Multimedya;
Gökçe Yeşilbaş-Yalnız Kadın
Zaman beni bir boşluğun içine bırakmıştı. Kimsesiz ve çaresiz bir anda tutuklu kalmıştım. Karar veremiyordum elimdekini açmalımıydım yoksa yırtıp atmalı mıydım?Çoğu zaman olduğu gibi yine umutlarımın yıkılacağını bilmememe rağmen buraya kadar gelmiştim. Neden içinde ne yazdığını bilmediğim bir mektup için bu kadar umutlanmıştım ki? Yıllardır beni kandıran adamın sözlerine inanmıştım.Dedeme...
Ve bunun tek bir sebebi vardı;UMUT...
<><><><><><><>
Ne kadardır mektubun kirli zarfına baktığımı bilmiyordum ama telefonumun titreşim sesiyle kendime geldim.Mektubu çantama tıkdıktan sonra isteksizce telefonu açtım.
"Ne var İdil?Orada havalar sıcak herhalde canına susamışsın."
Sinsi bir gülüş attıktan sonra
"Ah Hira'cım ben susamadım ama bitanecik köpeciğin birazdan susuzluktan ölebilir."
Ardından köpeğimin sesini duydum ve "Konum at"deyip telefonu kapattım.
Kapattıktan hemen sonra arabama yöneldim. Atılan konuma daha önce hiç gitmemiştim. Nasıl geçtiğini anlamadığım yarım saatin sonunda sokağın başındaydım.Sokakta kimse gözükmüyordu ama Ares için buraya girecektim.
Boğazım acıyana kadar bağırdım."İdiiiiiiil ecelin geldi.Çık ortaya!!"
Ensemde bir nefes hissettim."Çok mu beklettim canım kıyamam. Özledin mi sen beni"
Bir hışımla arkamı döndüm ve boynuna yapıştım."Ares nerede?"
İdil histerik bir kahkahayla"Köpeğin evde mışıl mışıl uyuyor. Ayyyy bebeğim sen ne sanmıştın?"
Daha fazla dayanamadım ve boynundaki ellerimi çekip omzundan ittirdim.
Bağırarak "Oyun mu oynuyoruz İdil"dedim.
İdil'in rahat tavırları beni anlık bir şaşkınlığa uğratmıştı. Fakat etrafımdaki insanları görünce şaşkınlığımın yerini haklı bir endişe aldı.İşte şimdi hapı yutmuştum. Bir kaç dakika sonra zeminle buluştum. Bilincimi kaybetmeden hemen önce etrafımda kimse kalmamıştı. Ağzımdaki metalik tat yüzümü buruşturmama sebep oldu. Bilincimi kaybetmeden hemen önce gözlerim acıyarak bakan bir çift yeşil göze takıldı.
Sıcak ve derin...
<><><><><><><>
Gözlerimi hastanede açtım. Vücudumdaki acılar başıma gelenleri hatırlamama sebep oldu.Benim İdil'in ruhunda açtığım yaranın yanında şu an vücudumda hissettiğim acı hiç bir anlam ifade etmese de İdil'in bu yaptığı karşılıksız kalmayacaktı. Fakat gözümün önünden gitmeyen tek şey hayal mi yoksa gerçek mi olduğunu anlamadığım bir çift yeşil gözdü.Düşüncelerim doktorun içeri girmesiyle bölündü.
Merakla"Ben buraya nasıl geldim?"diye sordum.
Doktor"Bilmiyorum ama sizi bulduğumuzda hastane kapısının önünde baygın yatıyordunuz. Biz de dedenize haber verdik. Merak etmeyin birazdan gelir. "
Dedemle konuşmak istemediğinden çıkmak için harekete geçtim. Bu hareketlenmeyle vücudumda keskin bir acı hissettim.
Doktor"Hamza Bey o gelene kadar çıkmamanızı söyledi, lütfen zorluk çıkarmayın Hira Hanım."
Doktorun sözlerinin bitişi ardından içeriye dedem girince mecburen de olsa orada kaldım. Dedeme onun gelmesinden memnum olmadığımı gösteren bir bakış attıktan sonra dedem:
"Kızım çok merak ettim seni,iyi misin?"
Dedemin sözlerine gözlerimi devirmekle yetindim. Daha sonra dedem hızlıca doktora dönerek;
"Cevdet Bey bizi yalnız bırakabilir misiniz?"dedi.
Doktor odadan çıktıktan sonra dedem bana benden iğrendiğini hissettiren bir bakış atarak;
"Artık senin arkanı toplamaktan bıktım.Sen ne zaman akıllanacaksın?"
Dedeme alaycı bir bakış attıktan sonra dedem sesini yükselterek;
"Zaten okula da gittiğin yok.Senin için ödediğim paralara yazık. Sen senin için yaptığım hiç bir şeye değmezsin.Benim torunum olmayı hak etmiyorsun."
Dedemin son sözü bende konuşma isteği uyandırmıştı. Kaşlarımı çatarak biraz da sitemkâr bir tavırla;
"Senin torunun olmak benim seçimim değildi. Ben istemedim annemin babamın beni terk edip gitmesini. Kim isterdi senin gibi bir adamın yanında büyümek,yaşamak.Bana diğer insanlara davrandığın gibi davranmanı çok isterdim. Beni gerçek mana da sevmeni çok isterdim. Çok isterdim mutlu olmayı, seni sevmeyi çok isterdim dede!!"
Konuşmamın bitişi ardından dedem duygusuzca;
"Yarın yeni bir okula gideceksin. Gerekli bilgiyi Cengiz verecektir. "
Dedem sözlerini bitirdikten sonra kapıyı çarparak odadan çıktı. O kadar sözümden sonra bu kadar duygusuz kalması onun kalpsiz olduğu hakkında ki düşüncelerimi destekledi.
Yine aklınca beni cezalandırmak için okulumu değiştirecekti.Daha ucuz bir özel okula gidecektim büyük ihtimalle ama o benim derdimin para olmadığını anlamıyordu.Yine de hangi okul olduğunu öğrenmek istiyordum. Bu yüzden odadan çıkıp şoförüm Cengiz Abi'nin yanına gitmeye karar verdim.
Ama ondan önce telefonuma bakma isteğiyle çantama uzandım. Çantamın içinden telefonumu alacaktım ki birden aklıma o rutubetli evde çantama tıkdığım mektup geldi.
Mektubu almak için elimi çantama attım ama mektubu bulamamıştım.
Mektup yoktu...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TARÇIN
Teen FictionBir kelebeğin canını yaktığınızda ertesi gün özür dileyemezsiniz... 26.05.2018