Bölüm 2

506 24 1
                                    

Seven hep gider mi?

Asiye ablanın mesajıyla balkonda bir ileri bir geri koşarak bağırıyordum. Tabi bağırmam sun sürmedi. Birçok kişi bana bakıyordu. Balkondan koşarak evin içine girmiştim. Yine ve yeniden rezil olmuştum. Asiye ablanın mesajında Kaleli konağına gelememiş söylemişti. Telefonu bir kenara atıp şık birşeyler giyinecektim..
Dolabın karşısına geçip yüzüme hafifte olsa makyaj yapmayı ihmal etmemiştim. Aynada son defa bakıp evden çıkmıştım. Sokağa çıktığımda birkaç kişinin bakışı üzerimdeydi. Evimin çaprazında olduğundan gelmiştim. Evin bahçesinde balım yangazlarla beraber top oynuyordu. Balım beni görünce koşarak kucağıma atladı. Sımsıkı sarılıp Kaleli konağının kapısına ilerledim. Tahir deri ceketini koluna sokmaya çalışarak evden çıktı. Tahiri görünce duraksadım. Aslında duraksamamamın sebebi Tahir değilde yangazlar ile kafama sertçe attığı toptu. Yangazlara tam dönecekken ortadan kaybolmuşlardı. Tahir yanıma gelip "iyi misin?" Diye soru sordu. Sadece başımı sallamakla yetindim. Elimle kafamı ovuşturuyordum. Tahir bana sadece bakıyordu. Kafamı ovuşturmayı bırakıp kendimi toparladım. Tahir yanımdan gidip arabasına bineceği an "teşekkür ederim ." Diyebilmiştim. Tahir tepki vermeden odunluğun oraya girmişti.Sadece binip gitmişti İnsan birşey der ama o deli Tahir birşey söylemez. Kaleli konağının kapısını vurmuştum. Asiye abla açmıştı. Yorgun ve bitkin duruyordu. Sımsıkı sarıldı. Belimden tutup içeri sürüklemişti. Asiye abla yemek yapıyor. Saniye hanım ise evleri topluyordu. Beni görünce sevecen şekilde boynuma sarıldı. Daha sonra yorgun bir şekilde konuşmaya başladı. "Nefescim seni buraya bize yardım etmen için çağırdık. Yarın Tahir'in sevdiği kadın gelecek onun için hazırlık yapıyoruz" diyerek heyecanlı bir şekilde konuşmaya başladı. Onca cümlede 'sevdiği kadına ' odaklanmıştım. Koşar adımlarla evden çıktım. Evden koşarak çıktığım an Tahir dışarıda odun kesiyordu. Tahire bakmadan koşmaya başladım. Nefes ne oldu diye soru soruyordu ama biran önce bu evden gitmem gerekiyordu. Kaleli konağından çıkıp evin önüne doğru depar atmıştım. Eve bir hışımla girmiştim. Odama koşup kapıyı kapatmıştım. Kapıyı hızlaca kitleyip yatağın üzerine oturmuştum. Birkaç saniye aynada kendime bakmıştım. Bu üstümdemdeki pantolon ve gömlek onun içindi. En sevdiği renk mavi diye saçlarımı maviye boyatmak istemiştim. Üstümdekilerde hep maviydi. Kaç senedir beni sevmesi için çabalamadım ama onu gizliden takip ediyordum. Komidinin üzerinde duran son aile fotoğrafımıza bakıyordum. Annem,babam kucaklarına beni alıp poz çekilmiştik. Küçükken anneme binlerce söz verip y,ne sözünü yerine tutamamıştım. Gözyaşlarım istemsizce dökülüyordu. Ellerim yine eskisi gibi titriyordu. Odanın kapısı kıralacakmış gibi kırılıyordu. Yavaşça kapıyı açmıştım. Karşımda Asiye abla ve Berrak belirdi. Asiye abla beni sakince yatağa oturttu. İstemsizce dudaklarımdan şu sözler çıkıyordu. "Seven hep gider mi?" Asiye abla olayı anlamış ki bana sıkıca sarıldı. Hiç kimsenin kelime kuracak hali yoktu..

Saat akşam saat sekiz olmuştu. Balkona oturup Karadeniz'in hırçın ormanına bakmaya başladım. Keşke şu ormanda kaybolsamda kimse bulamasa diyerek içimden geçti. Annem ve babamın yanına gitsem diyerek iç,maden geçti. Berrak elinde kahveyle yanıma gelmişti. Kahve kokusunu iliklerime kadar kokladım. Kahve kokusu en güzel kokuydu. Berrak usulca bakışlarını dağlarda gezdirdi. Oda benim gibi dertliydi. Soru sorsam bile cevap vermediğini bildiğim için sessizce dağlara baktım. Mahallede sadece serseri tipli insanlar dolaşıyordu. Evin karşısında kalıyorlardı. Bizim evde yalnız yaşadığımızı bildiğinden çok kez bizle uğraşıyordu ama tabi alakadar dahi olmuyordum. Berrak kahvesini alıp içeriye gitti. Kaleli konağının kapısından yangazlardan biri çıkıp bizim evin oraya geliyordu. Işığın ordan geçince bu kişinin Tahir olduğunu uzun sürmedi. Tam içeri girecekken Tahir'in nefes diye seslenişini duyunca geri balkona gittim. Efendim diyerek karşılık verdim. Dışarı gelmemi ve birşey söyleyeceğini dedi ve bende tabi bugün birşey yaşanmamış gibi yanıla hızla inecektim. Bu adamı görünce bütün herşeyi unutuyordum. Hızla evden çıkıp Tahir'in yanına gitmiştim. Tahir konuşmayıp yüzüme öylece bakıyordu. Bakışlarını üstümde gezdirince bakışları kızgın bir hal aldı. Üstüme bakınca bende farketmiştim. Gömlek ve pantolonla çıkmıştım. "Karadeniz kızım bura böyle dışarı çıkılır mı ?" Diyerek sitem etti. Sadece sessiz kaldım. Hani biraz önce serseri tipli çocuklardan bahsetmiştim ya onlar bana öyle bakıyordu ki yerimden kıpırdadım. Bakışlarımı tekrar Tahire verince "içeri girelim mi ?" Diyerek soru sordum. Kafasını olumsuzca saklayıp bakışlarını serseri tipli çocuklara  vermişti. Deli Tahir deli moduna girmişti. Adım Arık serseri tipli çocukların yanına gideceği an kolundan tutup geriye doğru tuttum. "Tahir lütfen bugün iki kez üzüntü yaşamak istemiyorum" dedim. Hızla üstündeki hırkayı çıkarıp bana vermişti. Üstüme giydirip.  "Kim üzdü lan seni bügün " diyerek kükredi. 'Sen üzdün be reis ' diyecektim ama sustum. Konuyu değiştirip "sen ne istemiştin  " diyerek soru sordum. "Annem söyleme istedi. Yarın tanışma faslımız olacak senide mutlu günümüzde görmek isteriz. " demişti. Gözyaşlarımdan akan yaşları bügün saymamıştım. Baya olmuştu. Biranda şu sözler tokat gibi Tahir'in yüzüne çarpmıştı. "Sen uzaktan sevmek nedir bilir misin ? Yoksa sevdiğin başka biriyle evleneceğini duymak ne demek bilir misin? " diyerek çıkışmıştım. Tahire dönüp "hep mutlu ol " diyerek eve girmiştim.

Aşktan Uzak Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin