2. Bölüm ~ Bedel

108 6 15
                                    

Yüzüme doğru esen rüzgârla birlikte gözlerimi açtım. Sabah mı olmuştu? Gözlerim hala kısıktı ve pek bir şey  göremiyordum. Ellerimle gözlerimi ovuşturdum. Az da olsa kendime gelmeyi başarmıştım. Hızlı bir hareketle ayağa kalktım. İşi bitirme vakti gelmişti. Saçımı ve kıyafetlerimi düzelttim. Arkamı döndüğümde hiçbir şey yoktu. Kaçmak bu kadar kolay mıydı? Yarıya kadar açık olan kapıya yürüdüm. Dışarı baktığımda bir şey görünmüyordu. Tamam, biraz paniğe kapılmış olabilirim. Koşarak dışarı çıktım. Etrafa bakındım. Bir yerlerden sesler geliyordu. Sese doğru koşmaya başladım. İşte orda.. Elleri hala bağlıydı. Ayaklarını nasıl çözdüğü hakkında bir fikrim yok. Yakalayıp kolumu boynuna doladım.

"Nereye gidiyorsun küçük kız?"

Kollarımda çırpınıyordu. Ama kararlıydım. Bu iş bugün bitecekti. Eminim Morgan küplere binmiştir. Keşke beni biraz anlamaya çalışsa.. Tekrar depoya dönmüştük. Bu sefer onu sandalyeye bağladım. Silahımı elime aldım ve biraz göz gezdirdim. Silahı ona doğrulttum. Tam o sırada telefon çalmaya başladı.

"Çalmasan olmazdı değil mi?!"

Gidip telefona baktım. Yine Morgan arıyordu.

"İşi bitirmedin mi hala?"

"Bitirmek üzereydim. Hatta.. Duymak ister misin?"

"Zevkle..."

Silahı tekrar ona doğrulttum. Bir el ateş ettim.

"Güzel. Gerisi senindir. Paranın nerede olacağını biliyorsun."

Hadi ama, tabiki onu vurmadım. Sadece biraz sıyırmış olabilir. Yanına gittim ve kulağına doğru eğildim.

"Burdan çıkar çıkmaz ikimiz de gözden kayboluyoruz. İstersen yurtdışına çık. Ama kimseye görünme. O zaman ikimizde ölürüz anladın mı?"

Beni onaylamak için başını salladı. Ellerini ve ayaklarını çözdüm. Nasıl gideceğini umursamıyordum. Yeter ki kurtulayım. Giderken seslendim.

"Sözünü tutmayı unutma!"

Bir şey demeden arkasını dönüp gitti. Dışarı çıktığımda çoktan gözden kaybolmuştu. Arabama atlayıp bildiğim en uzak yere gidecektim. Ama önce Henry'i aramalıydım. Yine...

"Zamanın yetti mi?"

"Sana anlatmam gereken şeyler var. Attığım konuma gel."

***

"Ne yani onu öldürmedin mi?"

"Hayır. Sadece gitmesine izin verdim."

"Bunun neye mâl olacağını biliyorsun değil mi?"

"Evet. Ama yeterince gözden uzak olmayı düşünüyorum."

"Umarım başarırsın Jus. Ama emin ol yine yanında olacağım. İstediğin zaman ara."

"Yine sağol Henry. Artık gitsem iyi olur. Sonra görüşürüz."

"Görüşürüz. Sağ kalmaya çalış!"

"Denerim."

Az bir yolum kalmıştı. Sınıra yakın bir yere çağırmıştım Henry'i. Belki de 10 dakikaya istediğim yerde olabilirdim. Michelle miydi adı? Onu az da olsa merak etmiyor değildim. Arabayı binanın önüne park ettikten sonra hızlıca binaya girdim. Sıcak bir duş ve rahat bir uyku iyi gelebilirdi. Eve girdim. Etraf aydınlıktı. Fazlasıyla hem de.. Odaya girip üstümü çıkardım. Ardından banyoya gidip küveti doldurdum. Küvete girdiğimde tenimin sıcak suyla buluştuğunu hissetmek çok güzeldi. Yanıma aldığım sigarayı yaktım. Artık rahat hissediyordum. Her şey istediğim gibiydi. Birkaç dakika sonra bornozumu giyip odama döndüm. Her zamanki gibi siyah bir tişört ve pantolon gayet güzeldi. Yatağın üstüne oturup telefonumu açtım. Mesaj gelmişti.

CRUEL || Acımasız ||Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin