Bugün Salı, dün okula gitmek için o kadar sevinirken ; şimdi ise gitmek istemiyordum.
Aslında bu pek fazla isteğime bağlı değil, sonuçta bu bi okul mecbur gidecektim.
Kendi kendime mızmızlanarak ve homurdanarak yataktam çıktım.
Üstüme beyaz bir gömlek altıma ise siyah bir etek giydim.
Saçımı omuzlarıma saldıktan sonra acıkmamla aşağı indim.
Kendime leziz bir kahvaltı yapdım, mükemmel gözüküyordu, 4 kişi birden bu kahvaltıyı yesek bile doyardık.
Telefonumun çalmasıyla bu düşünceleri yok ederek telefonumun ekranına baktım, Suga arıyordu.
Birbirimize numaralarımızı vermiştik.
Daha fazla bekletmeden açtım.
TELEFON GÖRÜŞMESİ:
Lisa: Efendim Suga?
Suga: Naber?
Lisa: İyi, sen?
Suga: İyi bende , beraber kahvaltı yapalım mı diyecektim.
Lisa: Olur. İstersen bize gel çünkü kocaman bi kahvaltı sofrası hazırladım, boşa gitmesin.
Suga: Olur olmasına da ben sizin evi bilmiyorum. Sonuçta hiç gelmedim.
Lisa: Tamam o zaman. Ben şimdi adresi atıyorum.
Suga: Prki o zaman görüşürüz.
Lisa: Bay bay
Sugayı beklerken instagrama girmiştim yoksa can sıkıntısından kahvaltının durduğu masanın örtüsünü çekmeye başlayacaktım.
Ben sıkıntıdan patlarken tekrar telefonumun çalmasıyla telefonumun ekranına baktım, tekrar Suga arıyordu, acaba vaz mı geçmişti?
Daha fazla bekletmeden telefonu açtım.
TELEFON GÖRÜŞMESİ:
Lisa: Bi problem mi var ?
Suga: Yok hayır ama bi arkadaşım da gelicek. Bi sorun olur mu?
Lisa: Hayır tabi ki de gelin ama lütfen biraz daha hızlı olun yoksa burda can sıkıntısından patlayacağım.
Suga: Üçe kadar say, oradayız.
Dalga geçtiğini düşünmüştüm ama yine de saymaya başladım.
Lisa: Bir, iki, ü-
Zilin çalmasıyla irkildim, Suga'ların olduğunu anlayınca telefonu kapayıp kapıya doğru ilerledim.
Sonra da kapının kolunu yavaşca indirdim ve kapıyı açtım.
Lisa: Hoşgeldiniz.
Suga: Hoşbulduk.