Ben Günbay Kılıç. Kalkandere'de doğdum.
Rize'nin eski kabadayılarından olan Ziya Kılıç'ın iki çocuğundan erkek olanıyım. Bir kız kardeşim ve kanser hastası anam var.
Babamın ölümü su testisinin su yolunda kırılması gibiydi. 1957 yılında daha on beş yaşındayken gözümün önünde hasımları tarafından katledildi.
Babam kirli bir insandı. Ellerinde pek çok insanın kanı ve âhı vardı. Üstelik bir polis katiliydi. Bu yüzden babamdan içten içe nefret ediyordum. Ancak elimden hiçbir şey gelmiyordu. Tek düşündüğüm onun yolundan asla gitmeyeceğimdi.
Babamın ölümünden sonra bir süre annem ve kız kardeşim Şevval ile Harun amcamlarda kaldık. Okul hayatım parlak olmadığı için ortaokuldan sonra pek çok zanaatkârın yanında çıraklık yaptım. Ancak hiçbirinde başarılı olamamıştım. Sanki kader beni zorla babamın yolundan gitmeye zorluyordu.
Askerlik çağına geldiğimde hala bir baltaya sap olamayan, amcam tarafından evden atılan bir serseriydim. İki sene askerlik yaptıktan sonra iş bulamadığım için kışlada kalıp çavuş olmaya karar verdim.
Beş sene boyunca Irak'ta Güneydoğu'da ve terör olan her bölgede kurşun sıktım. Ancak anamın ölüm haberiyle Kalkandere'ye dönmek zorunda kaldım. Artık kız kardeşim Şevval başkalarının evinde kalamayacak kadar büyümüştü. Dolayısıyla askerlik maceramın sonuna gelmiştim.
Kendime bi taksi durağında iş buldum. Geceleri taksiye çıkıyor, gündüzleri ise işportacılık yapıyordum. Ev tutup kardeşimi oraya yerleştirdim. Sigara param bile zor çıkıyordu bazı günler. Artık gün geçtikçe iyiden iyiye düşünüyordum baba mesleğini.
Gençliğin verdiği ateşle hep düşünüyordum. Paralar, kadınlar, lüks araba ve evler... Hangi genç bunlara hayır diyebilir ki?
Yine bir gün sigara almak için bi bakkala yanaştım taksiyle. Ardından paketi açıp yorgunluk sigarası yakacaktım ki, hemen önümde feci bir kaza oldu. 2 araba birbirine girmiş gibi görünüyordu ancak durum öyle değildi. Arkada ki araba öndeki arabayı bariyere sıkıştırarak durdurdu. Ardından öndeki arabadan inen takım elbiseli, yaralanmış, iri yarı iki adam bana doğru silah çekerek arabaya binmemi söylediler.
Bu arada arka arabadakiler silahlarla inmek üzereydi ki gaza bastım.
Ufak manevralarla arkada ki mercedes marka arabayı atlattım kaldırıma çıkıp takla attılar. İyi şoförlüğümün meyvesini ilk defa almıştım.
Yolda konuşurlarken duydum bana silah çeken Hamza, diğeri ise Ali'di. Korkuları arkada ki araba değilde hizmet ettikleri 'AĞA' denen bir adamdı. Ve ilçe dışında ki bir kahveye gitmemi istediler.
Kahveye gittiğimizde içeridekiler evden kaçıp okey atmaya gelen dayılara benzemiyordu. Daha çok hepsi soğukkanlı birer katil gibiydi. Arkada ki tuvalete girdik. Kapıyı açtıklarında yeraltına inen bir merdivenle karşılaştım. Şaşkın şaşkın etrafa bakarken, birden bir soğuk namlu enseme değdi. O Hamza'ydı ve sinirli bir şekilde
-Yürüsene be adam! Demişti.
Bu ikaz benim için yeterliydi. İlk defa kendimi ölüme bu kadar yakın hissediyordum. Bir nefes kadar ancak yalvarmanında hiçbir şeye yaramayacağını biliyordum. Konuştuklarına kulak verince beni o meşhur 'AĞA' ya götüreceklerini duydum. Dizlerim titriyordu ve beni neyin bekleyeceğini çok merak ediyordum.
Kapı açıldı, ve karşımda sanki bir padişah oturuyordu. Yanında iki, etrafında ise beş tane muhafızı olan bir padişah!
Ağa'nın yüzüne baktığımda saçları ağarmış yüzünde yaşadığı ve yaşattıklarının sembolü olan bi yığın kırışıklık vardı, babam yaşlardaydı. Elinde kehribar tesbihi, gözleri ise adeta deniz mavisiydi.
Ali ve Hamza olanları anlattılar, ve benim sayemde Gazanfer denen birinin adamlarından kurtulduklarını söylediler. Başını usulca kaldırıp o çakır gözleriyle bana baktı Ağa.
-Adın ne delikanlı
-Günbay Kılıç
-Kılıç'mı?
-Evet Kılıç
-Rahmetli Ziya abime ne kadar benziyorsun hem soyadınla hemde gözlerinle.
Dizlerimdeki titreme yerini kaygıya bırakmıştı. Korkum merağa dönüşmüştü ve cevabımı verdim;
-Ziya Kılıç benim babamdır Ağam.
Oda sessizleşti, herkes silkelendi ve şaşkın gözlerle bana baktı herkes.1. Bölüm sonu..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Baba Yadigârı Nam
ActionAslında herşey, eski bir kabadayı olan babasının vurulmasıyla başladı. Sonra ellerinde ki kanlara bakıp babasının yolundan gittiğini anladı. Evet o artık Avrupa'nın en büyük mafyalarındandı.