~12~

220 23 17
                                    

Vücudumu soğuk duvara yaslayıp gözlerimi kapattım. Eğer hastalığı ilerleme kaydederse gerçekten bitebilirdim. Daha yaşaması gereken güzel şeyler vardı. Ve eğer o bunları yaşamadan giderse gerçekten bitebilirdim.

"Georgia Amy Bieber..."

Gözlerimi açıp kapını önünde beni bekleyen Justin'e doğru ilerledim. Bir elini Amy'den çekip benimkileri tuttu. Gözleri moral verircesine benimkilere kitli kalmıştı. Zorla gülümseyip odaya girdim.

Elindeki test sonuçlarını okuyan doktor gözlüklerinin üzerinden bana ve Justin'e baktı.
Derin bir nefes alıp masasının önünde olan koltuklardan birine oturdum.

Hiç bir şey demeden testlere bakmaya devam etti. 2 dakika boyunca kimseden ses çıkmamıştı. Nefesini sıkıntıyla dışarıya verip testleri masaya bıraktı. Gözlüğünü çıkarıp bana baktı.

Gözleri sadece 2 saniye Amy'e gitmişti.
"Bayan Bieber"

"İlerledi değil mi?" Diyerek sözünü kestim. Tutamadığım göz yaşlarım akarken gözümden itiraz etmedi. 'Hayır ilerlemedi daha doğrusu iyileşti' demedi.

"Bak Selena"

Her zaman kullandığı ciddiyetliğini bozmuştu.
"Bunu sadece sen değiştirebilirsin"

Bakışlarım kısa süreliğine Justin'e kaydığında yere baktığını gördüm. Oda dayanamıyordu. Bize bir şey söylemiyordu. Ama geceleri ağladığını biliyordum.

"Kanseri bir kulağını etkilemiş"

Bulanık bakışlarım tekrar doktora gittiğinde dediklerini anlamaya çalıştım.

"Yani bir kulağı tam duymuyor. Şu aralar onu huzursuz etmeyin. Yanında kavga etmeyin. Yanında ne yaptığınıza dikkat edin. Ve onu mutlu etmekten başka bir şey yapmayın"

"Zaten hepsini yapıyoruz"

Dediğim şeyle tekrar nefesini dılarıya verip kendi koltuğundan kalktı. Yanımdaki boş koltuğa oturup elini dizime koydu.

"Lupusa yakalandığını biliyorum. Ama bunu ilerleyip ilerlememesini sadece sen etkileyebilirsin"

Ona anlamsız bakışlarımı yolladım. Ama dediği her şeyi tıkırı tıkırına anlamıştım.

Yanımdan kalkıp geri kendi koltuğuna geçtiğinde akan ve akmaya devam eden göz yaşlarımı sildim.

"Bir dahaki kontrolde iyi sonuçlar almak istiyorum. Dediğim gibi bunu sadece siz belirleyebilirsiniz"

Başımı olumluca sallayıp ayağa odadan çıkmış Justin'in arkasından ilerledim. Bu aralar sadece doktorda bana iyi davranıyordu. Onun dışında evde hep kavgalıydık. Sebepsiz yere her şeye kavga çıkarıyordu. Amy'nin kanser olması hepimizi kötü etkilemişti.

Hastane kapısından çıkıp arabaya bindim. Justin Amy'i arkaya yerleştirirken gözümü tekrardan sildim...

🚘

Kapıyı anahtarla açıp arkama bakmadan merdivenlerden yukarı koştum. Odaya girer girmez kapıyı arkamdan kitleyip sırtımı kapıya yasladım. Yavaşça yere kayıp oturdum. Sessiz olmaya çalışarak artık dayanamıyordum. Benim hastalığım, Amy'nin hastalığı ve Justinle bitmek bilmeyen tartışmalarımız.

Bir kaç dakikaya böyle kendimi toparlayıp oturduğum yerden kalktım. Odadaki banyoya girip küvete su doldurmaya başladım.

Üstümdekilerden kurtulup sadece iç çamaşırlarımla kaldığımda lavaboya ellerimi yaslayıp aynadaki görüntüme baktım. Gerçekten kötülemiştim. Gözlerimin için kıpkırmızıydı. Gözatlarım zaten morarmış ve şişmişti. Dolan küvetten biraz su dışarıya akınca hemen çeşmesini kapattım. 

İçine yavaşça girip gözlerimi kapattım. Vücuduma gelen rahatlama hissiyle küvetin içine biraz daha yayıldım.

10 dakika gibi bir süre sonra küvetten çıkıp bornozuma sarıldım. Odaya geldiğimde üstüme bir şeyler geçirip aşağı kata indim.

Amy salonda oyuncaklarıyla oynarken mutfaktan Justin'in sesi geliyordu.
Telefonla konuştuğunu anlamam pek zor değildi.

Mutfağa girdiğimde bana bir süre bakıp telefondaki kişiyi dinledi.

"Tamam... tamam.... neden?... peki ben seni biraz sonra arasam olur mu? Görüşürüz"

Ben raftaki bardağa uzanırken oda kalçasını masaya dayayıp beni izlemeye başladı.
Bardağı sonunda aldığımda yavaş hareketlerde sürahideki suyu bardağa doldurdum. Yine yavaş hareketlerle suyu içip bardağı tezgaha koydum.

Arkama döndüğümde Justin ve ifadesiz bakışlarıyla karşılaştım. Bir şey demeden mutfaktan çıkacakken kolumdan tutup bunu engelledi.

Derin bir nefes alıp yüzüne doğru döndüğümde yaslandığı masan çekilip tam önüme geldi.

"Selena neden böylesin?" Yüzündeki ifade değişmemişti. Gözlerinin içine baktığımda herhangi bir duygu göremiyordum. Ama içinde olup bitenlerin az çok anlayabiliyordum.

"Nasılmışım?" Dedim bende ifadesiz bakışlarımla. Ama kekelemem ve çatallı çıkan ses tonum bu bakışlarımı boşa çıkardı.

Derin bir nefes alıp bana biraz daha yaklaştı. "Soğuk...". Akmaya hazır olan göz yaşlarımı tutmaya çalışaraktan alt dudağımı dişledim.

"Selena, farkında mısın bilmiyorum ama bu aralar bana çok soğuksun." Bakışlarımı yere çekip dediği şeyleri anlaya çalıştım.

"Justin-"

"Eğer ayrılmak istiyorsan açık açık söyleyebilirsin. Çünkü artık sabrım kalmadı."

Sonlara doğru yüksek çıkan sesiyle gözlerimi gözlerine dikip ona inanamamışçasına baktım.

"Justin-"

"Eğer beni istemiyorsan, sevmiyorsan açık açık söyleyebilirsin!"

Bu sefer yüksek sesten istifade bağırmıştı. Ve korkunç bakışlarını üstümde gezindirmişti.

"Justin-"

Artık kelimeler ağzımda düğümlenmişti. Artık göz yaşlarım gözümden bağımsızlıklarını ilan etmişti. Ve ağzımdan çıkan sadece iki kelime olmuştu.

"Justin hastayım."



Baya baya baya uzun bir aradan sonra merhabalar. Neden uzun zamandır bölüm yok diye soranlara cevabım, ilham bulamıyordum. Yazacak konu gelmiyordu aklıma. Ve saçma salak bir bölümlede karşınızdayım diyebilirim.

SINIR 10 VOTE 10 YORUM.

MY BOSS 2 |Jelena Fanfiction|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin