Bulutlu bir akşamüstünde genç bir kız siyah düz saçlarını geriye doğru savurarak oturduğu banktan kaltı ve tam karşısındaki süs havuzunun karşısındaki yeni budanmış bitkilere baktı.Çalılar bu akşam yelinde huzursuzca sallanıyordu.Onu da huzursuz eden bir şey vardı ama bunun ne olduğunu bilmek istemiyordu.Sonuçta o klasik bir film kahramanı değildi. Öldürüleceğini bile bile bir katilin olduğu odaya “kontrol etmek” için girecek türden bir insan değildi.Bu yüzden az önce oturduğu banktan okul çantasını aldı ve parktan dışarıya doğru yürüdü... Ama işler insanın tahmin ettiği gibi gitmezdi hep, tam insan içine çıktığını bu kalabalığın içinde rahat olduğunu düşünürken hiç beklemediği bir şey oldu.Bütün o kalabalık...meydandaki insanlar...hepsi...
“Kayboldular...” dedi genç kız.Ne olduğunu anlamaya çalışıyordu.Küçüklüğünden beri başına bir çok olay gelmişti;bir adamın kendini uçurumdan aşağı attığını görmüş ona yardım etmek isterken kendi de düşmüştü.Hastanede uyandığında durumu anlatmış ama olay yerinde onunkinden başka insan bulunmamıştı.Onun yaşaması bile bir mucizeydi aslında...
Ama bu yine de çılgınlık sıralamasında en üst sıralardaydı.
Etraf ölüm sessizliğine bürünmüştü ve bu sessizliği bozan tek şey kendi kalp atışıydı.
“...hayır yoksa ben mi kayboldum....ben..neredeyim...kimim?”
kendinden geçerken duyduğu son ses tanıdığı, fakat kim olduğunu bilmediği bir sesin “Hatırlama vakti geldi Beth” demesiydi. “Çok yakında yeniden bir olacağızzz...”
'Denek No=???(Erişim seviyesi yetersiz)
Denek Adı=Lisabeth
Aile Adı=???(Erişim seviyesi yetersiz)
???=XX13'
Baştan aşağıya beyaz giyinmiş ve yüzü de beyaz kukuletamsı bir şey ile kapanmış silüet elindeki yarı saydam aletten raporu kontrol etti. Kızı merkez üssüne götürmesi gerekiyordu artık.
“gihihi ordumuza hoş geldin...seninle beraber terfi de alacağım ahhahaha”
yerde yatan üzerinde okul kıyafetleri olan kızı omuzuna attı ve bir anda kayboluverdi... Kızdan geriye sadece bir sırt çantası kalmıştır...
....
“Başkanım...malesef çok geç kalmışız.”
Olay yerine iki insan gelmişti. Biri uzun boylu siyah takım elbise giyen ve gözlüklü bir adamken öteki ise sırık adama göre kısa 14-15 yaşlarında bir çocuktu.Çocuk kulağındaki iletişim cihazından birine rapor veriyor gibi gözüküyordu.
“Kızı...bizden önce ele geçirmişler.”
Bu arada uzun, gözlüklü adam olay yerini kolaçan etmeye başlamıştı
Kulaklıktan gelen mekanik bir ses
“Etrafta hiç bir iz var mı nereye götürdüklerine dahil?”
“Daha bulamadıkk ama etrafa bakacağız.” dedi çocuk emin bir sesle.
“Çok fazla zorlamayın...bunu söylemek zor ama bir kere ellerine düştün mü kurtulmak zor...size güveniyorum.....zzzzz”
Sinyal gitti.Bu karşı tarafın görüşmeyi kapattığı anlamına geliyordu.
“Hey L bir şeyler bulabildin mi?” dedi derin bir iç çekip adamın yanına giderken garip bir aksanla.
“Bu-buna bak bakman lazım Zaku” dedi sesi şaşırmış geliyordu.
“O-olamaz...” Çantayı kapıp hemen arabaya yöneldiler. “Hemen üsse dönmemiz gerekiyor...” Bu sefer L'in eli kulağına gitti ve “Hey Yared.Sana bir dosya gönderiyorum bunu araştırır mısın?..hmm tamam...az sonra oradayız”
Aynı zamanda bulutlar sıklaşmaya, hava yağmur hazırlığı yapmaya başladı...Şehir çok sessizleşmişti.Sokaklar boşalmış herkes evlerine çekilmişti.Sanki herkes bir fırtınanın yaklaştığını biliyor gibiydi...Ama bu fırtına sadece yağmur şimşek rüzgardan ibaret olmayacaktı...
Evet bu bir fırtınaydı orası kesin..Bu sessizlikte fırtına öncesi sessizlik.Lakin bu fırtına insanlık tarihinin görüp görebileceği en büyük fırtına olacaktı.İnsanlığın kaderini belirleyecek...Tarihin tozlu sayfalarına 'kan'la yazılacak bir fırtına. İşte bu Valkyrie Projesi...
....
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Project: "Valkyrie"
AdventureBulutlar sıklaşmaya, hava yağmur hazırlığı yapmaya başladı...Şehir çok sessizleşmişti.Sokaklar boşalmış herkes evlerine çekilmişti.Sanki herkes bir fırtınanın yaklaştığını biliyor gibiydi...Ama bu fırtına sadece yağmur şimşek rüzgardan ibaret olmaya...