Bölüm 4: YER BEZİ ÇOCUK
Gülmemek için kendimi zor tutuyordum çünkü Yasir abartmakta, yalan söylemekte bir numaraydı. Hayranlıkla onu dinliyordum. Hiç sorun yaşamadan yalanları sıralayıp duruyordu.
Bu inanılmaz bir şeydi.
Resmen hiç düşünmeden, sanki gerçekleri anlatıyormuş gibi konuşuyordu. Yasir Amar'a hayran olmamak elde değildi. Bunu defalarca kez tekrarlayabilirdim, çünkü ona olan hayranlığım bitmeyecekti. O yalan söyleyebiliyordu! İnanabiliyor musunuz, kaç senelik hayatımda daha önce yalan söyleyebilen birini görmemiştim ve şimdi tam şu an biri yanımda yalan söylüyordu. Galiba aradan kaç sene geçerse geçsin hayranlığım bitmeyecekti.
"Seni çok seviyorum, güzel karım. Lütfen beni bırakma..."
Daha fazla beni sevdiğini söylemeye devam ederse, şoför kalbimin sesini duyabilirdi. Öyle gerçekçi diyordu ki, sanki bana olan duyguları gerçekmiş gibi hissediyordum ve bu tuhaf bir duygu veriyordu bana. Her an kalbim göğüs kafesimden fırlayabilirdi!
Biri bu çocuğa dur demek zorundaydı! Daha önce yakışıklı bir erkek beni sevdiğini söylememişti, çünkü sevmeden nasıl sevdiği hakkında söyleyebilsinler ki? Şimdi ise beni gerçekten sevmeyen bir çirkin beni sevdiğini söylüyordu ve daha önce böyle bir şey duymamış bir Pinokyo delicesine heyecanlanıyordu.
"Seni seviyorum, Begüm, seni her zaman seveceğim."
Gözlerim duyduğum isim ile anında, kocaman açıldı. Begüm de kimdi?
Begüm kimdi!
Aniden açılan gözlerimin üzerine Yasir'in parmakları gelince, mecburen gözlerimi kapatmak zorunda kaldım. "Güzel karım," diye söylediğinde sesi tıslarcasına çıktı, ardından eli saçlarımın arasına girmiş saçlarımı okşamıştı. "Benim güzel karımın ismi Begüm, bunu biliyor muydunuz? Çok güzel bir isme ve çok güzel bir görünüşe sahip... Ama şimdi her şey boş... Bana bakmıyor, gülümsemiyor... Belki de çocuğumuza bir şey olmuş olabilir..."
Şey parmakları saçlarımın arasında dolaştıkça uykum geliyordu, çünkü aşırı rahattı. O kadar güzel oynuyordu ki saçlarımla her an rahatlıktan uykuya dalabilirdim...
"Ambula-"
"Hayır ambulans onu kendi doktoruna götürmeyecektir. Bizim karımın doktoruna gitmemiz lazım..."
Dakikalar sonunda taksi durduğunda vardığımızı anlamıştım. Bu dakikalar içinde Yasir sahte gözyaşlarını akıtıp durmuştu. Beni kucağında sıkı sıkı tutarak taksinin kapısını açmıştı. Ardından onunla birlikte havalandığımı hissetmiştim ve akşam rüzgarının verdiği hafif ürpertiyi hissetmiştim. Yaz aylarında olmamıza rağmen, akşam rüzgârı hafif bir ürperti sağlıyordu.
"Çok teşekkür ederim," dedi Yasir üzgün bir şekilde. "Size ne kadar teşekkür etsem azdır. Size yarın kimliğimizi getireceğimden emin olabilirsiniz."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Pinokyo
Science FictionYıl 2567, Türkiye üç büyük şehre ayrılmıştı. Pinokyo şehri, güzel ve çirkin şehri en son olarakta cüceler şehri. Şehirden şehire gitmek yasaktı, çünkü başka bir şehirde yaşamak imkansız sayılırdı. Herkes yaşadığı şehre göre doğup büyüyordu. -Cücel...