(2)

5.1K 195 62
                                    


   Draco kapıyı yavaşça iterek açtı. Kapının gıcırdamasıyla birlikte Hermione kafasını çevirdi ve öylece duran Draco'ya baktı. Draco, Hermione'ye baktıkça gözünden sessizce damlaların aktığını hissediyordu.

Hermione onu inceliyordu. Göz yaşlarına bir anlam veremedi. Elinde tepsi yoktu, yemek getirmemişti. Belki de çok iyimser bakıyordu olaya. Ama neden? Sonuçta o bir Malfoy dedi kendi kendine.  Tam neler olduğunu anlamaya çalışıyordu ki Draco cesaretini topladı ve yaptı.

"CRİCİO!"

Hermione acı içinde kıvranıyordu ve çığlıklar atıyordu. Ama bu çok uzun sürmedi çünkü Draco kızın çığlıklarını duyar duymaz laneti yapmayı bırakmıştı.

Asasını kenara attı ve bitkin düşmüş kıza kollarını doladı. Kız kollarında ağlıyordu Draco da kendisini tutamıyordu. Neden kendisini bu kadar etkiliyordu kucağındaki kız.

Üst katta ise Bellatrix bir anlık duyulan çığlık ile mutlu olurken Lucius Malfoy gururlanmış, Narcissa ise büyük bir hüzün duyuyordu.

Çığlığın tamamen kesilişiyle ise hepsinin duyguları alt üst olmuştu. Lucius ve Bellatrix'in yüzü asılmış Narcissa ise oğlunun böyle birşey yapamayacağını öğrendiği için belli edemediği bir mutluluk yaşıyordu.

Bellatrix daha fazla çığlık gelmeyeceğini anlayınca tam aşağı inecekti ki kardeşi onun kolunu tuttu.

Draco'ya zarar vermesinden korktuğu için aşağı inmesini istemiyordu. "Ben bakarım, sen inme" dedi korkuyla. Bellatrix onun neler düşündüğünü tahmin etmiş olacaktı ki kolunu kurtardı ve "Karışma Cissy" diyerek merdivenlerden indi.
 
Aşağı katta Hermione, Draco'nun bu haline kalakalmıştı. Daha dün kendisine acıdığını söylemişti. Peki o zaman neden şimdi kendisine işkence etmişti. Hermione'nin aklına bir an bunları Draco'nun kollarında düşündüğü geldi. Madem kendisine acımaktan vazgeçmişti neden şuan onun kollarında ağlıyordu?

Bir anda içeri Bellatrix'in girmesiyle Draco hızla diğer uçtaki duvara çarptı. Bellatrix yürümeye devam etti ve gözü dönmüş bir şekilde Hermione'ye işkence etmeye başladı.

Draco kızın çığlıklarıyla zar zor kendine geldi. Asasını çevik bir hareketle alarak teyzesini sersemletti ve kızın yanına koşarak onunla birlikte cisimlendi.

Lusius ve Narcissa gelen seslere şaşırmışlardı. Son olarak gelen gümbürtüyle ise hemen aşağı cisimlenmişler, önlerinde ayağa kalkmaya çalışan Belatrix'i görünce donup kalmışlardı.

Draco ve Hermione ise dükkanların nerdeyse hepsinin kapalı olduğu bir sokaktalardı. Hermione baygındı ve Draco onu kucağında taşıyarak yürüyordu. Başının arkası ise duvara çarpmanın sonucunda kanıyordu. Diagon Yolu'ndalardı. .

Draco'nun planı Hermione'nin arkadaşlarını bulmak ve en iyi ihtimalle kendisini de  yanlarına almalarını ummaktı. Bunun için de bir tanıdığına ait olduğunu bildiği tek yer olan Fred ve George'un şaka dükkanına gelmişti.

Kapının önüne geldiğinde ise kapalı olduğunu farketti ve içerde olmaları için dua etmeye başladı. Kapının kilitli olacağını düşünmüştü ama şansına açıktı.

Girer girmez arka odadan sesler duymaya başlamıştı. Bunlar küçük kıkırdama sesleriydi. Hermione'yi yere bıraktı ve sese doğru ilerlemeye başladı.

Odaya girdiğinde bütün gözler ona çevrildi. Asasını hemen ona doğrultan Ginny "Burda ne işin var Malfoy!?" diye tısladı.

Arkada oturan Fred ve George ise ayağa fırladılar. Önce birbirlerine sonra da kız kardeşlerine ve korkmuş bir yüz ifadesi takınmış Malfoy'a baktılar.

Draco konuşmaya başladı. "Granger yanımda. Potter, Weasley ve o bize yakalandılar ama Potter ve Weasley kaçarken onu almayı başaramadılar. Bende onunla kaçtım."

Bu sözleri duyan Ginny, Malfoy'u ittirdi ve Hermione'yi aramaya koyuldu. Fred ve George ise bu hikayeye inanmışa benzemiyorlardı.

Fred konuştu."Peki neden yaptın bunu?" Draco biraz tereddüt etti ama yinede konuşmaya başladı "Bellatrix ona işkence ediy-" Ama sözü Ginny'nin çığlığıyla kesildi. Demek ki Hermione'yi bulmuştu.

Fred ve George koşarak onun yanına gittiler. Draco da onları takip etti. Ginny, Draco'yu görünce bağırmaya başladı. "O NEDEN BAYGIN VE VÜCUDUNDA YARA İZLERİ VAR"

Draco konuşmaya devam etti. "Size söylüyordum işte Bellatrix ona işkence etti, ölmek üzereydi ve ben, ben de onu ölüme terk edemedim.

Üç Weasley de şimdi tatmin olmuş görünüyordu. Ginny Draco'nun bunları söylerken gözünün dolduğunu farketmişti bile.

Ron'un teyzesinin sahil kenarındaki evinde ise Ron, Harry'ye olan öfkesini unutmuş, sadece Hermione'yi kurtarmaya odaklanmıştı. Sürekli ortaya fikirler atıyordu.

Akşam saatleriydi ve Harry Herm'i düşünüyordu. Eğer acele etmezlerse  ona zarar gelebilirdi ama hortkluklar da çok önemliydi.

Koltukta oturan Ron, Harry'yi karar vermeye çalışıyormuş gibi görünce durumu kavradı ve konuştu. "Söylediklerini unutman çok kötü dostum."

Harry onun söylediklerine bir anlam veremedi. Sadece kavga çıkarmaya çalıştığını düşünüyordu bu yüzden sakin kalmaya çalışarak "Açık konuş Ron" dedi.

"Diyorum ki altıncı sınıfta sen söylemiştin. Eğer Hermione yanımızda olmasaydı birinci sınıfta olmadı ikinci sınıfta ölmüştük demiştin.

Harry şimdi durumun farkına varıyordu. Durum böyle olunca Ron'un haklı olduğunu kabul etmeye mecbur kalmıştı ama anlamamış gibi davranmayı seçti.

"Eee" dedi sadece. Ron derin bir iç çekti ve bezgin bir şekilde konuşmasına devam etti. "Anlamamazlıktan gelme Harry. Eğer onsuz Gringotts'a girmeye çalışırsak kesin yakalanırız. Böylece hem Hermione hem de biz bitmiş oluruz."

Harry zaten biliyordu ama şimdi gerçekten emindi. Önce Herm'i kurtarmalılardı. "Herhangi bir planın var mı?"

Ron'un yüzünde belli belirsiz bir zafer gülümsemesi belirdi ve hızla düşündüklerini anlatmaya başladı.

Yorumlarınızı esirgemeyin onlar benim için çok önemli 💗 💗 💗

Dramione/Karanlıkta Bir IşıkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin