2.Bölüm

30 1 0
                                    

Medya : Altın bakışlı adamımıız :)

Tam vaktinde şirkete ulaştığım için büyük bir gururla adımlarımı atıyordum. Danışmada ki kadın kocaman olmuş karnıyla küçük, paytak adımlar atarak yanıma geldi.

“ Günaydın! Yardımcı olabilir miyim? ” dedi tatlı sesiyle.

“ Günaydın. Ben Aşkın Sarraf. İş görüşmesi için gelmiştim.” dedim sakin olmaya çalışarak.

“ Doğru, Koray bey birinin geleceğinden bahsetmişti. Gel, seni oraya kadar götüreyim.” dedi göz kırparak ve paytak adımlarla asansöre doğru yürümeye başladı. 5-6 aylık hamile olduğu belliydi, hamileliğine rağmen çalışması beni şaşırtmıştı. Gülümseyerek onu takip ettim. Asasönre binip, kadının bilmem kaçıncı kata basışını izledim. Birden iğne batırılmış gibi arkasına döndü ve elini uzattı.

“ Ah,özür dilerim. Sana kendimi tanıtmayı unuttum. Ben Ela, danışman olduğumu anlamışsındır zaten.” Ardından incecik elini karnının üstüne koyup sevecen gözlerle bana baktı.

*Oğlumla tanıştırayım seni. Tam 5 aylık oldu, adına ise daha karar veremedik.” dedi burnunu çekerek. Sıcak bir gülümsemeyle onu inceledim. Hamileliğin verdiği güzellik göz ardı edilemiyordu.

Yanakları pembeleşmiş, yeşil gözleri mutluluktan dolmuştu. Sarı saçları dalgalar halinde omuzlarına dökülüyordu.

 Çok tatlı biri olduğu belliydi.

 Küçük bir ses ile iş görüşmesinin yapılacağı kata ulaştığımızı anladım. Kalbim o kadar hızlı atıyordu ki hafifçe başım dönüyordu. Derin nefes alarak asansörden dışarı çıktım.

 “İşte geldik.” diye şakıdı Ela. Hayranlıkla etrafı seyretmeye başladım. Zevkle dekore edildiği belliydi. İş havasında olduğu kadar, canlı bir görünümü vardı.

 “Çok güzel, değil mi? Her neyse, seni tutmayayım. Başarılar, tatlım.” Dedi sevecenlikle, göz kırparken.

 “Teşekkürler, Ela hanım.” Diye mırıldandım çekingenlikle.Tanımadığım insanlarla konuşmaktan pek haz etmezdim, ancak bu kadına ısınmıştım. İnce kavisli kaşlarını çatıp itiraz etti.

 “Ela hanım değil! Ela.” Başımı sallayarak rotamı geniş ofise doğru çevirdim. Koyu renkli kapıya yaklaşıp derin nefes aldım.

 Başlıyoruz!Kapıyı yavaşça tıklatıp, açtım.

 Başını dosyalara gömmüştü. Kapıyı açtığım an itiraz etmek istercesine hışımla başını kaldırdı.

 Altın bakışlar kahverengi bakışlarıma ulaştığında dondum.

Kalbim tekledi, ardından öyle hızlı atmaya başladı ki sesini duymaması için dua etmeye başladım. Kelebekler midemde vals yapıyordu.

Ancak büyüyü bozan sözler sarf etti.Öküz herif!

“Ben sana gel demeden kapıyı açma.” Yüzüm ekşi bir limon yemiş gibi buruştu. Sinirle dişlerimi sıkarken arkamı dönüp dışarı çıktım. Sinir bozucu bir şekilde kapıyı tıklatırken bu adamı görünce hissettiğim şeyler için kendimden nefret ettim.

“Gel.” Kalas, domuz, bok beyinli, soda şişesine oturarak geber! Öhöm. Sanırım son sözlerim biraz ağırdı. Kimin umurunda?!

Bayan Sakar ,Bay ÇapkınHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin