Banyodan çıkıp salona indiğimde evdekilerin yarısı yere yığılmıştı. Geri kalanlar ise dozu kaçırmadan içtikleri için daha iyiydiler. Rogers, Barnes ve Odinson ile birlikteydi. Evin bahçesinde havuzun etrafında oturuyorlardı. Çevrelerinde sadece 7-8 kişi vardı. Cam kapıyı açıp bahçeye çıktığımda havayı içime çektim.
Onlara çaktırmadan yaklaşmaya çalışırken Steve'in arkasında kaybolmuş Peter gözüme çarptı. Pısırık pısırık oturmuş onları dinliyordu. Peter'ın yanına gidip, "Hadi gel. Biraz sohbet edelim," dedim.
Steve ile göz göze geldiler. Peter bana dönüp, "Başka zaman Tony." diye cevap verdi. Ben de Steve'e yan yan bakıp, "Peki öyleyse." dedim.
Yanlarından ayrılıp yeniden eve yöneldiğimde gözlerimle diğerlerini aramaya başladım. KApıya yaklaştığımda arkamdan Bucky'nin sesini duydum.
"Tony-Tony, bekle."
Arkamı döndüm. Hızlı adımlarla bana yaklaşıyordu. Bana yaklaştığında konuşmaya başladı. "Sadece şey demek istedim. Özür dilerim. Gerçekten. Sabah yaptıklarımdan dolayı."
"Sadece bu sabah yapmadın, Barnes."
"Şey. Evet, biliyorum. Ama en azından bunu kabul edersen bir yerden başlayabiliriz, değil mi?"
"Neye? Dostluğa mı? Seninle mi?"
"Bak, biliyorum sana çok da iyi davranmadım."
"Barnes, üç yıldır kıstırdığın her köşede bana sataşıyorsun. Berbat davrandın bana."
"Ama ben senden bir iyilik yapmanı ve bunları unutmanı istiyorum."
"Hafıza silen bir makine icat edersen bana da haber ver."
Arkamı dönüp eve doğru yürümeye başlayacaktım ki kolumu tuttu.
"Lütfen."
Vücudumun yarısını Bucky'e çevirerek, "Ne oldu sana Barnes? Yumuşadın mı yoksa? Ama ultra erkek arkadaşların seni dışlarlar sonra." dedim, dalga geçerek.
"Hayır, Tony. Ben aşık oldum."
Boğazım düğümlenmişti. Yoksa o ok gerçekten beni etkilediği gibi onu da mı etkilemişti. Ne yani ben üç yıldır bana sataşan popüler bir çocuğun tekine aşık olmuşken onun arkadaşı da bana mı aşık olmuştu? Vay be aşk üçgenine bak sen. Güzel bir 8 sezonluk dizi çıkar bundan.
"Ü-üzgünüm Bucky ama ben aynı duyguları hissetmiyorum."
Neden kekelemiştim ki? Heyecandan da değildi. Karşısında aptal ve yalan söyleyemeyen bir aşığa benzemiştim. Evet aşık olabilirdim ama yalancı değildim. istediğimde güzel yalan da söyleyebilirdim.
Bucky kolumu bıraktı. "Bunu - bunu duymak iyi oldu aslında. En azından umutlanmama gerek yok, değil mi?" Gülümsemeye çalıştı ve elini ensesine koydu. "Ama yine de arkadaş mıyız?"
"Hayır." deyip arkamı döndüm ve -sonunda- ev girdim. Biraz kaba mı davranmıştım? Evet, belki ama pişman değildim. Ben asla pişman olmam ve hep büyük konuşurum.
Bucky'nin duyguları ona bunca yıl yaptıklarının sonunda ona verilen cezaydı. Kim tarafından bilmiyorum ama öyleydi işte.
İçeri girdiğimde Nat, Rhodey, Clint ve Wade birlikte baygın bedenlerin yanında sohbet ediyorlardı. İçeride hala müzik çalıyor ve her yere yerleştirilmiş küçük disko topları evi aydınlatıyorlardı. Yanlarına yaklaştım sohbetlerine dahil oldum.
"N'aber çocuklar?"
"Nerelerdeydin Tony? Neler oldu bir bilsen." dedi Nat heyecanlı heyecanlı.
"Üst kattaydım."
"Üst katta mı? Tek başına mı?" diye sordu Rhodey.
"Şey... aslında hayır... ben-"
"Hepimiz buradaydık Tony. Kimle birlikteydin sen?" dedi Clint, tek kaşını kaldırarak.
"Susarsan açıklayacağım, Barton."
"Dinliyoruz, Tony."
"Steve ile birlikte yukarıdaydım ve..."
"STEVE Mİ?" diye sordular hep bir ağızdan.
"Sana ne yaptı, Tony? Bir şeyin var mı? Sadece seni sibir etmek istemiştim." diye konuşup durdu Nat, telaşlı telaşlı.
"Hayır hayır. Kötü bir şey yapmadı. Yani bu kişiden kişiye değişir tabi ama..."
"Ne yaptı o zaman?" diye sordu Wade.
"Biz... yattık."
Nat masum masum, "He, yani, sen ve Steve yattınız ve romantik bir şekilde sohbet mi ettiniz?" dedi.
"Hayır şapşal. Bayağı si- yani... sevişmişler." diyerek kendini düzeltti Clint.
"TONY? SEN SEVİŞTİN Mİ?! STEVE'LE Mİ? TANRIM BAKİRELİĞİNİ KAYBETTİN DEMEK."
"Eee... evet, öyle oldu sanırım." dediğimde bakireliğimi kaybettiğimi yeni fark etmiştim.
"Dostum, bu iyi bir haber mi, kötü bir haber mi bilemiyorum." dedi Rhodey.
"Kapa çeneni Rhodey." dedi Nat heyecanla. "Eee, sonra ne oldu?"
"Sonra bir baktık ki dolabın içinde bir çocuk bizi izliyormuş. Adı da Bruce'du. Sonra üstlerimizi giyindik. Ben banyo yaptım. Sonra aşağı indim ve Peter'ı buldum. Steve, Bucky ve Thor ile oturuyordu. Benimle gelmesini teklif ettim ama kabul etmedi sonra ise Bucky bana duygularını itiraf etti."
"Ne duygusu?" diye sordu Wade?
"Bana aşıkmış. Öyle dedi."
"NE?" yine hepsi bir ağızdan bağırmışlardı.
"Dünya tersinden dönmeye başladı da haberimiz mi yok acaba?"
"Peki siz de dökülün bakalım."
"Ben başlayayım," dedi Nat. "Önce Steve aşağı indi ve Wade ile Peter'ı öpüşürken yakaldı. Tabi delirdi ve Peter'ı aldı götürdü. O yüzden Peter yanından ayrılamıyor."
"Gerçekten bu çok olmaya başladı ama." dedim. O sırada Clint ile Wade'in arasından Bruce'u gördüm. Diğerlerinden biraz izin isteyip Bruce'un yanına gittim ve ondan Steve adına özür diledim. O anda günlük aklıma geldi. Onu banyoda bırakmıştım. Bruce'un yanından ayrılıp üst kattan günlüğü aldım ve diğerlerine veda edip evden çıktım. Bu yorucu geceden sonra iyi bir uykuya ihtiyacım vardı.
***
Sabah okula gelip kitaplarımı dolabımdan aldım ve sınıfa geçip beklemeye başladım. Birkaç dakika sonra yanıma sarışın yapılı ama bir o kadar da masum gözüken bir çocuk oturdu. Onu ilk defa görüyordum. Saçları dalgalıydı ve kahverengi gözleri vardı.
Ders boyunca adını sormaya utandım. Ders bittiğine kafasını bana çevirdi. Sanırım beni yeni fark etmişti. Elini uzatıp, "Merhaba," dedi. Karşılık verdim ve tokalaştık. Elleri çok yumuşaktı ve cildi bembeyazdı. Bana adımı sordu. "Anthony Edward Stark," diye cevapladım. O da "Peter Jason Quill" diye kendini tanıttı.
Tanıştığıma memnun olduğumu ifade edip vedalaştım ve yanından ayrıldım. Teneffüste Peter'ı yalnız bulmayı ve biraz konuşmayı umuyordum ama onu yine muhteşem üçlüyle yan yana gördüm.
Peter'dan umudum kesilince dolabıma gittim ve gelecek dersin kitabı -tarih- ile günlüğü yanıma aldım. Çünkü tarih dersinde Loki ile aynı sınıfta oluyorduk ve ben de yer bulabilirsem onun yakınına oturmayı düşünüyordum.
Zil çalıp teneffüs bittiğinde tarih sınıfına girdim ve Loki'yi gördüm. Genelde erken gelirdi. Arkasındaki boş sıraya oturup günlüğü ve kitabı masama koyup beklemeye başladım.
***
Sonunda okul bitti. O yüzden yazabildim. Artık muhtemelen daha aktif olurum buralarda. Bu da benden size karne hediyesi olmuş olsun ayrıca. Karneniz nasıl merak ediyorum. Ben bir dokuzuncu sınıf olarak gururla siktirnamemi aldım.

YOU ARE READING
My Eros | Stony
FanfictionEros'un oku ne zaman kalbinize saplanır belli olmaz ama saplandığında artık o sizin bir parçanızdır. -Tony Stark