep sarar yelkovanı.
Ve ikisi ölümcül soğuğun içinde donuverirler.Zamanı da gerisinde bırakmış olan beyin komutlarını yağdırır aciz kalbe.
İyi ve kötü kavramları karışır birbirlerine.
Ne doğrular kalır geriye ne yanlışlar.
Duran enkazı,yıkıntıları seyreder gözler.
Kandırılmışız ruhlarımızı şeytana satmışız.Dilimize bir değil birden fazla kilit vurulmuş.
Dönüyoruz bu küçücük dünyada,kırmızı kır çiçeklerinin tamda ortasında.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kırmızı Kır Çiçeği
General Fictionİşte dönüyoruz yeniden küçücük dünyada,kırmızı kır çiçeklerinin tamda ortasında...