Bu sabah ayrı bir mutlu uyanmıştım. Barış dün gece bana evlenme teklifi etmişti ve biz evlenecektik sonunda. İki senedir en çok istediğim şey oluyordu.
Yataktan doğrulup biraz esnedim. Sabahlığımı giyip kahvaltı hazırlamak için aşağı indim. Mutfağa girip buzdolabının kapağını açtım. İçindeki kahvaltılıkları masanın üzerine koyarken kapı çaldı. Barış'ın geldiğini düşünerek hoplaya zıplaya kapıya yöneldim. Kapıyı 'Hoşgeldin kocacığım' deyip mi açsam diye düşünürken zil tekrar çaldı. Kapıyı açar açmaz boğazıma sarılan elleri tutmaya çalışırken geri geri yürüyordum. Beni duvara yasladığında Ege olduğunu farkettim.
"Evleniyormuşsun. Hayırlı olsuna geldim. " . Ellerini boğazımdan itme çabalarım boşa giderken dizimi karnına geçirdim.O yere yığılırken ben derin nefes almaya başladım. Kendimi korumak için etrafımda bir şeyler aradım. Elime geçen ilk şey vitrindeki vazo oldu.
"Yaklaşma! Kafana geçiririm vazoyu! " tehditlerim pek umrunda gibi gözükmezken biraz sakinleşmiş olsa gerek ki içerdeki koltuğa oturdu.
"Barış'tan uzak dur! Aksi takdirde olacaklardan sorumlu değilim." dedi yere bakarak ve bağırarak. Ardından yüzüme bakıp her zamanki pis sırıtışını yerleştirdi suratına.
"Barış'ın onu aldattığını öğrenmesini istemezsin öyle değil mi? "
"Ben onu aldatmadım! Sen bana zorla sahip olmaya çalıştın! " dedim üzerine yürüyüp.
"Ama Barış bunu bilmiyor. Barış sana mı inanacak yoksa kuzenine mi? Bir düşün istersen? " diye tehdit ediyordu beni. Barış'ı kaybetmek şu hayatta isteyeceğim son şey bile olamazdı.
Ayağa kalkıp kapıya doğru yürümeye başladı. Kapıdan dışarı çıktığında kapıyı örtmek için arkasından gittim. Tam o sırada aniden arkasına döndü.
"Haa. Bu arada doğru karar vereceğine inanıyorum Durucuğum. " dedi göz kırpıp. Ege'nin tehditleri git gide artıyordu ve elimi kolumu bağlıyordu adeta. Söz konusu Barış olunca zaman bile duruyordu benim için.
Kapıyı kapatıp içeri geçtiğimde telefonum çalıyordu. Arayan Barış'tı. Ondan asla uzak duramayacağım.
"Bitanem. " dedi cevap vermemi beklerken. Sessiz kaldığım için devam etti. "Bu akşam sinemaya gitmeye ne dersin? "
"Sinemaya mı? Yaşas-" yarıda kalan cümlemi Ege'nin tehditi yüzünden tamamlayamadım. "Şeyy. Yani, biraz rahatsızım da. Başka zaman gitsek olur mu? "
"Sen... İyi misin Duru? " anlamıştı sesimden bir şey olduğunu.
"Sadece biraz halsiz ve yorgunum. "
"Peki, o zaman sana çorba yapmaya gelirim ben de. "
"Gerek yok hayatım. Ben şimdi biraz uyuyacağım. Sonra görüşürüz. " deyip kapattım telefonu. Telefonun arkasında kalan yüz ifadesini tahmin edebiliyordum.
Yaklaşık yirmi dakika sonra kapı çaldı. Tedirgin bir şekilde kapıya yöneldim. Ege tekrar gelmiş olabilirdi. Kapının deliğinden baktığımda Barış'ı gördüm. Kapıya yaslanıp derin bir nefes aldım.
Açsam mı açmasam mı?
Açtım... Asla karşı koyamıyorum Barış'a.
"Bak aşkım! Bir sürü sebze aldım. Sana sebze çorbası yapacağım. " dedi elindeki torbaları yüzüne tutarak.
"Ne gerek vardı şimdi bunlara. Dinlenince geçerdi. " dedim. Sanırım çok soğuktum. Yüzü asıldı.
"Peki. Ben... Gideyim o zaman. Sen de dinlenirsin. "
"Ben sana git demedim ki. Sebzeler gitsin sen kal yine. " ona doğru yaklaştım iyice. Tek elimi yüzüne koyup baş parmağımla gözünün altını okşadım. "Seni böyle severken sana nasıl git diyebilirim. " dedim. Parmak uçlarıma kalkıp dudağına bir öpücük kondurdum. Ellerini belime sarıp duvara yasladı. Alnı alnıma değerken gözleri gözlerimden dudaklarıma kaymıştı. Belindeki elleriyle beni kendine sıkıca sardığında buluştu dudaklarımız.
Kafasını geri çektiğinde parmaklarını boynumda gezdirmeye başladı. "Bunlar ne? " dedi kaşlarını çatıp. Arkamı dönüp duvarda asılı olan aynaya baktım. Ege'nin boynumu sıkmasıyla oluşan morluklar vardı boynumda. Ne diyecektim şimdi Barış'a?
"Bilmem. " deyip duraksadım biraz. " Bak kolumda da var. Bu aralar vücudumda durup dururken morluklar çıkmaya başladı. " dedim yine Ege'nin kolumu sıktığında oluşan morluğu gösterirken.
"Doktora gidiyoruz. " dedi kolundan tutup beni götürmeye çalışırken. Birkaç adım sürüklendikten sonra çektim kolumu.
"Barış! Hayır. Gerek yok. "
"Duru sen iyi misin? Yanii bi soğuksun...bana karşı. Anlamıyor musun senin için endişeleniyorum? " dedi ellerimi tutarken.
"Barış ben...şey yani. Bu aralar biraz yorgunum sadece. Biraz dinlensem iyi olacak sanırım. "
Sana nasıl derim ki kuzenin bana sahip olmaya çalışıyor, beni seninle tehdit ediyor diye?
"Peki. Sen dinlen. " dedi giderken.
"Barış. " yüzüme baktı öylece. "Seni seviyorum. " dedim sarılıp. Sarılmama karşılık verdi ama 'bende' bile dememişti. Ufak bi tebessümle çıktı evden.
Ege neden Barıştan uzak durmamı istiyordu? Neden bizi ayırmaya çalışıyordu? Bunu Ege'ye sormalı mıyım peki?
*Her zamanki gibi bütün şerefsizliği üstündeydi Ege'nin. Onun yaptığı pislik sadece hayatımı karartmadı, beni mahvetti. Yerle bir olmuştum onun yüzünden. Ve en acısı da Barış'ı kaybediyordum.
*
Gittikten yirmi dakika sonra telefonum çaldı. Arayan Barış'tı.
"Hayatım...Seni seviyorum. Arayıp söylemek istedim. "
Yüzümde oluşan tebessüme engel olamadım.
"Ben de seni seviyorum sevdiceğim. Üstünü güzelce örtüp uyu tamam mı? Öpüyorum seni çok. "
"İyi geceler canım. " dedikten sonra kapattı telefonu. Sonra telefon tekrar çalmaya başladı. Kendi kendime 'Bir şey demeyi unuttu herhalde' diye düşünürken arayanın Barış olmadığını farkettim.
Arayan: ŞEREFSİZ
"Sana uzak durmanı söyledikçe tam tersini yapıyorsun Duru. Oysa sana güvenip doğru karar verebileceğini düşünmüştüm. Yanılmışım. Neyse madem sen kararını verdin o zaman olacakları otur ve izle güzelim. " dedi, dişlerini sıktığı belliydi.
"Ege. " dedim bir şey söyleyeceğimi belli ederek. "Neden. Neden bunu yapıyorsun? Neden Barışla ayrılmamızı istiyorsun? Bana mantıklı bir açıklama yapabilir misin? Anlamıyorum eline ne geçicek!" dedim gitgide sinirlenerek. Sinirlenmiştim çünkü konu Barıştı.
"Asıl ben seni anlamıyorum Duru. Ben. Seni." dedikten sonra kapandı telefon.
Hâlâ bir anlam veremiyordum Ege'nin bu söylediklerine. Ne demek istiyordu?
Aklım almıyor. Peki şimdi ne yapmalıydım? Ve en korkuncu Ege olacakları izle derken ne yapmayı planlıyordu?Sizce Ege ne yapacak?
Duru Barış'tan ayrılacak mı?
Hepsi ve daha fazlası yeni bölümlerde...