Six

2.7K 215 12
                                    

Sizlere özür niyetinde yeni bir bölüm yazdım, iyi okumalar! ♡

**
"Jungkook Bey bugün çok yakışıklısınız, sizin bu yakışıklılığınız karşısında sizden izin istiyorum. Sizce de beni çok fazla çalıştırmadınız mı?" Genişçe sırıtmış ve ona masum masum bakmıştım. Arsız olacağım dedikten sonra gerçekten kendimden böylesine yüksek bir performans beklemiyordum. Aslında bu durumda  o günün de faydası vardı.

Bu kararı aldığım gün -yani Hoseok ile görüşme yaptığımız gün- onları sikime takmamıştım. Jungkook bunu anlamış gibiydi ve o da beni takmamıştı, sadece Hoseok ile ilgilenmeye başlamıştı. O günden sonra açık oynamaya başlamıştım. Çünkü ortalıkta benim bilmediğim bir şeyler dönüyordu.

Bunu neden bu kadar geç anlamıştım bilmiyorum ama bazı parçaları birleştirmiştim ve beynimi çalıştırınca bunun o kadar zor olmadığını fark etmiştim. Tamam benimde kendimce basit bir planım vardı ama planımda istemediğim bir şeyler dönüyordu ve dehşet derecede rahatsızdım.

Mesela Jungkook'tan hoşlanmak gibi. Tamam hala hoşlandığımi kabul etmiyordum fakat o benim bu hallerime tahammul ediyor ve sakin karşılıyordu eh bu da bende ister istemez hoş hisler yaratıyordu.

"Taehyung," dedi derin bir nefes alarak, ses tonundan sabrının son demlerinde olduğu çok belliydi. "Beni zorluyorsun Taehyung. Sana saygı duymaya çalışıyorum ama sen beni zorluyorsun."

"Sizi zorlayacak bir şey yapmıyorum." Dedim, gayet sakindim. "Siz büyütüyorsunuz. Diğer çalışanlar gibi izin istemek benim de hakkım. Üstelik beni işe aldığınızda bana yalan söyleyen sizdiniz. Burada koruma olarak çalışacağım diye umuyordum ama birden sekreterliğinize terfi ettim. Yanlış anlamayın bu benim için bir şeref ama diğer sekreteriniz sadece iki gün buradayken ben beş gün hatta altı gün buradayım. Sizce de haksızlık yok mu?"

Vay be ben bu kadar uzun konuşmazdım. "Aslında haklısın Taehyung. Hadi gel bugün birlikte gezelim."

Yakışıklı patronumdan asla böyle bir tepki beklemiyordum. Benimde işime gelmişti, ona yakınlaşmam için bu bir fırsattı. "Olur Jungkook Bey birlikte gezelim."

"Tamam o zaman Taehyung. Seni evine bırakayım üstünü değiştir, sonra seni almaya gelirim. Ne dersin?" Ultra kibar bir şekilde bana fikrimi sormuştu, ayrıca yollarda sürünmeyecektim bu da benim işime geliyordu. "Süper olur derim. Ancak daha sonra ne yapacağız?"

"Hm bir düşüneyim." Ellerini çenesine koyup düşündü. "Benim almam gereken birkaç bir şey vardı Taehyung. Birlikte alışveriş merkezine gidebiliriz?"

"Peki olur." Onayımı aldıktan sonra ceketini giymiş ve şirketi terk etmiştim. Beni evime kadar bırakmıştı. "Teşekkür ederim."

Tavşan dişlerini ortaya çıkararak gülmüştü, "Bir saate kadar buradayım Taehyung. Çabuk ol."
Başka bir şey demeden gazı kökleyip ortamı terk etmişti. Garipti gerçekten, ben de bu garip ortama ayak uyduruyordum.

**
Yarım saat içerisinde hazırlanmıştım ve Jungkook'u bekliyordum. Neyse ki, kendisi beni çok fazla bekletmemişti ve ben hazırlandıktan on dakika sonra evimin önünde olmuştu. Kapıyı açıp arabasına bindiğimde tam olarak sandığım gibi laf attı.

"Bu kadar kısa sürede hazırlanabileceğine inanmamıştım gerçekten." Dediğine cıklayarak tepki gösterdim. "Alt tarafı bir alışveriş merkezine gidiyoruz, abartmama gerek olmadığını sende biliyorsun."

Dediğime kafa salladı, daha sonra alışveriş merkezine gidene kadar da hiç konuşmadık.

Evime alacağım şeyler var dediğinde gerçekten birçok şey alacağını zannetmiştim fakat o sadece bir vazo ve bir çalışma masası almıştı. Ama bunları almak için tamı tamına dört saat harcamıştık. Hangi mağazaya girdiysek bütün çalışanlar, onun bastığı yere neredeyse yalayıp yutacaktı. Ve bu bende sadece mide bulantısı yaratmıştı. Gerçekten, kıskanmamıştım. Zaten adamın bok gibi parası vardı be!

Çalışanları bu tepkileri çok normaldi yani.

Her şeyi hallettiğimizde Jungkook söze girdi. "Taehyung hadi yemek yemeğe gidelim."

Bir yerde oturduk ve yemeklerimizi söyledi. Jungkook'u can evinden vurmak istiyordum, bunun için uygun zemin hazırlamalıydım.

"Jungkook hoşlandığı bir var mı ?" Bunu sormamı yanlış anlayabilirdi ya da sert bir tepki verebilirdi. Umduğum gibi olmadı, o sadece hafif bir tebessüm etti.

"Evet var Taehyung. Çok yakınımda ama bir o kadar çokta uzağımda. Ben kötü bir insanım, çok kötü biriyim. Onun her an, her saniye yanımda olmasını ve nefeslerimizin birbirine karışmasını istiyorum. Ama bazı büyük sebepler buna o kadar engel oluyor ki Taehyung. Gerçekten çok kötü hissediyorum. Bazı şeyler mecbur kalmamak isterdim. Ah, senin de başını şişirdim kusura bakma."

Gülüp kafamı olumsuz anlamda salladım. Sevdiğinde gerçekten seven bir insandı ve onun sevdiği kişi her kimse çok şanslıydı. Dayanamadım ve kalkıp ona sarıldım.

"Taehyung ağlayacak gibi oldum bak şuan." Hafif bir mırıltı bıraktığında havaya onu zar zor bile olsa anladım.

"Taehyung beni nasıl bu kadar evimde gibi hissettirebilirsin?" Bu duruma o kadar hayret etmişti ki, ses tonundan bunu anlamıştım.

Ortam gittikçe garipleşiyordu ve bunu bozmak için saçma bir şey ortaya attım. Hala asıl sormak istediğim soruyu soramamıştım.

"Ben ve mükemmelliğim işte ne yaparsın?"

"Doğru," dedi boşluğa dalarak. "Gerçekten de mükemmelsin." Ne dediğini daha sonradan fark etmişti ve utanırcasına benden gözlerini kaçırdı. "Jungkook," dedim cesaretimi toplayarak, "Jung Hoseok ile nasıl bir bağın var senin?"

Ve bu tam yeni su içmiş Jungkook'un suyu fışkırtmasına sebep oldu.

***

İşler yavaş yavaş kızışmaya başlayacak, kaos kokusu bıraktım havaya haberiniz olsun. :3

Veee bu fic çok fazla uzun soluklu olmayacak, haberiniz olsun.

Ha bir de, Nirvana isimli bir texting yayımladım ona da bakabilirsiniz. Ehehe

Sizi seviiyorum.

Rich&Dumb Boss || Kth+JjkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin