Ayrılık...
(Eylül'ün Anlatımından)
Instagramda gezinirken bir ilan gördüm. "Futbol Hayranlarına Özel Şansı Kaçırmayın" Ilanın üzerine tıkladım. Beni bir sayfaya yönlendirdi. 15 yaş üstü futbol hayranları aranıyormuş ve tabiki başvuru yaptım. Başvuru yaptığımı anneme söylemedim. Çünkü bu erkek oyunu olduğu için kesinlikle izin vermezlerdi. Ben ise şuanda seçilmeyi bekliyorum. Başvurumun ardından 5 gün geçmişti. Şuana kadar aramaları lazımdı. Ama aramadıklarına göre ben seçilmemiştim. Telefonu kapatıp yatağıma koydum. Ayağa kalkıp tam gidecektim ki telefonum çalmaya başladı. Yabancı bir numaraydı.
Açmakta şüphelendim. Ama merakım daha fazla bastırdığından dolayı açtım.
Alo
Meraba hanımefendi. Biz Atar Futbol kolejindan arıyoruz. Seçimlerde sizin uygun gördük. O yüzden sizi seçmek istedik.Şuanda şaşkınlıktan ve heyecandan ölmek istiyordum.
Neeee!!! Haha afedersiniz şaşırdımda. Peki... ne zaman başlıyorum.
2 gün sonra.
Çok teşekkür ederim gerçekten iyi günler.
İyi günler.Telefonu bu sefer yatağa attım ve zıplayarak dans etmeye başladım. Daha sonra yüzümdeki gülücük soldu... Aynadaki bana baktım. Sanki hayat benim mutlu olmamı istemiyordu... Aklıma gelen şey ben bunu annemlere nasıl söyleyecektim. Kesin izin vermiceklerdi. Ama şansımı denemeden olmazdı.
Kapıyı açtım. Aşağıya yavaşça indim. Salonun kapısından annem ve babama baktım. Derin bir nefes alıp yanlarına gittim. "Anne size birşey söylemem lazım." dedim. Utandım. Çünkü annem ve babam bana 7 yaşımdan beri hiç sevgi göstermediler. Annem bana döndü. "Yine ne bok yedin?" Benim ailem böyleydi işte. Bana kızmaya yer arıyorlardı. "Nasıl söyleyeceğimi bilmiyorum. Ama ben şuandan itibaren futbol kursuna yazıldım. Artık oraya gidicem." dedim. Korku dolu gözlerle onlara bakarken babam hızla ayağı kalktı ve bana tokat attı. Şaşırmamıştım... Böylelerdi işte. "Sen bize şimdi mi söylüyorsun akılsız!!!!!!!" diye bağırdı. Gözlerim dolmaya başlamıştı. Annem birşey söylemeden kolumdan tuttu ve kapıya doğru sürüklemeye başladı. Ben ise anneme yalvarıyordum. "Anneee! Nolur anne bende hayatımı yaşıyayım lütfennn yalvarıyorum!!" dedim. Annem bana dönüp. "Hayatını yaşamak istiyorsun demek." kapıyı açıp beni dışarı fırlattı. " Al. Yaşa!" deyip kapıyı kapattı. Ben hıçkırarak ağlıyordum. Evden atmışlardı beni. Dışarda bile anneme ve babama yalvarıyordum. Ama yalvarışlarım boşunaydı... Biliyordum... Bu acı bir gerçekti...
Ettafıma bakındım. Akşam olmak üzereydi ve yağmur atıştırıyordu. Üzerimde hava biraz soğuk olduğu için giydiğim kalın kazak ve hırka vardı. Altımda ise bol bir pantolon vardı. Pantolonun cebini karıştırdım. Ama telefonumu bulamadım. Ahh doğruu ben telefonumu yatağımın üzerinde bırakmıştım. Ama cebimde bir miktar para taşırdım illaki. Çünkü bir gün böyle bir sahneyle karşı karşıya geleceğimi biliyordum.
Cebimdeki paraya baktım. 50 tl idi. Parayı cebime tekrar koyup yürümeye başladım. Nereye gittiğimi bende bilmiyordum. Ama yürüyordum.
En sonunda alışveriş merkezinden giyecek eşya almaya karar verdim.
......
Eşyalarımı almıştım. Hatta giymiştim. Futbol kursunun adresini az çok hatırlıyordum. Bu şehirde değildi. İstanbul'daydı. Bende İstanbul'a gitmek için gemilerin olduğu yöne doğru ilerledim. Aslında uzak değildi. Bu nedenle hemen gelmiştim. Gişeciye parasını sordum. "27 TL" dedi. Cebimdeki paraları çıkardım ve adama 27 tl uzattım. Kalan param 12Tldi. Bende gemiye binip bir yere oturdum. Akşam olduğu için çok kişi yoktu.Sonunda İstanbul'a ulaştığımda gemiden indim. Etrafıma bakındım. Burası çok büyüktü. Ama hala kalbimdeki acı geçmemişti. Kolumdaki saatime baktığımda saatin bire yaklaştığını gördüm. Ben nerede kalacaktım ki? Buralarda tanıdığım yoktu. Bir dakika... Yoksa varmıydı?? Eveet! Vardı. Kuzenim Ecem. Onum evine yürümeye başladım. Çooook yorulmuştum.
1 saat geçmişti. Ve ben uykusuzluktan tam anlamıyla ölüyordum. Sonunda kuzenimin evinin bulunduğu sokağa giriş yaptım. Ecem'in evi sokağa girdiğinde sağda 4. evdi. Eve doğru yürüdüm. Kapıya ulaştığımda zile bastım. 1dk sonra kapının arkasından söylene söylene gelen Ecem belirdi önümde. Şaşkınlıktan dilini yutmuştu. Ben ise ona uykulu gözlerle bakıyordum.
Beni hemen içeri aldı. Kahve hazırladı. Bende olanları ona anlattım. Halası bana böyle davrandığı için ve enişteside hiç birşey yapmadığı için çok sinirlenmişti.
Telefonundan Atar Futbol Kursunun sayfasını ve adresini bulmuş. Tabi ben o arada uyuyordum. Uyandığımda bana bunları söyledi. Uykumu tamamen aldığımda adresin bulunduğu yere gittim. Müdürle konuştum. Bana bir ev ayarladı. Ama evin içinde 4 erkek vardı. Bende zorunlu olarak kabul ettim.
1 gün sonra eve yerleşmek için gittim. Ev beyaz ve lüks villaydı. Kocaman bir bahçesi vardı. İçeri girdim. Evi resmen bok götürüyordu diyebilirim. Ben eve girdiğimde 4 erkekte salonda oturuyordu. Ama sadece 1 tanesi dikkatimi çekmişti. Kahverengi saçları, kahverengi gözleriyle mükemmel duruyordu. Bana baktıklarında utançtan ölüyordum.
4 ü de yanıma geldiler. Kahve saçlı erkek bana büyülenmiş gibi bakıyordu. Erkeklerden biri kendisini ve arkadaşlarını tanıtmaya başladı. "Hoşgeldin. Demek gelecek olan kız sendin. Ben Eray. Bunlarda arkadaşlarım. Sırasıyla Kıvanç, Emir ve Toprak." Adı Toprak'tı demek. İsmi bile mükemmelll. "Ben de Eylül. Ama ara sıra soyadımla birliktede sesleniyorlar. Eylül Ekim diye." Toprak gülmeye başladı. Ben ne olduğunu anlamadan konuşmaya başladı."Eylül, Ekim, Kasım, Aralık..." Darılmıştım. Ama bozuntuya vermeden. "Eee ben nerede kalacağım?" Eray yürümeye başladı bende arkasından takip ettim.
25.05.2018
Nasıl olmuş. Daha fazla yazacaktım ama fikir gelmedi o yüzden böyle yaptım. Teşekkürler...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
4 Erkeğin Arasında
Novela JuvenilAklıma hiç 4 erkekle aynı evde yaşayacağım gelmemişti. Hatta birinden hoşlanacağım bile. Eylül kendi dünyasında takılan genç kızlardan biriydi. Futbol takımına seçilmesiyle evden atılması bir oldu. Bunu kaptana söyler. 4 erkeğin yaşadığı bir ev veri...