Fesat bir bölüm beklediniz ama;
ehe, benden bahsediyoruz, kanırttırmazsam şerefsizim.
İyi okumalar ;)•
Senin için yalan söylerim, bebeğim.
•
Hoseok evine geldiğinde kendini üçlü koltuğa atarak dinlenmeye başladı. Alexander bazen onu çok yoruyordu. Elinden tutuyor, bir yerlere sürüklüyor ve vıcık vıcık sevgi sözcükleri kullanıyordu.
Bunu sevmezdi normalde. Böyle biriyle çıkmazdı. Yine de ayrılık sürecinde Yoongi'yi unutmak bu sayede gerçekleşmişti. Şimdi ise bunun için pişmandı. Kendine bunu yediremiyordu; zihninde Yoongi'nin onu aldattığı gerçeği vardı ama yine de Yoongi'yi gördüğünden beridir karnında hissettiği şeyler hoşuna gitmiyordu.
Onu düşündü. Aslında onu düşünmesi çok saçmaydı çünkü eski sevgilisiydi ve karlı Rusya gecesinde kendine söz vermişti onu unutacağına dair. Ne kadar da aptaldı, Hoseok! Kendini kandırmıştı.
Cebinden telefonu çıkarıp ekrana bakarak onu düşünmemeye çalıştığında sonuç başarısızdı. Kafedeki yaramaz bakışlar aklını çelmişti. Onunla konuşmak istiyordu, onunla deli gibi konuşmak istiyordu.
Kilit ekranını açtı. Engellediği eski sevgilisinin engelini kaldırdı.
hoseok:
Beni unutmuş gibisin.Alexander ise yavaşça sevgilisinin omzunu öptü. "Ne yapıyorsun, hayatım?" Hoseok umursamazca omuz silkerek telefonu cebine attı ve onun için sevgilisine yalan söyledi. İlk defa.
"Oyun oynuyordum."