X

73 11 2
                                    

2.36 PM
Yoongi, Hoseok'u beklerken parkın basketbol sahasında basketbol oynayan çocukları görünce dayanamadı. İnsanlarla iletişimi geçmeyi sevmese de konu basketbol olunca her şeyi yapabilecek kadar gözü kara oluyordu. Oturduğu banktan kalkarken ellerini buz mavisi kot ceketinin cebine soktu. İçine giydiği düz beyaz tişört belirgin olan köprücük kemiklerini açıkta bırakıyordu. Oturduğu banktan yavaşça kalkarken Hoseok'u düşündü. Kız kardeşine nasıl bu kadar benziyordu? Kendisi bile o kadar benzemiyordu dünyadan yok olup giden kıza. Şimdiyse hayatına giren çocuk onun aynısıydı neredeyse. Bu yüzden yapamıyordu Yoongi. Bu yüzden vazgeçemiyordu kızıl saçlıdan. Onu üzemiyordu, ona kıyamıyordu, onu seviyordu...

Mavi saçlı çocuk basketbol sahasında kendini kaybetmişken Hoseok parka girdi. Bekletmişti sevdiğini. Bu yüzden pişmandı, onu bir kaç dakika fazla görmek için canını verebilecekken elindeki en güzel fırsatı kaybetmiş gibi hissediyordu. Dolan gözleri Yoongi'yi ararken bulduğu boş bir banka oturdu. Önündeki çocuk oyun alanına dikti gözlerini sevdiğini bulamayınca. Çocukları seviyordu ama..
Ama kıskanıyordu hepsini. Onlarla ilgilenen aileleri vardı, onları seven anneleri, onları koruyan babaları... Hoseok hiç kimseye sahip değildi. Kaldığı evi kendine açan kişilere minnettardı, kendini bildi bileli onlarla yaşıyordu fakat bir annenin ve babanın eksikliğini hissediyordu. Yüzünü görmediği insanları özlüyordu.

Mavi saçlı çocuk yine rakiplerini yenmişti. Saçları dağılmış, terlemiş, yanakları kızarmıştı. Şu an ki halini düşündükçe kendine kızıyordu. Sabah özenle çıkmıştı evden oysa ki. Hoseok'un kendini beğenmeme düşüncesi onu yiyip bitiriyordu. Nefes nefese ilerlerken onu gördü. Çocuk parkına bakan bir banka oturmuş, sırtı Yoongi'ye dönüktü. Mavi saçlı kalp atışlarını dizginlemeye çalışarak az önce oturduğu banktaki minik papatya denetini eline aldı. Beyaz papatyalar, aşık bedenleri mutlu etmek adına kendilerinden vazgeçmiş, ölen ruhlarını en güzel kokuya dönüştürmüştü.

Hoseok, çocuklara gülümseyerek bakıyordu. Kendisinin sahip olamadığı aileye onlar sahip diye kıskanıp düşmanlık yapamazdı. Bu bencillikten başka bir şey değildi. O, bu sebeple çocuklara daha çok değer veriyordu. Onları izlerken kayıp çocukluğunu unutuyor, kendini annesine sarılan bir çocuğun yerine koyup mutlu oluyordu. Zaten ne kadar yaşayacağı belli değildi, bir de yaşadığı her güne şükretmek yerine kendini üzemezdi.

Yoongi, elindeki çiçeklerle sessizce yürüdü. Resim odasında yaptığı gibi ona sarılmak istiyordu. Bu yüzden sessiz olması gerektiğinin farkındaydı. Kalbinin sesini bastırmak için adımlarını hesaplamaya başladı.

Son 7 adım. Son 6 adım. Son 5 adım. Son 4 adım. Son 3 adım. Son 2 adım. Son 1 adım...

Tam dibindeydi işte. Bir sarılma mesafesi kadar uzağındaydı. Yoongi kendini daha fazla tutamadı. Kollarını sevdiğine dolarken Tanrı'ya şükretti. Gözlerini kapatıp kokusunu içine çekerken ağlamak istedi Hoseok'un güzelliğine yeniden. Omzuna minik öpücükler kondururken cenneti yaşıyor gibi hissetti beyaz tenli çocuk.

Hoseok yine hazırlıksız yakalanmıştı. Uzun kollar bedenine sarılırken sadece karşıya bakabildi. Bedenini kontrol edemiyordu sanki. Bütün uzuvları işlevini kaybetmişti. Yanakları kızarırken zaten dolu olan gözlerinden bir damla yaş Yoongi'nin eline düştü. Bunun üzerine gülümsedi mavi saçlı.

"Geldim çiçeğim, yanındayım, seninleyim."

Hoseok titrek bir nefes bıraktı. Korkmuştu gelmemesinden ona her ne kadar güvense de. Küçüklüğünden beri güven problemi olan birisi ne kadar güvenebilirdi insanlara?

Yoongi yavaşça sarıldığı bedenden ayrıldı. Onu bir an bile yanlız bırakmak istemiyormuş gibi hızla karşısına geçti. Elinde tuttuğu ölü papatyaları sevdiğine uzatırken elleri titredi.

Hoseok mutluluktan ağlayabilirdi. Papatyaları bu kadar severken aşık olduğu kişinin ona bu çiçeği sunması bütün acılarını bir süreliğine yok etti. Sanki hepsi papatyaların havaya karışan kokusu gibi sessizce bulut olup havaya karıştı.

Bilmiyordu o bulutun şiddetli bir yağmur gibi acılarını tekrar yeryüzüne indireceğini.

*Bölümün çok uzun olmasını istemediğim için diğer bölümde aynı günü devam ettireceğim.

*Yoongi'nin kız kardeşini Hoseok'un ablası olarak düşünebilirsiniz.

First LoveHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin